Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/8943
Karar No: 2019/2522
Karar Tarihi: 20.03.2019

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/8943 Esas 2019/2522 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, kayınbiraderi olan mirasçısından taşınmazı ölünceye kadar bakması karşılığında devretmeyi taahhüt eden sözleşme üzerine tapu iptal ve tescil istemiyle dava açtı. Mahkeme, sözleşmenin ehliyetsiz yapılmadığını, muvazaalı da olmadığını ve bakım borcunun yerine getirildiğini belirterek davayı kabul etti. Davalıların temyiz itirazları sonucu Yargıtay, hukuki ehliyetsizlik savunmasının incelenmesi gerektiğine ve tüm delillerin toplanarak Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasına karar verdi. Ölünceye kadar bakım sözleşmeleri resmi şekilde düzenlenmediği sürece tapu iptal ve tescil hükmü kurulamayacağı vurgulandı. Bu sözleşmelerin taraflarına kişisel hak sağladığı ve bakım alacaklısının öldükten sonra mirasçıları mülkiyeti devralabileceği belirtildi. Hukuki ehliyetsizliğin kamu düzeni ile ilgili olduğu ve ehliyetsizliğin saptanması halinde muvazaa iddiasının incelenmeyeceği vurgulandı. Borçlar Kanununun 611. ve devamı maddeleri ile ölünceye kadar bakım sözleşmelerinin resmi şekilde düzenlenmesi gerektiği, 612. ve Türk Medeni Kanununun 545. maddesi gereği resmi şekilde düzenlenmeyen sözleşmelere değer verilemeyeceği
14. Hukuk Dairesi         2016/8943 E.  ,  2019/2522 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Davacı tarafından, davalılar aleyhine 07.02.2014 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 10.03.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... ve ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    _ K A R A R _
    Dava, ölünceye kadar bakma sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, davalıların ortak murisi ...’ün davacının kayın pederi olduğunu, muris ile davacı arasında noterde yapılan 08.10.2012 tarihli düzenleme şeklinde ölünceye kadar bakım sözleşmesi ile maliki olduğu 578 ada 3 parsel sayılı taşınmazı ölünceye kadar kendisine bakması karşılığında davacıya devretmeyi taahhüt ettiğini, müvekkili davacının sözleşme gereklerini yerine getirdiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir.
    Bir kısım davalılar vekili, sözleşme tarihinde murisin fiil ehliyetine sahip olmadığını, sözleşmenin muvazaalı olduğunu, davacının bakım borcunu yerine getirmediğini ve murisin başkaca taşınmazlarını da sattırıp satış bedellerini tahsil ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Davalılardan ..., davayı kabul etmiştir.
    Mahkemece, sözleşmenin yapıldığı tarihte murisin ehliyetsiz olduğunun ispatlanamadığı, muvazaa durumunun da söz konusu olmadığı, davacının bakım borcunu yerine getirdiğinin tanık beyanlarıyla ispatlandığı gerekçeleriyle davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.
    Hükmü, bir kısım davalılar vekili temyiz etmiştir.
    Ölünceye kadar bakım sözleşmeleri taraflara hak ve borçlar yükleyen sözleşmelerden olup bakım borcuna karşılık bir taşınmazın devri kararlaştırıldığında, bakım alacaklısının ölümünden sonra onun mirasçıları mülkiyeti geçirme borcu ile yükümlüdürler. Bu yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde sözleşmeye dayanılarak tapu iptali ve tescil istemi ile dava açılabilir.
