Esas No: 2018/6155
Karar No: 2021/3253
Karar Tarihi: 21.06.2021
Danıştay 3. Daire 2018/6155 Esas 2021/3253 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2018/6155
Karar No : 2021/3253
TEMYİZ EDENLER : 1- (DAVACI) ...
VEKİLİ : Av. …
2- (DAVALI) … Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : ... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E:..., ... sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin ... Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacının, murisinin ortağı olduğu asıl borçlu ... Elektrik Malzemeleri İnşaat Gıda Ürünleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinden alınamayan 2009 ila 2012 yıllarına ait muhtelif kamu alacağının tahsili amacıyla ortak sıfatıyla düzenlenen … tarih ve … ila … ile … tarih ve … takip numaralı ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Asıl borçlu şirketin ... ve ... tarafından kurulduğu, daha sonra da ... ile ...'na yapılan hisse devrine ait kararın, 20/09/2006 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanmasından sonra 04/06/2007 tarihinde ...'nun vefat ettiği, limited şirket ortağının ölümüyle birlikte esas sermaye payının mirasçılara geçmesi sonucu mirasçıların miras hisseleri oranında ortak haline geldikleri, 30/09/2014 tarih ve 8664 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde, şirketin tüzelkişiliğinin 22/07/2014 tarihinde ticaret sicilinden silinerek sona erdiğinin ilan edildiği, asıl borçlu şirket adına yapılan tarhiyatların süresinde dava konusu edilmeyerek kesinleşmesi üzerine düzenlenen … tarih ve …, … tarih ve …, … tarih ve … ile … tarih ve …, … takip numaralı ödeme emirlerinin şirketin adresinde 17/10/2011, 25/02/2012 ve 24/03/2012 tarihlerinde ... ve ...'na tebliğ edildiği, … tarih ve …, … tarih ve … ile … tarih ve … takip numaralı ödeme emirlerinin şirketin adresinden ayrılması ve yeni adresinin bilinmemesi sebebiyle ilanen tebliğ edildiği, … tarih ve … ile … tarih ve … takip numaralı ödeme emirlerinin de yine şirketin yeni adresinde ...'na tebliğ edildiği, ticaret sicilinden kaydı silinen asıl borçlu şirketten vergi borçlarının tahsil edilemeyeceği göz önüne alındığında düzenlenen ödeme emirlerinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusu, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının; dava konusu ödeme emirlerinin, asıl borçlu şirket adına düzenlenen … tarih ve …, … tarih ve …, … tarih ve …, … tarih ve …, …, … tarih ve … ile … tarih ve … takip numaralı ödeme emirlerinden kaynaklanan kısmı yönünden davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle reddedilmiş, dava konusu kamu alacağının, asıl borçlu şirket adına düzenlenerek adresinde bulunamadığından ilanen tebliğ edilen … tarih ve …, … tarih ve … ile ... tarih ve … takip numaralı ödeme emirlerinin kaynaklanan kısmı yönünden ise anılan ödeme emirlerinden daha sonraki tarihlerde düzenlenen ödeme emirlerinin şirketin yeni tespit edilen adresinde tebliğ edilebildiği dikkate alındığında, yeterli adres araştırması yapılmadan ilanen tebliğ yoluna gidilmesi nedeniyle borcun kesinleştiğinden söz edilemeyeceği gerekçesiyle istinaf başvurusu bu yönden kabul edilerek dava konusu ödeme emirlerinin değinilen kısmı yönünden davanın reddine ilişkin hüküm fıkrası kaldırıldıktan sonra ödeme emirlerinin sözü edilen kamu alacaklarına ilişkin kısmı iptali edilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davacı tarafından, ölü kişi adına yapılan tebligatla kamu alacağının kesinleştirilmesinin mümkün olmadığı, murisin 2007 yılında vefat etmesinden sonra şirketin faal olmadığı, şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin tebliğ edilmediği, tarhiyatın usulüne uygun olarak tebliğ üzerine tahakkuktan söz edilebileceği, dayanak ihbarnameler mirasçıya tebliğ edilmediğinden tahakkuk etmiş bir vergi borcundan söz edilemeyeceği dolayısıyla ödeme emri düzenlenmesinin de mümkün olmadığı ileri sürülerek kararın aleyhe olan hüküm fıkrasının bozulması istenilmektedir.
Davalı idare tarafından, asıl borçlu şirket adına düzenlenen ihbarnamelerin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği ve dava konusu edilmeyerek kesinleştiği göz önüne alındığından davacı adına düzenlenen ödeme emrinin hukuka uygun olduğu ileri sürülerek kararın aleyhe olan hüküm fıkrasının bozulması istenilmektedir.
TARAFLARIN SAVUNMALARI : Taraflarca savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … DÜŞÜNCESİ:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Tutanaklar" başlıklı 23. maddesinde, her dava dosyası için görüşmelere katılan başkan ve üyelerin, Danıştay'da düşünce veren savcının, tetkik hakiminin ve tarafların ad ve soyadlarını, incelenen dosya numarasını, kısaca dava konusunu ve verilen kararın neticesini, çoğunlukta ve azınlıkta bulunanları gösteren bir tutanak düzenleneceği hükme bağlanmıştır.
