11. Hukuk Dairesi 2018/295 E. , 2019/2266 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada ... 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 29/12/2016 tarih ve 2015/90 E. - 2016/567 K. sayılı kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair ... Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 26/10/2017 tarih ve 2017/947-2017/931 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, 6100 sayılı Kanunun 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle
dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin “nu”, “nu shop”, “nu shop şekil”, “nu apartments şekil”, “nu bar şekil”, “nu loft şekil”, “nu club şekil”, “nu hotel şekil”, “nu plaza şekil”, “nu radio şekil”, “nu residance şekil”, “nu skoll şekil”, “nu studios şekil”, “nupera”, “nushop” ibareli markaların sahibi olduğunu, davalının bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki "nua shop+şekil" ibaresinin marka olarak tescili için diğer davalı kuruma başvurduğunu, bu başvuruya müvekkilince yapılan itirazın nihai olarak ... tarafından reddedildiğini, başvurunun müvekkilinin tanınmış markaları ile iltibasa yol açacak derecede benzer bulunduğunu, müvekkili şirketin seri markalarından birisi olarak algılayacağını, söz konusu başvurunun tescili halinde davalı şirketin, müvekkilinin piyasadaki konumundan ve saygınlığından yararlanmak suretiyle kazanç sağlayabileceğini, davalı şirket tarafından sürekli müvekkili şirkete ait markalar ile aynı ve ayırt edilemeyecek derecede benzer marka başvurusunda bulunulmasının kötüniyet göstergesi olduğunu ileri sürerek ..."in 2014-M-16705 sayılı kararının iptaline, tescili halinde markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı TPMK vekili, kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, başvuru konusu işaret ile davacı markaları arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili, müvekkili şirketin TPMK nezdinde tescil ettirdiği seri markalarını bulunduğunu, “NUA” ibareli markaların gerçek hak sahibinin müvekkili şirket olduğunu, kaldı ki müvekkili başvurusu ile davacı markaları arasında görsel, işitsel ve anlamsal düzeyde ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere iltbasa yol açabilecek derecede bir benzerlik bulunmadığını, dava konusu başvurunun müvekkili şirketin seri markalarının devamı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, "NUA SHOP" ibareli davalı şirket başvurusunun kapsadığı mal ve hizmetlerin tamamının, davacının "NU" asıl unsurlu markalarının kapsadığı mal ve hizmetler ile aynı/aynı tür veya benzer olduğu, işaretler arasında da 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi anlamında karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, dolayısıyla iptali istenilen ... kararının yerinde olmadığı, "NU" ibareli davacı markalarının “tanınmış marka” olduklarının ve davalı şirket başvurusunun kötüniyetle yapıldığı iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, ...’in 2014-M-16705 sayılı kararının iptaline, davalı şirket markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.
Karara karşı davalılar vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, davalı şirketin "nuashop+şekil" ibareli marka tescil başvurusu ile davacı şirketin "nu" asıl unsurlu markaları arasında biçim, renk, grafik unsurlar, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerliğin bulunmadığı, öte yandan davalı şirketin uzun süredir "NUA" ibaresini markasal olarak kullanmak suretiyle ticari faaliyetlerini sürdürdüğü, buna karşılık davacının da "nu" asıl unsurlu tescilli markalarıyla ticari faaliyetlerde bulunduğu, her iki tarafın anılan "NUA" ve "nu" ibareli tanıtım işaretlerini marka olarak eş zamanlı kullanımları sırasında bir iltibas doğmadığı, böyle bir kanıtın bulunmadığı, bu durumun davacı markaları ile davalının başvuru konusu işareti arasında fiilen iltibasın gerçekleşmesinin ve birbirlerinin bilinirliğinden yararlanmalarının imkânsız olduğunu gösterdiği, sonuç olarak işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürün ve hizmetler için ayırdığı satın alım süresi içinde, "nua shop" ibare ve biçimli işareti gördüğünde derhâl ve hiç düşünmeden bunun "nu" ibareli davacı markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, dolayısıyla dava konusu başvuru ile davacı markaları arasında iltibas tehlikesinin bulunmadığı, taraf işaretleri arasında benzerlik görülmediğinden 556 sayılı KHK"nın 8/4. maddesi anlamında bir inceleme ve değerlendirme yapılmasına gerek görülmediği, yine davacı markalarıyla iltibas yaratmayan bir işaretin marka olarak tescili için yapılan başvurunun kötü niyetli bir davranış olarak kabul edilemeyeceği dolayısıyla dava konusu TPMK ... kararının yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın kabul edilmesi doğru görülmemiş, davalı TPMK vekili ile davalı şirket vekilinin istinaf başvuruları yerinde görülmekle kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK"nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK"nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 13,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 26/03/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.