1. Hukuk Dairesi 2016/13107 E. , 2020/3206 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ:TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın usulden reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
KARAR-
Asıl ve birleştirilen dava, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı payları oranında tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Asıl ve birleştirilen davada davacılar, mirasbırakanları ...’in 9 parsel sayılı taşınmazdaki 1 ve 3 numaralı bağımsız bölümlerini 05.06.2015 tarihinde üvey kız kardeşi ...’in kızı olan davalı ...’e satış göstermek suretiyle devrettiğini, mirasbırakanın dava dışı ...’in yanında kaldığı sırada kandırıldığını, işlemi mirasbırakan adına vekili sıfatıyla ...’in oğlu olan dava dışı ...’ın yaptığını, mirasbırakanın yaşlılığından, hastalığından ve akli melekelerinin yerinde olmamasından faydalanıldığını, temlikin muvazaalı olduğunu, murisin mal satmaya ihtiyacı olmadığını ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescile karar verilmesini istemişlerdir.Asıl ve birleştirilen davada davalı, taşınmazı bedeli karşılığında satın aldığını, vekaletnamenin verildiği ve satış işleminin yapıldığı sırada mirasbırakanın akli dengesinin yerinde olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, asıl ve birleştirilen davada, davacıların miras paylarına yönelik; miras dışı üçüncü kişi konumundaki davalı aleyhine, tek başlarına dava açamayacakları gerekçesiyle aktif dava ehliyeti yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1934 doğumlu mirasbırakan ..."in 18.06.2015 tarihinde ölümü ile mirasçı olarak davacı olan yeğenleri (kendisinden önce ölen erkek kardeşi ..."ın çocukları) ...,..., ..., ... ve ... ile dava dışı kız kardeşi ..."in kaldıkları, davalı ..."in ise ..."in kızı olduğu, mirasbırakan Mehmet"in çekişme konusu 1 ve 3 numaralı bağımsız bölümlerini 05.06.2015 tarihinde satış suretiyle davalı ..."a devrettiği, temliki mirasbırakan adına vekili sıfatıyla davalının kardeşi olan dava dışı ..."ın yapmış olduğu anlaşılmaktadır.Bilindiği gibi, mirasbırakanın ölüm tarihine göre terekesi elbirliği mülkiyetine tabidir. Davacılar dışında başkaca mirasçı bulunduğu dosya kapsamı ile sabittir. Terekeye karşı yapılan mülkiyetten kaynaklanan haksız fiil niteliğindeki muris muvazaası ve elatmanın önlenmesi gibi davaların dışında ehliyetsizlik, vekalet görevinin kötüye kullanılması, hata, hile, gabin vs. gibi davalarda terekeyi temsil eden tüm mirasçıların bir arada hareket etmek suretiyle davayı birlikte açmaları, ayrıca, mirasçılardan birisinin terekeye iade şeklinde dava açması halinde de tüm mirasçıların davada muvafakatlerinin sağlanması, aksi takdirde terekenin atanacak temsilci marifetiyle davada temsil edilmesi ve yürütülmesi gerekeceği (Türk Medeni Kanunu"nun 640. maddesi ) tartışmasızdır.
Somut olayda, davacılar tarafından mirasçı olmayan kişiye karşı ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı miras payları oranında açılan tapu iptal ve tescil davasının dinlenme olanağının bulunmadığı, tereke adına dava açılmadığına göre terekeye temsilci tayin edilerek yargılamaya devam edilmesi de pay oranında açılan davanın dinlenmesini mümkün hale getirmeyeceği de açıktır. Bu nedenle ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı olarak miras payı oranında açılan iptal tescil isteğinin usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davacıların bu yöne değinen temyiz itirazlarının reddine.Davacıların diğer temyiz itirazlarına gelince; Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen mirasçılar, payları oranında ya da tüm mirasçılar adına dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.Ne var ki, mahkemece, muris muvazaasına dayalı davaların 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı YİBK gereğince pay oranında açılabileceği gözetilmeksizin aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi hatalıdır.Hal böyle olunca; davacıların muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı payları oranında tapu iptali ve tescil isteği bakımdan işin yukarıdaki ilkeler doğrultusunda işin esasına yönelik araştırma ve inceleme yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. Davacıların değinilen yön itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.