14. Hukuk Dairesi 2016/4962 E. , 2019/2541 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 30.04.2015 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 31.12.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili; 46, 68 ve 435 parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki ortaklığın satış suretiyle giderilmesini talep etmiştir
Davalı davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne dava konusu taşınmazlar üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... temyiz etmiştir.
1)Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davalının dava konusu 435 parsel sayılı taşınmaz yönünden temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.,
2) Davalının dava konusu 46 ve 68 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır.
Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar. HMK"nin 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.
Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%...) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır.
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir.
Paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine ilişkin davalarda taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçaların (muhdesat) kime ait olduğu konusunda uyuşmazlık olup da bunlar üzerinde bazı paydaşların (ortaklar) hak iddia etmeleri halinde o paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere HMK"nin 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmelidir. Mahkemece verilen süre içerisinde dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekir.
Somut olaya gelince; davalının temyiz dilekçesi ile dava konusu 46 ve 48 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde bulunan yapılar hakkında muhdesat iddiasında bulunduğu, mahkemece yargılama sırasında keşif sonrasında alınan bilirkişi raporunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 280. maddesi uyarınca taraflara tebliği gerekirken, tebligatın yapılmadığı dolayısıyla davalının yargılama sırasında muhdesat iddiasında bulunamadığı anlaşılmıştır.
Bu durumda mahkemece, 46 ve 68 parsel sayılı taşınmazlar başında yeniden keşif yapılarak; yukarıda açıklanan ilkeler ışığında muhdesatların hangi paydaşlara ait olduğu belirlendikten sonra, uzman bilirkişilerden yukarıda açıklanan yönteme uygun şekilde muhdesat oranlaması yapılması istenerek; bilirkişilerden açık, denetime uygun rapor alınması, satıştan elde edilecek gelirin bu oranlara göre paylaştırılması ve bu hususun açıkça hükümde gösterilmesi gerekirken belirtilen hususlar gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün 46 ve 68 parsel sayılı taşınmazlar yönünden bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Öte yandan tapu maliki olan murisin isminin tapu kaydında "İffet Baykurt", dosya içerisinde bulunan veraset ilamında "İffet Saykurt" şeklinde yazılı olduğu anlaşılmakla, bu hususta idari yoldan düzeltim yapılması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı ..."un dava konusu 435 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarının reddi ile bu taşınmaz yönünden hükmün ONANMASINA, taşınmaz malın satış bedelinden payına düşecek paranın % 011,38 oranında hesaplanacak onama harcından peşin alınan 27,70 TL"nin mahsubu ile bakiyesinin temyiz edene yükletilmesine, (2) numaralı bent uyarınca davalı ..."un dava konusu 46 ve 68 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile bu taşınmazlar yönünden hükmün BOZULMASINA, 20.03.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.