Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/6596
Karar No: 2014/266
Karar Tarihi: 14.01.2014

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2013/6596 Esas 2014/266 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2013/6596 E.  ,  2014/266 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Hakkari Asliye Hukuk(İş) Mahkemesi
    Tarihi :17.01.2013
    No :2012/62-2013/18

    Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Davacı kurum; 16.06.2009 tarihinde meydana gelen trafik iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirlerden oluşan kurum zararının rücuan tahsilini talep etmiştir.
    Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Yasanın 23. maddesinde; “ Sigortalı çalıştırmaya başlandığının süresi içinde sigortalı işe giriş bildirgesi ile Kuruma bildirilmemesi halinde, bildirgenin sonradan verildiği veya sigortalı çalıştırıldığının Kurumca tespit edildiği tarihten önce meydana gelen iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık halleri sonucu ilgililerin gelir ve ödenekleri Kurumca ödenir.
    Yukarıdaki fıkrada belirtilen hallerde, Kurumca yapılan ve ileride yapılması gerekli bulunan her türlü masrafların tutarı ile gelir bağlanırsa bu gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri tutarı, 21 inci maddenin birinci fıkrasında yazılı sorumluluk halleri aranmaksızın, işverene ayrıca ödettirilir.” hükmü öngörülmüştür.
    Anılan maddeye göre davalı işverenin sorumluluğu kusursuzluk ilkesine dayanmakta olup, zararlandırıcı sigorta olayında işverenin hiç kusuru olmasa bile, şayet sigortalının işe giriş bildirgesi yasal süre içerisinde Kuruma verilmemişse ve zararlandırıcı sigorta olayı bu yasal süreden sonra meydana gelmişse Kurumca yapılan sigorta yardımlarından 23. maddeye göre sorumlu tutulması, bu durumda tarafların kusur oranı gözetilmeksizin belirlenen ilk peşin sermaye değerinden, Borçlar Kanunu’nun 43-44. maddeleri uyarınca sigortalının kusurunun %50"sinden az olmamak üzere hakkaniyet indirimi yapılarak kurum zararının belirlenmesi gerekecektir.
    Davalının tazmin ile sorumlu olacağı kurum zararının belirlenmesi için yapılan işin ve somut olayın özelliğine göre, hangi önlemlerin alınması gerektiğinin, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığının ve alınmış önlemlere sigortalının uyup uymadığını irdeleyen, kusur incelemesi yapılması gerekli olup, kusur raporunu düzenleyen bilirkişi heyetinin konusunda ehil iş güvenliği uzmanlarından oluşması gerektiği gibi heyeti oluşturan bilirkişilerin uzmanlık konularının da olaya uygun meslek gurubundan olması hususu kaçınılmazdır.
    Davaya konu somut olayda; Mahkemece hükme esas alınan ve davalının %100 kusurlu olduğu kanaati bildirilen 30.10.2012 tarihli raporun; Maden Mühendisi, Makine Mühendisi ve Hukukçu bilirkişilerden oluşan heyet tarafından verildiği, Hukukçu bilirkişi tarafından davalının %70 kusurlu olduğu kanaati ile muhalefet şerhi konulduğu, hak sahipleri tarafından açılan 2009/487 Esas sayılı dosyanın temyiz incelemesinde olup henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır.
    O halde yukarıda yapılan açıklamalar ışığında Mahkemece yapılacak iş, tazminat davasının kesinleşmesi halinde, hükme dayanak alınan kusur raporunun denetlenerek oluşa uygun bulunması durumunda itibar edilmeli, aksi halde, trafik iş kazasının gerçekleştiği iş kolu ile işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında uzman kişilerden seçilen bilirkişi kurulundan yukarıda sıralanan maddi ve hukuki olgular ışığında yeniden rapor alınarak, tüm deliller birlikte değerlendirilip hasıl olacak sonuca göre karar verilmelidir.
    Kabule göre de, rücu davalarında faize gelirler yönünden onay, masraflar yönünden ayrı ayrı sarf ve ödeme tarihlerinden hükmedilmesi gerekmekte olup, onay tarihinin 25.05.2010 yerine, yanılgılı değerlendirme sonucu 20.05.2010 olarak yanlış yazılması, isabetsizdir.
    O halde, davalı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davalıya iadesine, 14.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi