(Kapatılan) 6. Hukuk Dairesi 2009/13857 E. , 2010/6514 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı önalım davasına dair karar davalı tarafından süresi içinde duruşmalı olarak temyiz edilmiş ancak davanın değeri itibari ile duruşmaya tabi olmadığından duruşma isteğinin reddine karar verildikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Uyuşmazlık, önalım hakkına konu edilen payın iptali ile davacı adına tesciline ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, dava dilekçesinde, müvekkilinin ... No’lu parselin paydaşlarından olduğunu, taşınmazın diğer bir kısım paydaşlarının toplam 4 / 5 paylarını 27.12.2004 tarihinde 4.000 TL bedelle davalıya sattıklarını, satıştan haricen haberdar olan davacının önalım hakkını kullanmak istediğini belirterek, davalı adına kayıtlı payın iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir. Davalı vekili, davacının taşınmaz hakkında açılan paydaşlığın giderilmesi davasında kendisine dava dilekçesinin tebliğ edilmesi üzerine yapılan pay satışından haberdar olup bu tarih itibariyle davanın süresinde açılmadığını, diğer yandan müvekkiline yapılan pay satışları nedeniyle davacının önalım hakkını kullanmasının mümkün olmadığını, zira payını temlik eden ...’in davalının babası olup tapuda yapılan temlik satış olarak gösterilmiş ise de söz konusu payın aslında davalıya bağışlandığını, payın miras hukukundan kaynaklanan amaçlarla devredilmesi nedeniyle davalının amcaları ve halasından aldığı paylara yönelik olarak önalım hakkını kullanamayacağını belirterek, haksız ve dayanaksız açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Paylı mülkiyet halindeki taşınmazın paydaşı payını karı-kocaya, evlada veyahut akrabaya temlik ederse şeklen satış olarak gösterilen bu akdin gerçekte satış olmayıp miras hakkına bağlı veya hibe gibi maksada yönelik işlem olduğu iddia ve ispat edilirse önalım hakkının ileri sürülemeyeceği 27.03.1957 gün ve 12 / 2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nda açıkça belirtilmiştir. Bu yöndeki savunmanın tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Anılan İçtihadı Birleştirme Kararı sözleşmede taraf olan kişinin işlemde muvazaa savunmasında bulunamayacağı kuralının bir istinasıdır.
Olayımıza gelince ; dava konusu edilen ... ... ada ... parsel No’lu arsa vasıflı taşınmazın 4 / 5 payı taşınmazın paydaşlarından ..., ..., ... ve ... tarafından davalıya 27.12.2004 tarihinde toplam 4.000 TL bedelle satılmış, davacı da yapılan satış noter aracılığı ile bildirilmediğinden 22.12.2005 tarihinde süresi içinde açtığı işbu dava ile önalım hakkının tanınmasını istemiştir. Davalı ise dava konusu edilen payın tapuda satış gösterilmesine rağmen babası ... tarafından kendisine bağışlandığını, önalım hakkının kullanılamayacağını savunmaktadır.Dosyada bulunan nüfus kayıtlarından satıcılardan ... ile davalı arasında baba-oğul ilişkisi bulunduğu anlaşılmaktadır. Diğer satıcı paydaşlar da davalının amcaları ve halasıdır. 27.03.1957 tarih ve 12 / 2 sayılı İçtihadı Birleştirme kararına göre paylı mülkiyette paydaş, payını, karı veya kocaya, çocuklarına ya da akrabaya temlik ederse görünüşte satış sözleşmesi yapılsa bile gerçekte miras hukuku ile ilgili amaçların ya da bağışlama gibi düşüncelerin hakim olduğu durumlarda önalım hakkı kullanılamayacaktır. Davaya konu edilen temlik, uyuşmazlığın anılan İçtihadı Birleştirme Kararı çerçevesinde değerlendirilmesini gerektirmektedir. Davalının savunması doğrultusunda yerinde yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporunda tapuda 4.000 TL gösterilen satış bedelinin gerçekte 53.592 TL olduğu belirlendiği gibi dinlenen davalı tanıkları da payını devreden ...’in söz konusu payı karşılığında herhangi bir bedel almadığını, payını aslında oğlu olan davalıya bağışladığını, baba-oğulun aynı yerde oturup davalının babası tarafından desteklendiğini açıklıkla beyan etmişlerdir. Tapuda pay değerinin gerçek değerinin çok altında gösterilmesi ve tanık beyanları karşısında taşınmazın paydaşı ...’in payını davalıya satmadığı, miras hukukundan kaynaklanan amaçlarla bağışladığı anlaşılmaktadır. Önalım hakkı ancak gerçek satışlarda kullanılabileceğinden babasının 1/ 5 payını bağış yoluyla edinen ve bu şekilde taşınmazda paydaş haline gelen davalının aynı gün, aynı satış senedi ile amcaları ve halasından satın aldığı paylara yönelik olarak da önalım hakkının kullanılması söz konusu olamayacağından mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 01.06.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.