Abaküs Yazılım
19. Ceza Dairesi
Esas No: 2018/7724
Karar No: 2020/1005
Karar Tarihi: 05.02.2020

Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2018/7724 Esas 2020/1005 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Sanık, Elektronik Haberleşme Kanunu'na muhalefet suçundan 1.640 TL para cezasına çarptırıldı. Ancak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, kararın kanun yararına bozulması istemiyle başvurdu. Dosyada, sanığın müşteki adına birden çok abonelik sözleşmesi düzenlediği tespit edilmiş ancak söz konusu sözleşmede imza ve yazı örneklerinin sanığa ait olmadığına dair bir kanıt bulunmamıştır. Mahkeme kararı, sanığın beyanlarının tutarsızlığına dayanarak, suçun unsurlarının oluştuğunu kabul etmiştir. Ancak Yargıtay kararı, mahkemelerin toplamasını öngördüğü veya yargılamaya bir katkısı olacağını düşünmediği delillerin dosyaya celp edilip edilmemesine dair kararlarının takdir yetkilerine bağlı olduğunu belirterek, kanun yararına bozma istemini reddetmiştir. Kararda geçen kanun maddeleri, Elektronik Haberleşme Kanunu'nun 63/10, Türk Ceza Kanunu'nun 62/1 ve 52/2. maddeleridir.
19. Ceza Dairesi         2018/7724 E.  ,  2020/1005 K.

    "İçtihat Metni"



    5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu"na muhalefet suçundan sanık ..."ın, anılan Kanun"un 63/10, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 1.640,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair İstanbul Anadolu 58. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/04/2018 tarihli ve 2017/600 esas, 2018/326 sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 25/10/2018 gün ve 94660652-105-34-8910-2018-Kyb sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 02/11/2018 gün ve KYB 2018-87883 sayılı ihbarnamesi ile dairemize gönderilmekle okundu.
    Anılan ihbarnamede;
    Benzer bir olaya ilişkin olarak Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 03/03/2016 tarihli ve 2014/21037 esas, 2016/1833 karar sayılı ilâmında yer alan, "... Sanığın, katılanın kimlik bilgilerini kullanarak hat çıkartan kişinin Ahmet Tatlılıoğlu olup olmadığı konusunda gerekli araştırma yapmayarak abonelik sözleşmesi yaptığından bahisle özel belgede sahtecilik suçuna iştirak ettiği gerekçesi ile hakkında açılan kamu davasında, aşamalardaki savunmalarında suçlamayı red etmesi, Samsun Kriminal Polis Laboratuvarının 16.07.2012 tarihli raporunda sözleşme altındaki imzaların katılana ait olmadığının tespit edilmesine rağmen; sözleşme ile ekindeki nüfus cüzdan fotokopisi üzerindeki yazı ve rakamlar ile sözleşmedeki katılana atfen bulunan imzaların sanığın eli ürünü olduğu hususunda bir araştırma yapılmadan kararın verilmiş olması karşısında; maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından; suça konu sözleşme ile ekindeki belge üzerindeki yazı ve rakamlar ile sözleşmedeki katılana atfen bulunan imzaların sanığın eli ürünü olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması..." şeklindeki açıklamalar karşısında,
    Dosya kapsamına göre, adı geçen sanığın müştekinin bilgisi dışında nüfus cüzdanı fotokopisi ve kimlik bilgilerini kullanıp müşteki adına birden çok abonelik sözleşmesi düzenlediğinden bahisle mahkûmiyetine karar verilmişse de, söz konusu abonelik sözleşmesi suretinin incelenmesinde "Özatalar İletişim" isimli işyerine ait kaşenin bulunduğu, bununla birlikte soruşturma sırasında abonelik sözleşmesi düzenlediği bildirilen bayi yetkilisi olan sanığın ifadesine başvurulduğu, ancak sanığın suça konu abonelik sözleşmesini kendisinin düzenlemediği, imza ve yazı örneğinin kendisine ait olmadığı yönündeki beyanları karşısında, söz konusu hatta ilişkin abonelik sözleşmesi aslının dosyaya temin edilerek sanık, müşteki ve sözleşmeyi düzenlemiş olabileceği ihtimali olan çalışanların imza ve yazı örnekleri temin edilerek bilirkişi incelemesi yaptırılmadan, yargılama aşamasında da sanık aleyhine bir delil elde edilemeden, gerekçeli kararda atılı suçu adı geçen sanığın işlemiş olduğuna dair hiçbir delil ve gerekçeye yer verilmeden, yalnızca sanığa ön ödeme teklif edilip ödeme yapılmaması üzerine sanığın eyleminin sabit olduğundan bahisle mahkûmiyet kararı verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü;
    5809 sayılı Kanunun "cezai hükümler" başlıklı 63/10 maddesinde; 19.02.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6518 sayılı Kanunla yapılan değişiklik sonucu, suçun maddi unsuru "...fıkralarına aykırı hareket ederek bu işi bizzat yapanlar..." şeklinde tanımlanmaktadır.
    Adı geçen maddede yazılı "...bu işi..." deyiminden kastın, suçun unsurlarını oluşturan seçimlik hareketleri nitelemek olduğu, madde metninde atıfta bulunulan fıkralardan biri olan 5809 sayılı Kanunun 56. maddesinin 4. fıkrasında yazılı seçimlik hareketlerin "...kişinin bilgisi veya rızası dışında; abonelik tesisi veya işlemi, elektronik kimlik bilgisini haiz cihaz kayıt işlemi, yapmak ve yaptırmak veya bu amaçla gerçeğe aykırı evrak düzenlemek, usule uygun düzenlenen bir evrakta değişiklik yapmak veya kullanmak..." seçimlik hareketleri olduğu anlaşılmaktadır.
    Sanığın üzerine atılı suçun unsurlarının "...kişinin bilgisi ve rızası dışında abonelik tesisi veya işlemi yapmak, yaptırmak veya bunun için gerçeğe aykırı bir belge düzenlemek, usulüne uygun düzenlenen evrakta değişiklik yapmak veya gerçek dışı hazırlanan bir evrakı kullanmak..." olduğu, suçun sübutu bakımından, sanığın adı geçen sözleşmeyi mutlaka kendi el yazısıyla düzenleyip imzalaması şartı aranmadığı, adı geçen evrakta, değişiklik yapmak veya gerçek dışı hazırlanan evrakı kullanmak fiillerinden her hangi birini gerçekleştirmesi, abonelik sözleşmesi hazırlamak dışında herhangi bir abonelik tesisi veya işlemi yapması veya yaptırması halinde de suçun maddi unsurlarının oluştuğu kabul edilebilecektir.
    Kanun yararına bozma talebine konu dosyada, mahkemenin gerekçeli kararında; sanığın kısmi ikrar içeren çelişkili ve tutarsız beyanda bulunmuş olması, Kartal 1. Noterliğinin 23.08.2013 tarih ve 17817 yevmiye no’lu imza sirkülerinden sanığın abonelik sözleşmelerini düzenleyen şirketin müdürlük görevini yürüttüğünün anlaşılması, dosyadaki resmi yazı cevapları diğer delil ve belgeler ile sanık hakkında daha önce benzer eylemler dolayısıyla verilen mahkeme kararları bulunması gibi hususlar birlikte dikkate alındığında, sanık savunmalarına itibar edilmemesi gerektiği sonucuna ulaşıldığı anlatılmaktadır.
    Olağanüstü kanun yolu olan ve öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozmanın amacı hakim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen kararların Yargıtay’ca incelenmesini, buna bağlı olarak da kanunların uygulanmasında ülke sathında birliğe ulaşmak, hakim veya mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkları toplum ve birey açısından hukuk yararına gidermektir.
    Olağanüstü bir kanun yolu olan kanun yararına bozma müessesesinin konusunu oluşturabilecek kanuna aykırılık halleri, olağan kanun yolu olan temyiz nedenlerine göre dar ve kısıtlı tutulduğunda kesin hükmün otoritesi korunmuş olur.
    26.10.1932 gün ve 29/12 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ve bu karar esas alınmak suretiyle verilen Yargıtay Ceza Genel Kurulu ve Özel Dairelerin süreklilik arz eden kararlarında belirtildiği üzere, kabul edip etmemenin hakim veya mahkemenin takdirine bağlı olduğu istekler hakkında verilen kararlar ile kanıtların değerlendirilmesine ilişkin kararlar kanun yararına bozma konusu olamaz.
    Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında; mahkemelerin maddi gerçekliğe ulaşması için toplamasını öngördüğü veya toplanmasının yargılamaya bir katkısı olacağını düşünmediği delillerin dosyaya celp edilip edilmemesine dair kararlarının, takdir yetkilerine bağlı olduğu, bu hususlarda kanun yararına bozma yoluna gidilemeyeceği, öte yandan mahkemece verilen gerekçeli kararda hangi delillere itibar edip etmediğine dair açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, bayi yetkilisi olan sanığın bizzat sözleşme oluşturma fiilini gerçekleştirdiği anlaşılmakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görülmediğinden REDDİNE, 05/02/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi