13. Hukuk Dairesi 2015/31233 E. , 2018/430 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacılar, ..."ün A blok 303,403,503 ve 603 nolu, ..."in A blok 803 nolu,..."ın B blok 603 nolu, ..."in A Blok 1304 nolu dairelerin malikleri olduğunu, dairenin bulunduğu ..... sitesinin inşaatının davalı yüklenici tarafından yapıldığını, davalı inşaat şirketi tarafından yapılan reklamlarda, tanıtım broşürlerinde dairelerin iç kısmında yer alan mutfak, banyo malzemeleri, kapılar vs. malzemelerde dünya standartlarında marka kullanılacağı, birinci sınıf malzeme kullanılacağı, her daire için bir otopark 3+1 ve 4+1 daireler için 2 adet otopark alanı ayrılacağının belirtildiğini ve buna itibar ederek bağımsız bölümlerin satın alındığını, taahhüde rağmen belirlenen otopark yerlerinin ayrılmadığını, sitede her üç daireye bir otopark alanı düştüğünü, yine taahhütlere rağmen dairelerin içinde birinci sınıf malzeme kullanılmadığını beyan ederek, bu mevcut ayıp ve eksiklikler sebebiyle her bir daire için dairelerin iç kısmında birinci sınıf malzeme kullanılmaması sebebiyle fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 3.000,00 TL, taahhüt edilen sayıda otopark alanı ayrılmaması nedeniyle şimdilik her bir daire için 5.000,00 TL satış bedelinin ayıp oranında indirilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı, davacıların ayıp iddiaları doğru olmamakla birlikte ayıplarla ilgili bugüne kadar herhangi bir bildirimde de bulunmadıklarını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, ana ve birleşen dosyalar ile ilgili davacı vekilinin açmış olduğu davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, satış esnasında sunulan katalog, proje ve tanıtımlarda belirtilen ancak bunlara uygun olarak yapılmayan veya eksik yapılan işler nedeni ile davacıların satın aldığı dairede oluşan değer kaybının satış bedelinden indirilmesine ilişkindir. Davacılar tüketici olduğuna göre, tüketici hukuku ile ilgili ayıba ilişkin düzenleme, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK)’un 4. maddesinde yer almaktadır. Anılan maddenin birinci fıkrasında; “Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda yer alan veya satıcı tarafından vaat edilen veya standardında tespit edilen nitelik ve/veya niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mal veya hizmetler, ayıplı mal veya ayıplı hizmet olarak kabul edilir.” denilmekte, devam eden fıkralarda ise buna ilişkin biçimsel koşullar sayılmaktadır.
Ayıp; yasa yada sözleşmede öngörülen unsurlardan birinin veya birkaçının eksikliği yada olmaması gereken vasıfların olmasıdır. Yukarıda da ayrıntısı ile açıklandığı üzere; malın ayıplı olması halinde taraflara ait hak ve yükümlülüklerin nelerden ibaret olduğu, 4822 sayılı Kanun’la değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4.maddesinde düzenlenmiş; ayıbın gizli ya da açık olması halleri için ayrı ihbar süreleri getirilmiş; hatta ayıbın ağır kusur veya hile ile gizlenmesi halinde zamanaşımı süresinden yararlanılamayacağı, açıkça ifade edilmiştir.
Maddeye göre, tüketici kendisine sağlanan mal ve hizmetle ilgili ayıplı olup olmama konusunda gerekli muayeneyi (denetimi) yapacak ve bu muayene sonucu, mal yada hizmetle ilgili saptadığı ayıpları, mal veya hizmetin sağlanmasından itibaren ihbar süreleri içinde, kendisine mal yada hizmet sağlayan sözleşmenin tarafına bildirecektir; bu bildirim (ayıp ihbarı) ödevi ihmal edildiğinde, tüketici, ayıba dayalı yasal haklarını kaybedecektir. 6098 Sayılı TBK.’nun bu konudaki 223. (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 198/2’de) maddesinde ifade edildiği gibi, ayıp ihbarının yapılmaması, tüketicinin ifa konusu mal ya da hizmeti, bulunduğu hal üzere kabul ettiği sonucunu doğuracak ve bu yönde gerçekleşen varsayımın aksi, hiçbir suretle kanıtlanamayacaktır.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 4077 sayılı TKHK.’nun 4. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre; tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde açık ayıpları satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür.
Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’da gizli ayıpların ne kadar sürede satıcıya ihbar edileceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. Öyle olunca, 4077 sayılı TKHK’nun 30. maddesi gereğince, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, genel hükümlere göre uyuşmazlığın çözümü gerekli olduğundan, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 Sayılı TBK.’nun bu konudaki 223. maddeye göre, (818 sayılı BK"nun 198.maddesi), alıcı, teslim aldığı malı işlerin olağan akışına göre, imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp gördüğü zaman bunu satıcıya uygun süre içinde ihbar etmekle yükümlüdür. Bunu ihmal ettiği takdirde, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirme ile meydana çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde, bu ayıp sonradan meydana çıkarsa, bu durumu da hemen satıcıya bildirmediği takdirde yine satılanı bu ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılır. O halde, gizli ayıpların, dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra hemen (dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede), ihbar edilmesi; ayıbın açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ise, ortalama (vasat) bir tüketicinin bilgisinin dikkate alınması, gerekmektedir.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davacılardan ..."e taşınmazın 27.12.2007, ..."e 26.02.2008, ..."e 20.06.2009 ve .... 18.08.2008 tarihinde tapuda devir ve teslim edildiği ve 15.08.2011 tarihinde de eldeki ana ve birleşen davaların açıldığı dosya kapsamı ile anlaşılmaktadır.
Hükme esas alınan bilirkişi ana ve ek raporunda ....A ve B blokta toplamda 127 adet dairenin yer almakta olduğu ancak sitede 69 adetlik otopark alanı olduğu, daireler kapalı olduğu için iç malzemeler hakkında bir inceleme yapılmadığının bildirildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacıların yalnızca eksik otopark alanı ile ilgili talepleri için değerlendirme yapılmış ve 30 günlük süre içerisinde ayıp ihbarında bulunmadıklarından davanın reddine karar verilmiştir. Davacıların daireleri içinde brinci sınıf malzeme kullanılmadığını beyan ederek bu ayıplar için de satış bedelinden indirim yapılmasına ilişkin talepleri yönünden herhangi bir inceleme ve değerlendirme yapılmamış, bilirkişiler daireler kapalı olduğu için daire içi malzemeler hakkında bir inceleme yapılamadığını beyan etmişlerdir. Mahkemece, davacıların talepleri doğrultusunda bilirkişi eşliğinde keşif yapılarak daire içinde bulunan ayıpların açık mı gizli ayıp mı olduğunun tespit edilmesi, tespit edilecek gizli ayıplar yönünden kullanım ve mevsimlerdeki yağmur, kar, güneş ve ısı durumları dikkate alınarak ne zaman oluştuğu yada oluşacağı ve bunu normal vasıflardaki tüketicinin ne zaman farkedebileceği ile bağımsız bölümün teslim tarihi ve tespit tarihi de göz önünde bulundurularak yasal süresi içinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı ve yine açık ayıplar yönünden yasal süresi içinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı hususlarına yer verilerek taraf ve yargı denetimine esas gerekçeli ek rapor tanzimi sağlanarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, bu konuda gerekli inceleme ve araştırma yapılmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde ana ve birleşen davaların reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davacıların sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle davacıların temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz edilen kararın BOZULMASINA, 2.bentte açıklanan nedenlerle davacıların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu davacı ... yönünden açık, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu diğer davacılar yönünden kapalı olmak üzere, 22/01/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.