Temyiz konusu "davanın reddine" ilişkin karara yöneltilen davacı istinaf başvurusunu sonuçlandıran Vergi Dava Dairesi kararına ait görüşme tutanağında istinaf başvurusu kısmen kabul kısmen ret, kaldırma dendikten sonra sehven "ret" yazıldığı anlaşılmakla birlikte Mahkeme kararındaki gerekçe ile hüküm fıkrasının incelenmesinden, Vergi Dava Dairesi iradesinin davacı istinaf başvurusunu kısmen kabul ederek vergi mahkemesi kararının bir kısım hüküm fıkrasını kaldırdıktan sonra iptal etmek olduğu açıkça anlaşılmakta olup, görüşme tutanağında yazan kararın mı yoksa kararın içeriğindeki gerekçeye uygun olarak hüküm fıkrasında yer alan kararın mı doğru olacağı yönünde de herhangi bir şüphe oluşmadığından ortada "esas itibarıyla" İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 23. maddesinde belirtilen hususlara aykırı bir görüşme tutanağı bulunmadığı, diğer yandan yargı fonksiyonunun, mahkemelerden kaynaklı şekilde taraflar aleyhine ciddi sonuçlar doğuracak şekilde gecikmeli işlemesinin mahkemelerin varlık sebebi olan hukuk ve adalet ile de örtüşmediği düşüncesiyle işin esasına geçilmesi gerektiği kanaatindeyim.
İşin esasına ilişkin olarak ise; her ne kadar mirasçılar yasa gereği miras hisseleri oranında limited şirketin ortağı haline gelmekte iseler de asıl borçlu şirketin 22/07/2014 tarihinde tüzelkişiliğinin sona erdiği dikkate alındığında, hukuk aleminde varlığı sona eren şirket adına, bu tarihten sonra tesis edilen işlemlerin sonuç doğurması mümkün bulunmadığından, asıl borçlu adına düzenlenerek 05/04/2016 tarihinde tebliğ edilen … tarih ve … takip numaralı ödeme emri ile yine asıl borçlu adına, tüzelkişiliği sonra erdikten sonra düzenlenen … tarih ve … takip numaralı, … tarih ve … takip numaralı ödeme emirleri hukuken sonuç doğurmayacak olup, dava konusu ödeme emirlerinin; asıl borçlu şirket adına düzenlenen bu üç ödeme emrinden kaynaklanan kısmında hukuka uyarlık bulunmadığı; diğer taraftan mirasçıların, murisin ölümüyle birlikte miras hisseleri oranında hissedar oldukları gözönüne alındığında, tüzelkişiliğin son bulduğu 22/07/2014 tarihinden önce asıl borçlu şirket adına düzenlenerek tebliğ edilen diğer ödeme emirlerinde hukuka aykırılık görülmediği düşünüldüğünden, davacı temyiz isteminin kısmen reddiyle Vergi Dava Dairesi kararının; dava konusu ödeme emrinin; asıl borçlu şirket adına düzenlenerek tüzelkişiliğin son bulduğu tarihten önce tebliğ edilen … tarih ve …, … tarih ve …, … tarih ve …, … tarih ve …-…, … tarih ve …, … tarih ve … takip numaralı ödeme emirlerinden kaynaklanan kısmına ilişkin hüküm fıkralarının onanması; davacı temyiz isteminin kısmen kabulüyle Kararın; dava konusu ödeme emirlerinin, asıl borçlu adına düzenlenen … tarih ve … takip (05/04/2016 tarihinde tebliğ edilen), … tarih ve … takip numaralı ödeme emirlerinden kaynaklanan kısmı yönünden davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasına yöneltilen istinaf başvurusunun reddine dair hüküm fıkrasının bozulması, … tarih ve … takip numaralı ödeme emrinden kaynaklanan kısmına ilişkin hüküm fıkrasına yöneltilen davalı temyiz isteminin ise belirtilen nedenle reddi gerekeceği değerlendirilmektedir.
Öte yandan, davanın reddine ilişkin Mahkeme kararına (davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedilen) yöneltilen davacı istinaf başvurusunu kısmen kabul kısmen ret ile sonuçlandıran Vergi Dava Dairesi kararında davalı idare lehine hüküm kurulmamasına karşın davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmesi hukuka aykırı olduğundan, davacı temyiz isteminin bu yönden de kabulü gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacı adına ortak sıfatıyla düzenlenen ödeme emirlerine karşı açılan davayı reddeden mahkeme kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ait görüşme tutanağında "istinaf başvurusu kısmen kabul, kısmen ret, kaldırma ret" yazıldığı ancak kararda "davacı istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, kısmen reddine, ... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E:..., ... sayılı kararının kısmen kaldırılmasına; dava konusu ödeme emirlerinin asıl borçlu şirket adına düzenlenen … tarih ve … sayılı, … tarih ve … sayılı, … tarih ve … sayılı ödeme emirlerine isabet eden kısmı yönünden iptaline, kalan kısımlara ilişkin olarak istinaf isteminin reddine" şeklinde hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Tutanaklar" başlıklı 23. maddesinde, her dava dosyası için görüşmelere katılan başkan ve üyelerin, Danıştay'da düşünce veren savcının, tetkik hakiminin ve tarafların ad ve soyadlarını, incelenen dosya numarasını, kısaca dava konusunu ve verilen kararın neticesini, çoğunlukta ve azınlıkta bulunanları gösteren bir tutanak düzenleneceği, bu tutanakların görüşmelere katılanlar tarafından aynı toplantıda imzalanacağı ve dosyalarında saklanacağı belirtilmiş, 49. maddesinin (2) işaretli fıkrasının (c) bendinde ise usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması bozma sebebi olarak sayılmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer verilen yasal düzenleme uyarınca, heyetçe varılan ve görüşme tutanağına yazılan karar sonucundan farklı bir hükmün kararda yer alması olanaklı olmadığından, görüşme tutanağında gösterilen karar sonucundan farklı hüküm içeren Mahkeme kararında yargılama usulüne uygunluk görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. ... Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının BOZULMASINA,
2. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 21/06/2021 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.