Abaküs Yazılım
4. Ceza Dairesi
Esas No: 2017/17720
Karar No: 2017/16514
Karar Tarihi: 02.03.2017

Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2017/17720 Esas 2017/16514 Karar Sayılı İlamı

4. Ceza Dairesi         2017/17720 E.  ,  2017/16514 K.

    "İçtihat Metni"

    Tehdit suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda mahkumiyetine dair Ayvalık (kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesince verilen 09/10/2013 gün ve 2013/348 esas, 2013/602 kararın sayılı hükmün sanık tarafından temyizi üzerine,
    Dairemizin 02/03/2017 gün ve 2014/52664 esas, 2017/6431 karar sayı ile
    Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
    Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
    Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
    1-02/12/2016 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK"nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve sanığa isnat edilen TCK"nın 106/1. maddesi kapsamındaki tehdit suçunun uzlaştırma kapsamında bulunduğu anlaşılmış olmakla, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
    2-Kabule göre de; sanığın tekerrüre esas alınan, adli sicil kaydındaki ilama konu TCK"nın 106/1-1. cümlesine uyan suçun, hükümden sonra yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun"un 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK"nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaştırma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında, anılan hükme ilişkin uyarlama yargılaması yapılıp yapılmadığı araştırılarak sonucuna göre tekerrür hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu,
    Bozmayı gerektirmiş, sanık ..."un temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin HÜKMÜN 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 02/03/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 17/04/2017 tarih ve 4-2014/5941 sayılı yazısı ile,
    Ayvalık Cumhuriyet Başsavcılığının, 16/04/2013 tarih ve 2013/540 Esas sayılı iddianamesiyle, sanık ... hakkında, katılan ..."ın evininin önüne gelerek "seni bu siteden dışarı çıkartmayacağım, gerekirse gittiğin şehire de gelirim, adresini bulurum, seni ablanı babanı bütün aileni öldürürüm" diyerek tehdit ettiği ileri sürülerek kamu davası açıldığı,
    Ayvalık Sulh Ceza Mahkemesinin 09/10/2013 tarih ve 2013/348 Esas ve 2013/602 Karar sayılı ilamıyla, sanık hakkında TCK’nın 106/1-1, 62. md 5 ay hapis ve TCK’nın 53/1, 58/6. md cezalandırılmasına karar verildiği,Hüküm yasal süresi içinde, sanık tarafından temyiz edilmekle yapılan temyiz incelemesinde, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 02/03/2017 gün ve 2014/52664 Esas, 2017/6431 Karar sayılı kararıyla,
    1-02/12/2016 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK"nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve sanığa isnat edilen TCK"nın 106/1. maddesi kapsamındaki tehdit suçunun uzlaştırma kapsamında bulunduğu anlaşılmış olmakla, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
    2-Kabule göre de; sanığın tekerrüre esas alınan, adli sicil kaydındaki ilama konu TCK"nın 106/1-1. cümlesine uyan suçun, hükümden sonra yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun"un 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK"nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaştırma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında, anılan hükme ilişkin uyarlama yargılaması yapılıp yapılmadığı araştırılarak sonucuna göre tekerrür hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu nedeniyle bozulmasına karar verildiği,
    Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 02/03/2017 gün ve 2014/52664 Esas, 2017/6431 Karar sayılı iki nolu bozma kararında, sanığın tekerrüre esas alınan, adli sicil kaydındaki Ayvalık Sulh Ceza Mahkemesinin 16/01/2013 tarih ve 2012/248 Esas ve 2013/25 Karar sayılı ilamın, TCK"nın 106/1-1, 62. md 5 ay hapis cezasına ilişkin hükümden sonra yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun"un 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK"nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaştırma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında, anılan hükme ilişkin uyarlama yargılaması yapılıp yapılmadığı araştırılarak sonucuna göre tekerrür hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu kabul edilerek hükmün bozulması hukuka aykırı niteliktedir zira Uzlaştırma, usul hukuku kurumu olması dolayısıyla, zaman bakımından uygulanmasında kural, kanunda aksi açıkça düzenlenmedikçe "derhal uygulama" ilkesidir. Bu ilke uyarınca usul işlemleri, yapıldıkları sırada yürürlükte bulunan yargılama kanunu hükümlerine tâbidir. Önceki kanuna uygun biçimde yapılmış usuli işlemlerin geçersizliği sonucunu doğurmayacağı gibi yenilenmesini de gerektirmeyeceği gözönüne alındığında Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 02/03/2017 gün ve 2014/52664 Esas, 2017/6431 Karar sayılı iki nolu bozma kararının kaldırılarak hüküm fıkrasından çıkartılmak suretiyle, hükmün, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunmasına ilişkin nedenlerle bozulması istemiyle anılan karara itiraz edilmiştir.
