1. Hukuk Dairesi 2018/3264 E. , 2020/3212 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili ve tereke temsilcisi tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... "ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakanları ..."un kayden maliki olduğu 453 parsel sayılı taşınmazını davalı gelini ..."ya satış suretiyle temlik ettiğini, çekişmeli taşınmazın davalı ... tarafından da akrabası olan diğer davalı ..."a devredildiğini, yapılan işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, ayrıca mirasbırakanın akıl zayıflığı bulunması nedeniyle 27.5.2010 tarihinde kısıtlandığını, mirasbırakanca yapılan ilk devir işleminin ehliyetsizlik nedeniyle de geçersiz olduğunu ileri sürerek miras payları oranında tapu iptali ve tescil istemişlerdir.Davalı ..., iddiaların doğru olmadığını, tüm temliklerin gerçek satış işlemleri olduğunu belirterek davanın reddini savunmuş; davalı ... ise, davaya cevap vermemiştir.Mahkemece, murisin akıl hastası olduğuna ilişkin herhangi bir belge bulunmadığı, davalı ..."ın çekişmeli taşınmazı iyiniyetle edindiği gerekçeleriyle davanın reddine ilişkin karar, Dairece; “...davacılar mirasbırakanın işlem tarihinde (3.2.2010) ehliyetsiz olduğunu ileri sürdükleri halde mahkemece bu iddia üzerinde durulmadan sonuca gidilmiş olması doğru değildir. Hâl böyle olunca; hukuki ehliyetsizliğin kamu düzeni ile ilgili olduğu, ehliyetsizliğin saptanması halinde öteki nedenlerin incelenmesi gereğinin ortadan kalkacağı gözetilerek ehliyetsizlik iddiasının öncelikle incelenmesi, tarafların bu yönde bildirecekleri tüm delillerin toplanması, varsa mirasbırakana ait sağlık kurulu raporları, hasta müşahade kayıtları, reçeteler vs. istenmesi, tüm dosyanın Adli Tıp Kurumuna gönderilmesi, (2659 sayılı Yasanın 7. ve 16.maddesi gereğince) akit tarihinde mirasbırakanın ehliyetli olup-olmadığı yönünde rapor alınması, mirasbırakanın ehliyetsiz olduğunun saptanması halinde bir kısım mirasçılar tarafından pay oranında açılan tapu iptal ve tescil davasının dinlenemeyeceğinin gözetilmesi; ehliyetli olduğunun saptanması halinde muris muvazaası yönünden değerlendirme yapılarak sonuca gidilmesi gerekirken, ehliyetsizlik iddiası üzerinde durulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir...” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; Adli Tıp Kurumu raporuna göre mirasbırakanın akit tarihinde ehliyetsiz olduğu anlaşılmasına karşın davacıların payları oranında tapu iptal ve tescil isteminde bulunamayacakları, mirasbırakanın ölüm tarihine göre terekesinin elbirliği mülkiyetine tabi olduğu, eldeki davanın tereke adına açılmadığı, sonradan tereke temsilcisinin davaya iştirak etmesinin de sonuca etki etmeyeceği gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiştir.Hüküm her ne kadar aynı dilekçe ile davacılar vekili ve tereke temsilcisi tarafından temyiz edilmiş ise de; davanın tereke adına açılmadığı, terekeye temsilci tayin edilmesinin de pay oranında açılan davanın dinlenmesini olanaklı hale getirmeyeceği gözetilerek, davayı takip yetkisi olmayan tereke temsilcisinin temyiz isteğinin REDDİNE.Davacılar vekilinin temyiz isteğine gelince;Mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda işlem yapılarak, temlik tarihinde mirasbırakanın hukuki ehliyeti haiz olmadığının Adli Tıp Kurumu Raporu ile saptanmak suretiyle, tereke adına açılmayıp miras payı oranında açılan davanın ehliyetsizlik hukuksal nedeni yönünden reddedilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacılar vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde olmadığından reddine.Davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; Bilindiği üzere, bir davada birden fazla hukuksal nedene dayanılabilir ve bu durumda iddiaların önem derecesine göre incelenmesi zorunludur. Bu durumda mahkemece yapılması gereken sırasıyla bunları incelemek ve araştırmak, sonra da gerekli kararı vermektir.
Öte yandan; Anayasanın 141/3. maddesi hükmü gereği bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması zorunludur. Tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 186. maddesine göre son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, aynı Yasanın 297. maddesi uyarınca kararını gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 294. madde de öngörülen biçimde tefhim etmesi asıl olup 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesinde hükmün kapsamının hangi hususları içereceği düzenlenmiş olup, aynı maddenin (c) fıkrasında ""Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerini"" içermesi gerektiği belirtilmiştir. Yargıtay denetiminin yapılabilmesi bakımından da yerel mahkemenin, kararında gerekçelerini açıkça göstermesi zorunludur.
Somut olayda; mahkemece gerekçeli kararda, yalnızca ehliyetsizlik hukuksal nedeni yönünden değerlendirme yapılmış, muris muvazaası hukuksal nedenine ilişkin olarak bir değerlendirme yapılmadan sonuca gidilmiştir.
Hal böyle olunca; muris muvazaası iddiası bakımından da değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekirken değinilen hususun gözardı edilmesi doğru değildir.Davacılar vekilinin açıklanan nedenle yerinde bulunan temyiz itirazının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.