14. Hukuk Dairesi 2018/5497 E. , 2019/2521 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki hisse devri sözleşmesine dayalı alacak davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen hüküm kendi adına asaleten, davalı ..."a vekaleten, Av. ... ve bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
7201 sayılı Tebligat Kanunu, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunla değiştirildikten sonra, gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir.
Bu kanun değişikliğine göre, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresine, Kanunun 21/2. maddesi uyarınca doğrudan tebligat yapılması mümkün değildir. Muhataba çıkarılan ilk tebligat, öncelikle bilinen veya gösterilen en son adresine, mavi renkli zarf kullanılmaksızın ve adres kayıt sistemindeki adres olduğuna ilişkin şerh verilmeksizin Kanunun 10. maddesine göre normal bir şekilde çıkarılmalıdır. Muhatabın bu adreste bulunmaması durumunda, tebliğ memurunca Kanunun 20 ve 21. maddesinin birinci fıkrası ile Tebligat Yönetmeliğinin 29. maddesi uyarınca, muhatap lehine olan araştırmalar yapılarak tebligatın kendisine ulaşması ve bilgilendirme işlemlerinin yerine getirilmesi gerekir.
Muhatabın gösterilen adresten sürekli olarak ayrılması ve yeni adresinin de tebliğ memurunca tespit edilememesi durumunda, tebliğ evrakının tebligatı çıkaran mercie geri gönderilmesi gerekir. Ancak bu aşamadan sonra, Kanunun 10/2 ve Yönetmeliğin 16/2. maddeleri nazara alınarak, tebliğ evrakının açık mavi renkli zarfla, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek, Kanunun 21/2. maddesine göre tebliği mümkün olabilecektir.
Tebligat Kanununun 10/2 ve 21/2. maddeleri farklı şekilde yorumlanarak, başka adresi bilinmediği gerekçesiyle muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine doğrudan doğruya 21/2. maddesine göre tebligat çıkartılması ve bu hükme göre tebliğ edilmesi, yukarıda belirtilen hükümlere aykırı olduğundan ve muhatabın savunma hakkını kısıtlayacağından usulüne uygun değildir.
7201 sayılı Tebligat Kanununun 16. maddesine göre, “Kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır.” Yine, anılan Kanunun 17. maddesine göre, “Belli bir yerde devamlı olarak meslek ve sanatını icra edenler, o yerde bulunmadıkları takdirde tebliğ aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine, meslek ve sanatını evinde icra edenlerin memur ve müstahdemlerinden biri bulunmadığı takdirde aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır.” Kanunun 16 ve 17. maddelerine göre yapılan tebligatın geçerli olabilmesi için, muhatabın adreste bulunmama sebebinin tespiti, muhatap ile muhatap adına tebligatın yapılacağı kimsenin aynı konutta birlikte oturan kişi veya hizmetçi/daimi çalışan olması gerekir.
7201 sayılı Tebligat Kanununun 25. maddesinde yabancı memlekette tebligat usulü düzenlenmiştir. Anılan madde hükmüne göre “Yabancı memlekette tebliğ o memleketin salahiyetli makamı vasıtasıyla yapılır. Bunun için anlaşma veya o memleket kanunları müsait ise, o yerdeki Türkiye siyasi memuru veya konsolosu tebligat yapılmasını salahiyetli makamdan ister. Kendisine tebliğ yapılacak kimse Türk vatandaşı olduğu takdirde tebliğ o yerdeki Türkiye siyasi memuru veya konsolosu vasıtasıyla da yapılabilir. Yabancı memleketlerde bulunan kimselere tebliğ olunacak evrak, tebligatı çıkaran merciin bağlı bulunduğu vekâlet vasıtasıyla Dışişleri Bakanlığına, oradan da memuriyet havzası nazarı itibare alınarak ilgili Türkiye Elçiliğine veya Konsolosluğuna gönderilir. Şu kadar ki, Dışişleri Bakanlığının aracılığına lüzum görülmeyen hallerde tebligat evrakı, ilgili Bakanlıkça doğrudan doğruya o yerdeki Türkiye Büyükelçiliğine veya Başkonsolosluğuna gönderilebilir.”
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince,
1)Gerekçeli kararın davalılardan ...’nun bilinen en son adresine tebliğ edilmesi, bu adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresine Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre tebliğin yapılması gerekirken, ilk seferde doğrudan Kanunun 21/2. maddesine göre tebligat yapılması usulüne uygun olmadığından, adı geçen davalıya 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde gerekçeli kararın tebliği sağlanarak yasal temyiz süresi beklenmelidir.
2)Davalılardan ...’ya gerekçeli karar muhatapla beraber hizmetkar ... imzasına tebliğ edilmiş ise de davalının adreste bulunmama nedeni ve tebellüğ edenin daimi işçisi olup olmadığı konusunda tebligat parçasında açıklık bulunmadığı anlaşıldığından yeniden usulüne uygun gerekçeli kararın tebliği gerekir.
3)Davalı ...’a gerekçeli karar, isimden imtina ettiğine dair şerh düşülmeden ve komşu ismi verilmeden komşuya haber verilerek tebliğ edilmiş ise de komşunun adı tebligatta yer almadığından tebligat usülsüz olup adı geçen davalıya yeniden usulüne uygun gerekçeli kararın tebliği gerekir.
4)Davalı ... yönünden Prag Büyükelçiliği 08.01.2016 havale tarihli cevabi yazısında gerekçeli kararın taşındığından bahisle davalıya tebliğ edilmeyerek iade edildiğini bildirmiş olup adı geçen davalının adres araştırması yapılarak usulüne uygun gerekçeli kararın tebliği gerekir.
5)492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (I) sayılı tarifenin yargı harçları başlığını taşıyan kısmında, konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden tarifede gösterilen oranda nispi karar ve ilam harcı alınacağı hükme bağlanmış ve aynı kanunun 16. madde düzenlemesi ile de temyize konu kararla ilgili davanın nispi harca tabi olacağı öngörülmüştür.
HUMK"nun 434. maddesinde (HMK"nin 366. maddesi yollamasıyla 344. maddesi), temyiz dilekçesi verilirken gerekli harcın tamamının ödenmesi gerektiği, 10.05.1965 tarih 1/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararıyla da peşin ödenmesi gerekli temyiz harcının hüküm altına alınan karar ve ilam harcının dörtte bir olacağı kabul edilmiştir. Ayrıca, HUMK"nun 434/III. maddesinde (HMK"nin 368 ve 344. maddeleri), dörtte bir oranındaki harcın ödenmemesi halinde yapılacak işlemin usul ve esasları gösterilmiştir.
Dosya içerisinde rastlanmadığından kendi adına asaleten davalı ...’a vekaleten hükmü temyiz eden Av.... yönünden karar ve ilam harcı tutarının 1/4 oranındaki nispi temyiz harcının tamamlanması gerekmektedir.
6)Penpe Köyağasıoğlu’na ait mirasçılık belgesinin ilgilisinden temini ile dosya arasına alınması gerekmektedir.
7)Dava konusu 599 ada 2, 3, 4 ve 5 parseller ile 615 ada 3 parsele ait imar öncesi kök tapuya ilişkin tedavüllü tapu kayıtlarının temini ile dosya arasına alınması gerekmektedir.
Yukarıda 1, 2, 3, 4, 5, 6 ve 7 numaralı bentlerde belirtilen eksiklikler giderildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi için dosyanın MAHALLİNE İADESİNE, 20.03.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.