    İTİRAZ NEDENLERİ: İtiraza konu uyuşmazlığın, sanığın tekerrüre esas alınan, adli sicil kaydındaki Ayvalık Sulh Ceza Mahkemesinin 16/01/2013 tarih ve 2012/248 Esas ve 2013/25 Karar sayılı ve TCK"nın 106/1-1, 62 md 5 Ay hapis cezasına ilişkin ilamın, hükümden sonra yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun"un 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK"nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaştırma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında, anılan hükme ilişkin uyarlama yargılaması yapılıp yapılmadığı araştırılarak sonucuna göre tekerrür hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının yeniden değerlendirilmesi zorunluluğuna yönelik bozma kararının hukuka aykırı olup olmadığına ilişkindir.
    5237 sayılı TCK, 5271 sayılı CMK ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununda düzenlenen uzlaşma kurumunu düzenleniş itibariyle hem maddi ceza hukuku hem de usul hukuku müessesi özelliklerini taşıyan karma bir kurumdur. Hüküm tarihinden sonra 5560 sayılı Kanunla yapılan değişikliklerle 5237 sayılı TCK’nın 73. maddesinin 8. fıkrası yürürlükten kaldırılmış, uzlaşma kurumu 5271 sayılı CMK’nın 253 ve 254. maddelerinde yeniden düzenlenmiş ve en son 02/12/2016 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK"nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiştir. Madde başlığı “Uzlaştırma" olarak değiştirilmiş ve her Cumhuriyet başsavcılığı bünyesinde uzlaştırma bürosu kurulur ve yeteri kadar Cumhuriyet savcısı ile personel görevlendirilir." şeklinde getirilen düzenlemeyle, uzlaşma usul ve biçiminde değişikliğe gidilmiştir.
    Taraflar aralarında gerçekleştirilen uzlaşma sonucu, kamusal barış yeniden kurulmakta, Devlet de yaptırım uygulamak için katlanacağı giderlerden kurtulmuş olmaktadır. uzlaşmayı mağdur veya sanığın kabul etmemesi veya herhangi bir nedenle gerçekleşmemesi durumunda, eylemin karşılığı olan ceza yine ortaya çıkmaktadır.
    CMK’nın 174. maddesi uyarınca; uzlaşmaya tâbi suçlarda, uzlaşma hükümleri uygulanmadan dava açılması ve bunun iddianamenin kabulünden önce ve en geç 15 gün içinde anlaşılması hâlinde iddianame iade edilecektir. Bu nedenle dava açılmasını önleme fonksiyonuna sahip olan uzlaşma, ceza muhakemesi hukukuna özgü bir kurumdur.
    Uzlaşmaya tâbi suçlarda Cumhuriyet savcısının durumu fark etmeyerek dava açması ve mahkemece de bunun 15 günden sonra anlaşılması yahut suçun nitelik değiştirerek uzlaşma kapsamında bulunan bir suça dönüşmesi hâlinde, prosedürüne başvurulmadan kovuşturmanın sürdürülmesi mümkün değildir. Bu durumda uzlaştırma kovuşturma şartı olmaktadır. Suçun, uzlaştırmaya bağlı bir suç olması hâlinde, soruşturma veya kovuşturma aşamasında uzlaştırma girişiminde bulunulması zorunludur. Bu nedenle de uzlaştırma muhakeme (yargılama) şartı olmaktadır.
    Özetle uzlaştırma soruşturma aşamasında dava açılmasını önleme fonksiyonuna sahip olması nedeniyle soruşturmayı sona erdiren, kovuşturma aşamasında da davayı düşüren bir yargılama hukuku işlemidir.
    5237 sayılı Türk Ceza Yasasının 7. maddesinde “zaman bakımından uygulama” başlıklı 7/2. maddesinde “suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.” biçimindeki hükmün uygulama yöntemine ilişkin ayrıntılar TCY’nın Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan maddenin 1. fıkrasında, “1. 6.2005 tarihinden önce kesinleşmiş hükümlerle ilgili olarak TCY’nın lehe olan hükümlerinin derhal uygulanabileceği hallerde, duruşma yapılmaksızın da karar verilebileceği” belirtilmiş olmasına karşın bu düzenlemenin genel kural niteliği taşımadığı açıkça anlaşılmaktadır.
    Bu nedenle failin lehine olan yasa hükmünün uygulanabilmesi açısından hangi durumlarda duruşma açılarak yargılama yapılması gerektiğinin belirlenmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
    Önceki ve sonraki yasa hükümlerinden hangisinin fail (sanık) lehine olduğunu saptamak için her bir somut olayı Y.C.G.Kurulu’nun 04.03.2003 gün, 2003/9-24 E, 2003/20 K. sayılı kararları doğrultusunda irdeleyerek;
    a) Herhangi bir inceleme ve araştırmayı,
    b) Kanıt tartışmasını,
    c) Takdir hakkının kullanılmasını,
    d) Sonraki yasayla değiştirilen suçun öğelerinin yeniden değerlendirilmesini gerektiren hallerde duruşma açılarak; belirtilen hallerin dışında ise, 5252 sayılı Yasanın 9/1. maddesi uyarınca lehe olan hükümlerin derhal uygulanabilmesi olanaklı bulunduğundan, evrak üzerinde yapılan inceleme sonucu karar verilebilecektir.
