8. Hukuk Dairesi Esas No: 2017/1099 Karar No: 2017/2923 Karar Tarihi: 02.03.2017
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2017/1099 Esas 2017/2923 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Bursa Valiliği Halk Sağlığı Müdürlüğü, akıl hastalığı nedeniyle vasi atanması talebinde bulundu. Ancak, dava açıldıktan sonra duruşma günü verilmesine rağmen, tarafların yokluğunda yargılama yapılarak davanın reddine karar verildi. Bu durum, hukuki dinlenme hakkı ile ilgili kanun maddelerine aykırıdır. Dosya incelendikten sonra, hüküm BOZULDU ve ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı olarak karar verildi. Kanun maddeleri: Türk Medeni Kanunu'nun 405. maddesi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 382/2b-19., 385. ve 317. maddeleri, T.C. Anayasası'nın 36. maddesi, ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27. maddesi.
8. Hukuk Dairesi 2017/1099 E. , 2017/2923 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Vasi Atanması
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün vasi adayı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Bursa Valiliği Halk Sağlığı Müdürlüğü dava dilekçesinde, kısıtlı adayı ..."nin akıl hastalığı nedeniyle vasi atanmasını istemiş, Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 405. maddesine dayalı, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı nedeniyle vasi atanması talebine ilişkindir. Vesayete ilişkin hükümler kamu düzenine ilişkindir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 382/2b-19. maddesinde vesayet işlerinin çekişmesiz yargı işi olduğu, 385. maddesinde niteliğine uygun düştüğü ölçüde basit yargılama usulünün uygulanacağı, 317. maddesinde ise davalıya tebligat yapılması gerektiği düzenlenmiştir. HMK"nun Hukuki Dinlenme Hakkı başlıklı 27. maddesi uyarınca davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da içerir. Hukuki dinlenme hakkının gereği olarak, taraflar duruşmaya çağrılmadan hüküm verilememesi, Anayasanın 36. maddesi ile düzenlenen iddia ve savunma hakkının kullanılmasına olanak tanınması ilkesinin doğal bir sonucudur. Aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılama hakkının da en önemli unsurudur. Gerçekten savunma hakkını güvence altına alan T.C. Anayasası"nın 36. maddesi ile 6100 sayılı HMK"nun 27. maddesinde açıkça belirtildiği üzere, mahkemece davanın tarafları, dinlenmek ve savunması alınmak üzere kanuni şekillere uygun olarak davet edilmedikçe hüküm verilmesi mümkün bulunmamaktadır. Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden, 10.02.2015 tarihinde dava açıldığı tensiple 12.08.2015 tarihine duruşma günü verildiği, vasi adayına duruşma gününün tebliğ edildiği ancak 22.06.2015 tarihinde dosyanın sürüncemede kalmaması gerekçesi ile duruşma açılıp yukarıda açıklanan yasa hükümlerine aykırı olarak tarafların yokluğunda yargılama yapılıp işin esasına girilerek davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile şimdilik diğer yönleri incelenmeksizin hükmün HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, HUMK"nun 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 02.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.