10. Ceza Dairesi 2020/236 E. , 2020/580 K.
"İçtihat Metni"
Adalet Bakanlığının, 11/12/2019 tarihli yazısı ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ...’in beraatine dair...8. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/01/2017 tarihli ve 2015/531 esas, 2017/69 sayılı kararının kanun yararına bozulmasına yönelik talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 17/12/2019 tarihli yazı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbar yazısında kanun yararına bozulması talep edilen hükmün karar numarasının “2017/69” yerine “2015/531” olarak yazılması, maddi yazım hatası olarak görülmüştür.
A) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Sanık hakkında, 11/08/2014 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçuna ilişkin olarak kamu davasının açılmasının ertelenmesine, bir yıl süreyle denetimli serbestlik ve tedavi tedbiri uygulanmasına, ayrıca denetimli serbestlik tedbiri kapsamında yüklenen yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi, tekrar kullanmak için uyuşturucu madde bulundurması veya kullanması halinde erteleme kararının kaldırılarak kamu davası açılacağı hususunun ihtar edilmesine karar verildiği, erteleme kararının itiraz hakkı gösterilmek suretiyle tebliğ edildiği,
2- Denetimli serbestlik ve tedavi tedbirinin infazı aşamasında, sanığın yapılan uyarıya rağmen ikinci kez yükümlülüklerini ihlal ederek tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uymamakta ısrar ettiği gerekçesiyle kamu davasının ertelenmesi kararının kaldırıldığı ve kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan TCK"nın 191. maddesinin 1. fıkrası uyarınca kamu davası açıldığı,
3- Yapılan yargılama sonucunda,...8. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/01/2017 tarihli ve 2015/531 esas, 2017/69 sayılı kararıyla "sanığın yükümlülük ihlalinde ısrar etmesine ilişkin dosya içinde her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı” gerekçesiyle “sanığın beraatine” karar verildiği, hükmün yasa yolu incelemesinden geçmeksizin kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, "1- Adı geçen sanık hakkında 6545 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesi uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verildiği ve 191/3. maddesi uyarınca bir yıl denetimli serbestlik süresi belirlendiği, denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında sanığın tedbire uymadığı ve bu nedenle sanık hakkında aynı Kanun’un 191/4-a maddesi uyarınca kamu davası açıldığı, ancak mahkemece, sanığın sadece 10/08/2015 tarihinde bir ihlalinin olması nedeniyle ısrar unsurunun gerçekleşmediğinden bahisle sanığın beraatine karar verildiği anlaşılmış ise de,
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesinde, "Bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında ... beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir.", 191/3. maddesinde "Erteleme süresi zarfında şüpheli hakkında asgari bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanır." ve 191/4-a maddesinde "Kişinin, erteleme süresi zarfında; a) Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi,...hâlinde, hakkında kamu davası açılır." şeklinde düzenlemeler yer aldığı, yine 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/2-a maddesinde, "Beraat kararı; a) Yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması,...Hallerinde verilir." biçiminde bir düzenlemeye yer verildiği;
Somut olayda ise sanığın üzerine atılı uyuşturucu madde kullanma fiilinin kanunda suç olarak tanımlanmış olduğu, hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilmiş olan sanığın kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmamakta ısrar etmesi şartının gerçekleşmediği gerekçesi ile beraat kararı verilemeyeceği, aksi halde uyuşturucu madde kullanmak suçundan bir daha kovuşturma yapılmasının mümkün olmayacağı, bu halde kamu davasının açılması bir şarta (yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etme şartına) bağlanmış olduğundan, mahkemece ısrar şartının gerçekleşmediği kanaatine varılması durumunda, Yargıtay 20. Ceza Dairesinin 14/09/2015 tarihli ve 2015/8259 esas, 2015/3572 karar sayılı ilâmında belirtildiği üzere, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/8-2. cümlesi uyarınca durma kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde beraat kararı verilmesinde,
Kabule göre de;
2- 5402 sayılı Denetimli Serbestlik Hizmetleri Kanunu’nun 5. maddesinde, “(1) Hakkında herhangi bir tedbire hükmedilen kişi, karara uygun olarak müdürlüğün hazırladığı programa ve denetimli serbestlik görevlilerinin bu kapsamdaki uyarı ve önerilerine uymak ve katlanmak zorundadır. (2) (Ek fıkra: 06/12/2006 - 5560 S.K.42.md) Denetimli serbestlik müdürlüğü tarafından yapılan çağrılara veya hazırlanan denetim planına uyarıya rağmen uyulmaması, denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülük ihlali sayılır.” şeklinde, 40. maddesinde; “(1) Denetimli serbestlik kararlarının kaydedilmesinden itibaren şüpheli, sanık veya hükümlülere üç iş günü içerisinde yapılacak yazılı veya elektronik tebligatta, tebliğden itibaren on gün içerisinde müdürlüğe başvurulması gerektiği belirtilir. ... (3)Düzenlenen tebligatta, yükümlünün haklı, geçerli ve gerektiğinde belgelendirilebilen bir mazereti olmadan müdürlüğe gelmemesi veya hakkında belirlenen yükümlülüklerin gereğini yerine getirmemesi halinde, denetimli serbestlik kararının niteliğine göre kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmesine karar verilebileceği, seçenek yaptırım veya tedbirin hapse çevrilebileceği ya da koşullu salıverilme kararının geri alınabileceği gibi gelmemenin hukuki sonuçları yükümlüye bildirilir. (4) Usulüne uygun olarak yapılan tebligata rağmen yükümlü on gün içerisinde müdürlüğe müracaat etmezse komisyonun onayından sonra kayıt kapatılarak infaz dosyası Cumhuriyet başsavcılığına geri gönderilir.” şeklinde düzenlemelere yer verildiği,
Yine, anılan Yönetmeliğin dördüncü kısım beşinci bölümünde yer alan "Tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri ve bu tedbirin yerine getirilmesi" başlıklı 72. maddesinde ise kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişiler hakkındaki denetimli serbestlik kararlarının infazı sırasında yürütülecek işlemler hakkında düzenlemelere yer verildiği,
Somut olayda, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan sanık hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanması amacıyla...Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne 10 gün içerisinde müracaat etmesi gerektiğini bildiren ihtarlı tebligatın sanığa 24/11/2014 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilmesini müteakip, denetimin başladığı, sanığın hakkında uygulanan denetim yükümlülüğünü ilk olarak 02/02/2015 tarihinde ihlal ettiği, buna ilişkin...Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 04/02/2015 tarihli ve 2014/15697 DS sayılı yazıyı 23/02/2015 tarihinde bizzat tebliğ almasını müteakip, 10/08/2015 tarihinde vaka sorumlusu ile olan bireysel görüşmesine katılmayarak ikinci kez denetimi ihlal ettiği, sanığın fiilinin ısrar olarak değerlendirilebilmesi için usulüne uygun ihtara rağmen en az iki kez davete icabet etmemesi veya başka herhangi bir şekilde haberdar olmasına rağmen iki kez denetime uymaması gerektiği anlaşılmakla, sanık hakkında yargılamaya devam olunarak esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde beraat kararı verilmesinde, isabet görülmemiştir." denilerek,...8. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/01/2017 tarihli ve 2015/531 esas, 2017/69 sayılı kararının bozulması istenmiştir.
C) Konunun Değerlendirilmesi:
TCK"nın 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendinde, "Kişinin, erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi ... hâlinde, hakkında kamu davası açılır. " hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının sanığa tebliğ edildiği, Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce yapılan uyarılı ilk başvuru davetiyesini müteakip tedbirin infazına başladığı, ancak tedbirin infazı sırasında yükümlülüklerini birinci kez ihlal etmesinden sonra uyarıya rağmen ikinci kez ihlal etmesi üzerine, erteleme kararı kaldırılarak kamu davası açıldığı anlaşılmakla, tedbirin infazı sırasında yükümlülüklerini ihlal etmesinden sonra uyarıya rağmen tekrar ihlal etmesi üzerine yükümlülüklerine uygun davranmamakta ısrar ettiği anlaşılan sanık hakkında yargılamaya devam edilerek davanın esası hakkında bir hüküm verilmesi gerekirken; yargılama sonucunda beraat kararı verilebilecek durumların sayıldığı CMK’nın 223. maddesinin 2. fıkrasına da uygun olmayan “ısrar şartının oluşmadığı” gerekçesine dayanılarak “sanığın beraatine” karar verilmesinin yasaya aykırı olduğu, ayrıca somut olayda Mahkemece “beraat” kararı verildiği halde esasen Mahkemenin gerçek iradesinin “durma” kararı vermek olduğunu gösterebilecek “tedbirin devam edilmesine” ilişkin bir karar da verilmediği anlaşıldığından, hükümde çelişki de bulunmadığı ve beraat kararının kazanılmış hak oluşturduğu anlaşılmış olup, sanık lehine verilmiş olan ve davanın esasını çözen bu karardan dolayı yeniden yargılama yapılmamak ve aleyhe sonuç doğurmamak üzere, hukuka aykırılığa işaret edilerek, (2) numaralı kanun yararına bozma talebi kabul edilmiştir.
Bu nedenle her ne kadar “ısrar şartının bulunmadığı durumlarda durma kararı verilmesi gerekirken beraat kararı verilmesinin yasaya aykırı olduğu” gerekçesine dayanan (1) numaralı kanun yararına bozma talebi de doğru olmakla birlikte, “ısrar şartının gerçekleşmiş olması nedeniyle davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, ısrar şartı bulunmadığı gerekçesiyle beraat kararı verilmesinin yasaya aykırı olduğu” düşüncesine dayanan (2) numaralı kanun yararına bozma talebi kabul edilmiş olduğundan, konusuz kalan “durma kararı verilmesi gerektiği” yönündeki (1) numaralı talep hakkında karar verilmesine gerek görülmemiştir.
D) Karar :
Açıklanan nedenlere göre; sanığın beraatine dair...8. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/01/2017 tarihli ve 2015/531 esas, 2017/69 sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesinin 3. fıkrası ile 4. fıkrasının (c) bendi uyarınca, aleyhe sonuç doğurmamak ve yeniden yargılama yapılmamak üzere BOZULMASINA, gerekli işlemin yapılması için dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 03.02.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.