    5271 sayılı CYY’nın 253-255. maddelerinde düzenlenen uzlaşma kurumu, uygulama yöntemini düzenlemesi ve anılan yasada yer alması nedeniyle usul hukuku kurumu olması dolayısıyla, zaman bakımından uygulanmasında kural, kanunda aksi açıkça düzenlenmedikçe "derhal uygulama" ilkesidir. Bu ilke uyarınca usul işlemleri, yapıldıkları sırada yürürlükte bulunan yargılama kanunu hükümlerine tâbidir. O halde, ceza yargılaması sırasında kanunda bir değişiklik yapıldığında ya da dayanılan usul hükmüne ilişkin kanunun Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi durumunda, yeni kanun veya iptal sonucunda ortaya çıkan usul prosedürü hemen uygulanmalıdır. Ancak 5320 sayılı Kanunun 4/2. maddesinde de ifade edilen bu durum, önceki kanunun yürürlükte olduğu dönemde, o kanuna uygun biçimde yapılmış işlemlerin geçersizliği sonucunu doğurmayacağı gibi yenilenmesini de gerektirmez.
    Bu ilkenin sonucu olarak;
    a) Usul işlemleri kural olarak yürürlükteki kanuna göre yapılacaktır.
    b) Yürürlükte olan kanuna göre yapılmış işlemler, sonradan yürürlüğe giren kanun nedeniyle geçerliliğini yitirmeyecektir.
    c) Anayasa Mahkemesinin iptal kararı veya yeni kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra yapılması gereken usul işlemleri yeni kanuna ya da iptal kararıyla ortaya çıkan usule tâbi olacaktır.
    d) Yeni kanunun uygulanmasında sanığın leh veya aleyhinde sonuç doğurmasına bakılmayacaktır.
    Uzlaştırma kurumu, fail ile Devlet arasındaki ceza ilişkisini sona erdirmesi bakımından maddi hukuka da ilişkin bulunması nedeniyle yürürlüğünden önceki olaylara uygulanabileceği kural olarak kabul edilmekle birlikte, bu uygulamanın ancak görülmekte olan davalar bakımından geçerli olacağı ve kesinleşmiş kararların lehe değerlendirilmesi amacıyla yapılan uyarlama yargılamasında uzlaşma hükümlerinin uygulanamayacağı kabul edilmektedir. 5271 sayılı CYY’nın 253-255. maddelerinde düzenlenen uzlaşma kurumu, uygulama yöntemini düzenlemesi ve anılan yasada yer alması nedeniyle usul hukuku kurumu olması dolayısıyla, zaman bakımından uygulanmasında kural, kanunda aksi açıkça düzenlenmedikçe "derhal uygulama" ilkesidir. Bu ilke uyarınca usul işlemleri, yapıldıkları sırada yürürlükte bulunan yargılama kanunu hükümlerine tâbidir. O halde, ceza yargılaması sırasında kanunda bir değişiklik yapıldığında ya da dayanılan usul hükmüne ilişkin kanunun Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi durumunda, yeni kanun veya iptal sonucunda ortaya çıkan usul prosedürü hemen uygulanmalıdır. Ancak 5320 sayılı Kanunun 4/2. maddesinde de ifade edilen bu durum, önceki kanunun yürürlükte olduğu dönemde, o kanuna uygun biçimde yapılmış işlemlerin geçersizliği sonucunu doğurmayacağı gibi yenilenmesini de gerektirmez.
    Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, maddi olayda, katılan ... ile sanık ...’in, 6 yıl kadar önce evliliklerinin sona erdiği, ancak bu süreçte de dönem dönem beraber yaşadıkları ve kimi zaman aralarında soruşturmaya da konu olan birçok hakaret ve tehdit olayının yaşandığı, olay günü aralarındaki sorunlar nedeni ile başlayan tartışma sonrası katılan ... evdeki eşyalarını toplamaya başladığı, sanık ..."in de katılanın, eşyalarını topladığını öğrenince sanığın duyduğu kızgınlıkla, katılanın, evininin önüne gelerek "seni bu siteden dışarı çıkartmayacağım, gerekirse gittiğin şehire de gelirim, adresini bulurum, seni ablanı babanı bütün aileni öldürürüm" diyerek tehdit ettiği dosya kapsamından anlaşıldığı,
    Hüküm tarihinden sonra ve Yargıtay temyiz incelemesinden önce yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK"nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve sanığa isnat edilen TCK"nın 106/1. maddesi kapsamındaki tehdit suçunun uzlaştırma kapsamına alındığının anlaşılmış olması karşısında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunmasına ilişkin bozma kararında sanık hakkındaki hüküm kesinleşmeden, uzlaştırma hükümlerinin "derhal uygulama" ilkesi kapsamında uygulama yapılması gerekmektedir bu itibarla uzlaştırma işlemi yapılmasına ilişkin bozma kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
    Ancak, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 02/03/2017 gün ve 2014/52664 Esas, 2017/6431 Karar sayılı iki nolu bozma kararında, sanığın tekerrüre esas alınan, adli sicil kaydındaki Ayvalık Sulh Ceza Mahkemesinin 16/01/2013 tarih ve 2012/248 Esas ve 2013/25 Karar sayılı ilamın, TCK"nın 106/1-1, 62 md 5 Ay hapis cezasına ilişkin hükümden sonra yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun"un 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK"nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaştırma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında, anılan hükme ilişkin uyarlama yargılaması yapılıp yapılmadığı araştırılarak sonucuna göre tekerrür hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu kabul edilerek hükmün bozulması hukuka aykırı niteliktedir.
    Uzlaştırma, usul hukuku kurumu olması dolayısıyla, zaman bakımından uygulanmasında kural, kanunda aksi açıkça düzenlenmedikçe "derhal uygulama" ilkesidir. Bu ilke uyarınca usul işlemleri, yapıldıkları sırada yürürlükte bulunan yargılama kanunu hükümlerine tâbidir. Bu durum önceki kanuna uygun biçimde yapılmış usuli işlemlerin geçersizliği sonucunu doğurmayacağı gibi yenilenmesini de gerektirmeyeceği gözönüne alındığında, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 02/03/2017 gün ve 2014/52664 Esas, 2017/6431 Karar sayılı iki nolu bozma kararının kaldırılarak hüküm fıkrasından çıkartılmak suretiyle, hükmün, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunmasına ilişkin nedenlerle bozulması istemiyle anılan karara itiraz edilmiştir.
    SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya kapsamına göre,
    1-İtirazımızın KABULÜNE,
    2-Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 02/03/2017 gün ve 2014/52664 Esas, 2017/6431 Karar sayılı iki nolu bozma kararının KALDIRILMASINA,
    3-Ayvalık Sulh Ceza Mahkemesinin 09/10/2013 tarih ve 2013/348 Esas ve 2013/602 Karar sayılı ilamıyla, sanık hakkında TCK’nın 106/1-1, 62. md 5 ay hapis ve TCK’nın 53/1, 58/6. md cezalandırılmasına ilişkin kararın 02/12/2016 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK"nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve sanığa isnat edilen TCK"nın 106/1. maddesi kapsamındaki tehdit suçunun uzlaştırma kapsamında bulunduğu anlaşılmış olmakla, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunmasına ilişkin hükmün BOZULMASINA karar verilmesi,
    4-İtirazımız yerinde görülmediği takdirde dosyanın incelenmek üzere. Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmesi,
    İtirazen arz ve talep olunur, isteminde bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü,
    İTİRAZIN KAPSAMI:
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının sanık hakkında tehdit suçundan TCK"nın 106/1-1, 62, 58/6, 7. maddelerine göre belirlenen 5 ay cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine, ilişkin kararının sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizce bozulmasına dair kararın 2. no"lu bozma nedeninin, Uzlaştırma, usul hukuku kurumu olması dolayısıyla, zaman bakımından uygulanmasında kural, kanunda aksi açıkça düzenlenmedikçe "derhal uygulama" ilkesidir. Bu ilke uyarınca usul işlemleri, yapıldıkları sırada yürürlükte bulunan yargılama kanunu hükümlerine tâbidir. Bu durum önceki kanuna uygun biçimde yapılmış usuli işlemlerin geçersizliği sonucunu doğurmayacağı gibi yenilenmesini de gerektirmeyeceği gözönüne alındığında, yerinde bulunmadığı düşüncesi ile CMUK"nın 308. maddesine göre itirazla, 2 no"lu bozma nedeninin hükümden çıkartılmasına ilişkindir.
    KARAR
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı incelendi, buna göre dairemizin kararında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz dilekçesinde ileri sürülen düşünce yerinde görülmediğinden 6352 sayılı Kanunun 99. maddesiyle eklenen 5271 sayılı CMK"nın 308. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, İTİRAZIN REDDİNE,
    Dairemizin 02.03.2017 tarih, 2014/52664 Esas-2017/6431 sayılı kararının 1 no’lu bozma nedeninin KALDIRILMASINA YER OLMADIĞINA, itirazın incelenmesi için dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurul Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 01/06/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi