19. Ceza Dairesi Esas No: 2019/34515 Karar No: 2020/1049 Karar Tarihi: 06.02.2020
Marka Hakkına Tecavüz - Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2019/34515 Esas 2020/1049 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık hakkında marka hakkına tecavüz suçundan başlatılan kamu davasının tescilli markanın sahibi olan ve marka korumasından doğan hakları tecavüze uğrayan gerçek veya tüzel kişiler tarafından şikayet edilebileceği göz önüne alındığında, marka hakkına sahip olan firma vekilinin şikayeti üzerine yapılan aramada taklit ürünler ele geçirildiği iddiasıyla sanık hakkında açılan davanın, marka sahibi firmadan gelen geçerli bir şikayet olmadığı için düşürülmesi gerektiği kararına varılmıştır. Kanun Hükmünde Kararname'nin 61/A-1 maddesi, şikayete tabi olan suçların soruşturulması ve kovuşturulması ile ilgili açıklamaları içermektedir. Şikayet hakkı, münhasıran marka sahibine ait bir hak olduğundan, şikayet hakkını kullanabilecek kişinin marka sahibi veya avukatları olduğu belirtilmiştir. Vekaletname şartı herhangi bir şekil şartına bağlı olmadığı takdirde, şikayet hakkını kullanmanın asıl olanın vekâlet verenin iradesi olduğu vurgulanmıştır. Hüküm, kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle bozulmuş ve yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılması istenmiştir. Hüküm, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CM
19. Ceza Dairesi 2019/34515 E. , 2020/1049 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Marka Hakkına Tecavüz HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, Suç ve karar tarihinde yürürlükte bulunan 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 61/A-1 maddesinde düzenlenen suçun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete tabi olup, .... vekilinin şikayeti üzerine, sanığa ait işyerinde yapılan aramada toplam 10 adet üzerlerinde katılan firma adına tescilli markaların bulunduğu, taklit ürünlerin satışa arz edilmiş halde ele geçirildiği iddiası ile sanık hakkında marka hakkına tecavüz suçundan kamu davası açılmış ise de; Marka hakkına tecavüz suçlarında şikâyet hakkı, münhasıran marka sahibine ait olup, tescilli markanın sahibi olan ve marka korumasından doğan hakları tecavüze uğrayan gerçek veya tüzel kişiler şikâyetçi olabilir. Diğer bir ifade ile şikâyet hakkını kullanacak marka sahibi Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde tutulan marka sicilinde, adına markanın tescil edildiği gerçek veya tüzel kişidir. Şikâyet hakkı şahsa sıkı sıkıya bağlı bir hak olduğundan bu hakkın başkaları tarafından kullanılması mümkün değildir. Hak sahibi kişiler şikâyet tarihinde, şikâyette bulunma yetkisini veren vekâletname bulunmak koşulu ile avukatları vasıtasıyla da şikâyette bulunabilir. Davaya vekâlet konusu 6100 sayılı HMK’nin 71-83. maddelerinde düzenlenmiş olup, hem HMK’da hem de Türk Borçlar Kanununda vekâletnamelerin herhangi bir şekil şartına bağlı olmadığı kabul edilmiştir. Şikâyet hakkını kullanma konusunda asıl olanın vekâlet verenin iradesi olduğu yönündeki ilke ışığında somut olaya gelince; Dosya içerisinde mevcut olan ve .... yetkilisi tarafından ... irtibat bürosu yetkilisi ...’e verilen asıl vekaletnamenin içeriğinde “Bir gümrük süreci ya da başka bir süreci takip etme anlaşması vaka bazında mektup, faks veya e-posta iletişimi ile yapılacaktır.” şeklindeki kısıtlamanın bulunması ve Dairemizin 19.09.2019 tarihli tevdii kararına rağmen katılan firma vekilinin, sanık hakkında şikâyet hakkının kullanılması amacıyla ve şikâyet tarihini kapsar şekilde marka sahibi firma yetkilisi tarafından kendilerine verilmiş izin içeren mektup, faks veya elektronik posta iletisi aslını veya tercümesinin onaylı örneklerini dosyaya ibraz edemediği, suç tarihinden sonra düzenlenen vekaletnamenin de sonuca etki etmeyeceği anlaşıldığından, marka sahibi .... firmasının sanık hakkında suç tarihi itibarıyla hukuken geçerli bir şikâyetinin bulunmadığı gözetilmeden, davanın düşürülmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi, Kanuna aykırı ve sanığın, temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, tebliğnameye aykırı olarak, HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 06.02.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.