    Kaynağını Borçlar Kanununun 611. ve devamı maddelerinden alan ölünceye kadar bakım sözleşmeleri, anılan Kanunun 612. ve Türk Medeni Kanununun 545. maddesi gereğince resmî şekilde düzenlenmesi gerekir. Resmî şekilde düzenlenmeyen ölünceye kadar bakım sözleşmelerine değer verilerek tapu iptali ve tescil hükmü kurulması mümkün değildir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2008 tarihli ve 2008/14-70 2008/104 sayılı kararı)
    Bakım borçlusunun bakıp gözetme yükümlülüğü aksi kararlaştırılmadığı sürece, bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp ikametgâh temini, besleme- giydirme, hastalığında tedavi, manevi yönden de her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri kapsar. Bu görevlerin yerine getirilmesi halinde ölünceye kadar bakım sözleşmeleri taraflarına kişisel hak sağladığı için tapu iptali ve tescil davasını bakım borçlusu ya da onun külli halefleri, bakım alacaklısının mirasçılarına karşı açabilirler.
    Açılan davada bakım alacaklısı mirasçılarının, bakım borçlusunun edimini yerine getirmediği savunması, sözleşmenin bakım borcu yerine getirilmediği iddiasıyla feshini isteme hakkı bakım alacaklısının sağlığında kullanması gereken bir hak olduğundan, dinlenmez.
    Ne var ki, ölünceye kadar bakım sözleşmesi taraflarının Kanunun öngördüğü herhangi bir nedenle ehliyetten yoksun bulunduğu iddiası her zaman ileri sürülebilir. Gerçekten de davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını algılama, değerlendirebilme ve ayırt edebilme gücü bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kazanma ve borç altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Türk Medeni Kanununun “ayırt etme gücü” başlıklı 13. maddesinde yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk yada bunlara benzer sebeplerden biri ile akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan bir kimsenin ayırt etme gücüne sahip olduğu vurgulanmış, bu arada ayırt etme gücünü ortadan kaldıran önemli bazı nedenlere değinilmiştir. Öte yandan, Kanunun 15. maddesinde, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere ayırt etme gücü bulunmayan kimsenin fiillerinin hukuki sonuç doğurmayacağı hükme bağlanmıştır. Aynı kural 11.06.1941 tarih ve 4/21 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da benimsenmiştir.
    Bunun yanısıra, ölünceye kadar bakım sözleşmesinin muvazaalı olarak yapıldığı iddiası da her zaman ileri sürülebilir.
    Kısaca ifade etmek gerekirse, muvazaa irade ile beyan arasında kasten yaratılmış aykırılıktır. Böyle bir savunma ileri sürülmüşse, mahkemece dayanılan sözleşmedeki tarafların gerçek ve müşterek amaçlarının Borçlar Kanununun 19. maddesi hükmünden yararlanarak açıklığa kavuşturulması gerekir. Zira bu gibi durumlarda ölünceye kadar bakım sözleşmesinin ivazlı olarak (bedel karşılığı) değil de bağış amaçlı veya mirasçıların bazılarından mal kaçırmak amacı ile yapıldığı kabul edilmelidir.
    Somut olaya gelince; bir kısım davalılar, murisin ölünceye kadar bakım sözleşmesini yaptığı esnada ehliyetsiz olduğunu ileri sürdüklerine göre mahkemece öncelikle yapılması gereken iş, hukuki ehliyetsizlik savunmasını incelemek olmalıdır.
    Bu durumda mahkemece, hukuki ehliyetsizliğin kamu düzeni ile ilgili olduğu ve ehliyetsizliğin saptanması halinde öteki nedenlerin incelenmesi gereğinin ortadan kalkacağı gözetilerek tarafların bu yönde bildirecekleri tüm delillerin toplanması, sözleşme tarihinde alınan rapor ve varsa murise ait sağlık kurulu raporları, hasta müşahade kayıtları, reçeteler vs. temin edilerek tüm dosyanın Adli Tıp Kurumuna gönderilmek suretiyle (2659 sayılı Kanunun 7 ve 16. maddesi gereğince) sözleşme tarihinde murisin ehliyetli olup olmadığı yönünde rapor alınması, murisin hukuki ehliyeti haiz olduğunun anlaşılması halinde ise sözleşmenin muvazaalı olarak yapılıp yapılmadığının incelenmesi ve daha sonra oluşacak sonuca göre işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekir.
    Mahkemece, bir kısım davalıların savunmaları üzerinde durulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş; bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.03.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi