Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2012/2-1152
Karar No: 2013/20

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2012/2-1152 Esas 2013/20 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2012/2-1152 E.  ,  2013/20 K.
  • HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI
  • DENETİMLİ SERBESTLİK TEDBİRİNE UYULMAMASI
  • TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 86
  • TEMEL CEZA KANUNLARINA UYUM AMACIYLA ÇEŞİTLİ KANUNLARDA VE DİĞER BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN (5728) Madde 562
  • CEZA MUHAKEMESİ KANUNU (CMK) (5271) Madde 231

"İçtihat Metni"

Kasten yaralama suçundan sanıkların 5237 sayılı TCK"nun 86/2, 86/3-a, 29/1, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 2.240 Lira adli para cezasıyla cezalandırılmalarına, 5271 sayılı CMK’nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, aynı kanunun 231/8. maddesi uyarınca 5 yıl denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmalarına, 6 ay süre ile meslek ve sanat sahibi olmaları amacıyla bir eğitim programına devam etmelerine ilişkin, Tokat 1. Sulh Ceza Mahkemesince 03.04.2007 gün ve 75-235 sayı karar itiraz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Denetimli serbestlik tedbirinin uygulanması için kararın gönderildiği Tokat Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğünce 24.07.2007 gün ve 38 sayı ile sanıkların denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülükleri yerine getirmediklerinin bildirilmesi üzerine Tokat 1. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 16.10.2007 gün ve 447-547 sayı ile, sanıkların TCK"nun 86/2, 86/3-a, 29/1, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 2.240 Lira adli para cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin hükmün açıklanmasına karar verilmiş, açıklanan bu hükmün sanıklar tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 02.02.2010 gün ve 39016-2304 sayı ile;

"Hükümden sonra 08.02.2008 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasanın 562. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK"nun 231. maddesi uyarınca; hükmolunan cezanın tür ve süresine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı hususunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

Yerel mahkeme ise 01.06.2010 gün ve 503-748 sayı ile;

"...Eş olan mağdur sanıkların birbirlerini karşılıklı darp etmiş olduklarından nihayetinde adli para cezası verildiği ve bu cezanın da değerlendirme yapılarak CMK"nun 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı ve denetim süresi içerisinde bir kursa devam etmeleri yönünde yükümlülük getirildiği, mağdur sanıkların yükümlülüğü yerine getirmemeleri üzerine CMK"nun 231/11. maddesi uyarınca ihbarda bulunulmuş, mağdur sanıkların yeniden yargılama yapılmış ve eski hükümde olduğu gibi nihai olarak mağdur sanıklara adli para cezası verilmiştir.

CMK"nun 231. maddesinin incelenmesinde; 5560 sayılı Yasa ile maddenin 14. fıkrası eski haliyle "bu maddenin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümlerin soruşturulması ve kovuşturması şikayete bağlı suçlarla ilgili olarak uygulanabilir" hükmünün daha sonra 5728 sayılı Yasanın 562. maddesi ile "bu maddenin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkili hükümlerin Anayasanın 174. maddesinde koruma altına alınan inkılap kanunlarında yer alan suçlarla ilgili olarak uygulanmaz" şeklinde hükme dönüştüğü ve dolayısıyla yapılan bu değişikle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanması için şikayete bağlı suç olma şartının ortadan kaldırıldığı görülmektedir.

Mahkememizce ilk kararımızda her ne kadar CMK"nun 231/14. eski haliyle davamıza konu suç şikayete bağlı değilse de, HAGB kurumu mağdur sanıklar hakkında uygulanmış, kendilerine bir şans verilmiş, fakat kendileri denetim süresi içerisinde belirlenen yükümlülüğe uymamış olduklarından mahkememizce yeniden ikinci kararla hükmün açıklanması yoluna gidilmiştir.

Dolayısıyla aynen önce hükmümüzde belirtmiş olduğumuz ve katıldığımız gerekçelerle; mağdur sanıkların suçlarının sübutu, daha önce haklarında CMK"nun 231. maddesinin uygulanması ve yükümlülüklerini yerine getirmiş olmamaları, bu nedenle yeniden yargılama yapılıp hükmün açıklanmasının nedenlerine dayalı olarak mahkememizin önceki kararı usul ve yasaya uygun bulunmaktadır" gerekçesiyle direnmiş, önceki hüküm gibi karar vermiştir.

Bu hükmün de sanıklar tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 14.06.2012 gün ve 299765 sayılı "onama" istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; karar tarihinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kapsamında yer almayan suçtan açıklanması geri bırakılan hükmün, denetimli serbestlik tedbirine uyulmaması nedeniyle açıklandığı olayda, suçun hükümden sonra yürürlüğe giren kanununa göre hükmün açıklanmasının geri bırakılması kapsamına alınması karşısında sanıkların hukuki durumlarının yeniden değerlendirilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

İncelenen dosya içeriğinden;

Nüfus kayıt örneklerine göre evli olan sanıkların 23.01.2007 tarihinde birbirlerine karşı işledikleri kasten yaralama suçlarından ayrı ayrı 5237 sayılı TCK’nun 86/2, 86/3-a, 29/1, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 2.240 Lira adli para cezasıyla cezalandırılmalarına, 5271 sayılı CMK’nun 231/5. maddesi uyarınca haklarındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, aynı kanunun 231/8. maddesi uyarınca 5 yıl denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmalarına, 6 ay süre ile meslek ve sanat sahibi olmaları amacıyla bir eğitim programına devam etmelerine karar verildiği ve kararın itiraz edilmeksizin kesinleştiği,

Denetimli serbestlik tedbirinin uygulanması için kararın Tokat Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğüne gönderildiği, Tokat Milli Eğitim Müdürlüğü ile yapılan koordine sonucu sanıkların Tokat Rehberlik ve Araştırma Merkezinde düzenlenen bilgisayar kursuna devam etmelerinin planlandığı, kursa ilişkin bilgileri içeren davet mektubunun sanıklara tebliğ edildiği, sanıkların çağrıya uymadıkları, denetimli serbestlik şube müdürlüğünce keyfiyetin yerel mahkemeye bildirildiği, bu bildirim üzerine dosyayı ele alan yerel mahkemece 24.07.2007 tarihinde sanıklar hakkındaki hükmün açıklanmasına karar verildiği,

Anlaşılmaktadır.

5237 sayılı TCK"nun "Kasten yaralama" başlıklı 86. maddesi; “(1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.

(3) Kasten yaralama suçunun;

a) Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı,

b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,

c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,

d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,

e) Silâhla,

İşlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır” şeklinde düzenlenmiştir.

Maddenin birinci fıkrasında kasten yaralama suçunun tanımı yapılmış, kişinin vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan her türlü davranışla kasten yaralama suçunun işlenebileceği kabul edilmiştir. Maddenin ikinci fıkrasında, kasten yaralama eylemi nedeniyle mağdurda meydana gelen yaralanmanın basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif olması durumunda suçun şikayete tabi olduğu, ancak maddenin üçüncü fıkrasında sayılan hallerin bulunması durumunda şikayet şartının aranmayacağı belirtilmiştir.

İnceleme konusu olayda, evli olan sanıkların TCK"nun 86/2 ve 86/3-a maddelerinde düzenlenen eşe karşı kasten yaralama suçunu işledikleri iddia edilmekte olup, bu suçun takibi şikayete bağlı değildir.

Bu aşamada uyuşmazlığın sağlıklı bir çözüme kavuşturulabilmesi için hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun kronolojik olarak gelişim sürecinin incelenmesi gerekmektedir.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, hukukumuzda ilk kez 15.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 23. maddesi ile çocuklar hakkında kabul edilmiştir.

5271 sayılı kanunun 231. maddesine, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanunla; “(5) Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, bir yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.

(6) Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için;

a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,

             b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,

             c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi, gerekir....

(14) Bu maddenin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümleri, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlarla ilgili olarak uygulanabilir” biçiminde eklenen 5-14. fıkralar ile bu kurum büyükler için de kabul edilmiş, aynı kanunun 40. maddesiyle 5395 sayılı Kanunun 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılık hariç olmak üzere, çocuk suçlular ile yetişkin suçlular hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara tabi kılınmıştır.

                Yetişkin sanıklar yönünden, CMK’nun 231. maddesine 5560 sayılı Kanunla eklenen 5-14. fıkralar ile, başlangıçta şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak, hükmolunan bir yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası için kabul edilen bu kurum, daha sonra 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanunun 562. maddesiyle, 5271 sayılı Kanunun 231. maddesinin 5. fıkrasındaki “bir yıl” ibaresi “iki yıl” olarak,  14. fıkrası ise; “Bu maddenin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümleri, Anayasanın 174 üncü maddesinde koruma altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlarla ilgili olarak uygulanmaz” biçiminde değiştirilerek, hükmolunan iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezaları için uygulanabilir hale getirilmiş, böylece başlangıçta yetişkin sanıklar hakkında şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak uygulanan bu kurum Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan İnkılâp Kanunlarında yer alan suçlar hariç olmak üzere tüm suçları kapsayacak şekle dönüştürülmüştür.

Dolayısıyla 08.02.2008 tarihine kadarki süreçte TCK"nun 86/3. maddesi kapsamında yer alan kasten yaralama suçlarında sanıklar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanması mümkün olmazken, 5728 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle 08.02.2008 tarihinden itibaren bu suçlar için de diğer şartlarında bulunması durumunda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu uygulanabilir hale gelmiştir.

Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde,

Sanıkların karşılıklı olarak işlemiş oldukları eşe karşı kasten yaralama suçu takibi şikayete bağlı suçlardan olmayıp, ilk hüküm tarihi olan 03.04.2007 günü itibariyle diğer şartların varlığı halinde yalnızca takibi şikayete bağlı suçlarla sınırlı olmak üzere hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanması mümkün iken, yerel mahkeme tarafından sanıklar hakkında bu hükmün uygulanması usül ve kanuna aykırıdır. Zira Ceza Genel Kurulunun 17.11.2009 gün ve 193-268 sayılı kararında vurgulandığı üzere ceza hakiminin görevi kanunu olduğu gibi uygulamaktır.

Yerel mahkeme direnme gerekçesinde, uygulanma imkanı bulunmadığı halde ilk kararda sanıklar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmak suretiyle sanıklara bir şans daha verildiği, ancak sanıkların denetim süresi içerisinde belirlenen yükümlülüğe uymadıklarından bahisle bu kez sanıklar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükmünün uygulanmadığı belirtilmiş ise de; ilk hüküm tarihi itibariyle uygulanması kanunen mümkün olmadığından, hukuki değerden yoksun olan bu uygulama gerekçe gösterilerek, sonradan yapılan kanun değişikliği ile şartların varlığı halinde sanıklar hakkında uygulanması mümkün hale gelen bu hükmün uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması isabetsizdir.

Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan onbeş Genel Kurulu Üyesi; "yerel mahkeme direnme hükmünün isabetli olduğu" görüşüyle karşıoy kullanmışlardır.

SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle,

 1- Tokat 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 01.06.2010 gün ve 503-748  sayılı direnme hükmünün BOZULMASINA,

 2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 25.12.2012 günü yapılan birinci müzakerede yasal çoğunluk sağlanamadığından, 22.01.2013 günü yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi