Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2017/1087 Esas 2017/2827 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/1087
Karar No: 2017/2827
Karar Tarihi: 02.03.2017

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2017/1087 Esas 2017/2827 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davada kısıtlanması istenilen kişinin malvarlığını kötü yönettiği, savurganlık yaptığı ve kötü yaşama tarzı sergilediği iddialarıyla Aile Mahkemesi'nde dava açılmıştır. Ancak Sulh Hukuk Mahkemesi, davacıların yanlış mahkemede dava açtığını ileri sürerek karar verilmesine yer olmadığına hükmetmiştir. Bu kararın temyiz edilmesi üzerine 8. Hukuk Dairesi, Mahkemenin görevsizlik mi yoksa talebin reddi niteliğinde mi karar verdiğini tam olarak anlayamadıklarını ifade etmiştir. Kanunen, vesayet hakkındaki hükümlerin kamu düzenine ilişkin olduğu ve dava dilekçesindeki iddiaların incelenmesi ve talep hakkında vesayet makamınca olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. TMK'nın 406. maddesi ise, kişinin kendisini ya da ailesini darlık veya yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açan savurganlık, alkol veya uyuşturucu bağımlılığı, kötü yaşama tarzı veya malvarlığını kötü yönetmesi sebepleriyle kısıtlanabileceğini düzenlemiştir. Hukuk Dairesi, Mahkemenin yapmış olduğu eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucunda karar verilmesine yer olmadığı şeklinde hüküm kurmasının yanlış olduğunu, TMK'nın 406. maddesinde yer alan hususlar yönünden re'sen ve tarafların gösterecekleri delillerin toplanıp değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiş ve kararı bozmuştur.
8. Hukuk Dairesi         2017/1087 E.  ,  2017/2827 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olup hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

    KARAR

    Dava dilekçesinde, ..."ın, kötü yaşama tarzı, malvarlığını köyü yönetme ve savurganlık nedeniyle kısıtlanması istenilmiş, Mahkemece, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 405. maddesi ile 169.madde açısından talep değerlendirilerek dava konusunun aile mahkemesinin görevine ilişkin olduğundan, karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi üzerine; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 406. maddesi kapsamında kalan, malvarlığını kötü yönetme, savurganlık ve kötü yaşama tarzı sebeplerine dayalı kısıtlanma kararı verilmesi istemine ilişkindir.
    Dosyadaki bilgi ve belgeler ile özellikle dava dilekçesinin incelenmesinden; kısıtlanma talep edenlerin davacının eşi ve oğlu olduğu, kısıtlanması istenilenin, başka kadınlarla evlilik dışı birliktelik yaşadığı, malvarlığını kötü yönettiği, aileye ait küçük ve büyükbaş hayvanlar ile ahır ve arsa vasfında taşınmazları sattığı, davacılardan eşi ile arasında boşanma davası olduğu, ailesi ve çocukları ile ilgilenmediği gibi aile konutu dışında farklı yerlerde yaşadığı, bu iddiaların tanık beyanları ile sabit olduğu anlaşılmaktadır.
    Türk Medeni Kanununun 406. maddesinde; ""Savurganlığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı veya malvarlığını kötü yönetmesi sebebiyle kendisini veya ailesini darlık veya yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açan ve bu yüzden devamlı korunmaya ve bakıma muhtaç olan ya da başkalarının güvenliğini tehdit eden her ergin kısıtlanır."" hükmü yer almaktadır.
    Mahkeme kararının, Aile Mahkemesine görevsizlik mi yoksa talebin reddi niteliğinde mi olduğu tam olarak anlaşılamamaktadır. Mahkemece, dava sadece kısıtlanması istenilenin eşi tarafından açılmış gibi değerlendirilmiş, halbuki kısıtlama talebinin.... dışında oğlu.... tarafından da istenildiği dikkate alınmamıştır.
    Vesayet hakkındaki hükümler kamu düzenine ilişkin olduğundan, dava dilekçesinde ileri sürülen iddiaların incelenmesi ve talep hakkında vesayet makamınca olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekir. Mahkemenin gerekçesini dayandırdığı TMK
    169. maddesi; boşanma veya ayrılık davası açılınca, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin hakime kendiliğinden geçici önlemleri alma yetkisini verdiğinden ve bu maddede kötü yaşama tarzı, savurganlık ve malvarlığını kötü yönetmeye dair herhangi bir hükmün mevcut olmadığından, iddiaların kamu düzeninden olan vesayet davası açısından değerlendirilmesi gerekmektedir.
    Dava dilekçesinde, kısıtlanması istenilenin malvarlığını kötü yönetmesi ve savurganlık ile kötü yaşam tarzı iddiası olduğu halde; mahkemece, Türk Medeni Kanununun 406. maddesi uyarınca herhangi bir araştırma ve değerlendirme yapılmamıştır. Vesayet hakkındaki hükümlerin kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece re"sen araştırma yapılabileceği de gözetilerek, Türk Medeni Kanununun 406. maddesinde yer alan hususlar yönünden re"sen ve tarafların gösterecekleri delillerin toplanıp değerlendirilmesi yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi yerine, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle davacı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1) nolu bentte gösterilen nedenle reddine, HUMK"nun 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, 02.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.






    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.