12. Hukuk Dairesi 2019/8749 E. , 2019/11922 K.
"İçtihat Metni"Borçlunun ödeme şartını ihlâl suçundan sanık ..."ın, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 340. maddesi gereğince 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına dair ... İcra Ceza Mahkemesinin 11/12/2018 tarihli ve 2018/57 esas, 2018/90 sayılı kararına karşı yapılan itirazın kabulü ile anılan kararının kaldırılmasına ilişkin mercii ... Asliye Ceza Mahkemesinin 05/03/2019 tarihli ve 2019/11 değişik iş sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 21/05/2019 gün ve 94660652-105-64-4285-2019-Kyb sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 28/05/2019 gün ve KYB.2019-56502 sayılı ihbarnamesi ile dairemize gönderilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre,
1-... İcra Ceza Mahkemesinin 11/12/2018 tarihli ve 2018/57 esas, 2018/90 sayılı kararı yönünden yapılan incelemede;
a) Benzer bir olaya ilişkin Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 09/06/2016 tarihli ve 2016/3298 esas, 2016/19382 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, 6098 sayılı Borçlar Kanunu"nun 583/1. maddesinde yer alan "Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır." şeklindeki hüküm dikkate alındığında, dosya içinde bulunan sanık ..."ın borcu üstlendiğine ilişkin 17/08/2018 tarihli icra kefalet tutanağında sadece sanığın kendi el yazısı ile adının, T.C. Kimlik numarasının, "Okudum anladım kabul ediyorum" ibareli yazı ve attığı imzanın bulunduğu, bunun haricinde anılan Yargıtay ilamında belirtildiği şekilde borcu üstlendiğine ilişkin kefalet tutanağında kendi el yazısı ile yazılmış herhangi bir ibarenin bulunmaması karşısında, sanığın icra kefilliğinin ve geçersiz icra kefalet sözleşmesine dayanılarak verilen taahhüdün geçersiz olduğu gözetilmeden,
b) Benzer bir olaya ilişkin Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 01/06/2017 tarihli ve 2017/3271 esas, 2017/5188 karar sayılı ilâmında yer alan, "... İcra kefili olan sanık tarafından ... tarihinde ödeme taahhüdünde bulunulduğu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 584/1. maddesinde yer alan “Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır.” şeklindeki düzenlemeye nazaran, dosya içerisinde mevcut nüfus kaydına göre taahhüt tarihinde evli olan sanığın eşinin kefalet işlemi öncesinde veya icra kefilliği sırasında rızasının alınıp alınmadığının belirtilmemesi nedeniyle geçerli bir kefalet işlemi dolayısıyla hukuken geçerli bir ödeme taahhüdü bulunmadığından, taahhüdün geçerli olmadığı anlaşılmakla, sanığın üzerine atılı suçun unsurlarının oluşmaması nedeniyle itirazın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği" şeklindeki açıklamalara nazaran, dosya içerisinde mevcut nüfus kaydına göre taahhüt tarihinde evli olan sanığın eşinin kefalet işlemi öncesinde veya icra kefilliği sırasında rızasının alınıp alınmadığının belirtilmemesi karşısında, sanığın icra kefilliğinin ve icra kefalet sözleşmesine dayanılarak verilen taahhüdün geçersiz olduğu gözetilmeden,
Borçlu sanığın beraatine karar verilmesi yerine, yazılı şekilde mahkumiyetine verilmesinde,
2- ... Asliye Ceza Mahkemesinin 05/03/2019 tarihli ve 2019/11 değişik iş sayılı kararı yönünden yapılan incelemede;
a) Sanığın tazyik hapsi ile cezalandırılmasına ilişkin 11/12/2018 tarihli kararın 22/01/2019 tarihinde sanığa tebliğini müteakip, 7 günlük yasal itiraz süresi geçtikten sonra 04/02/2019 tarihinde sanık tarafından yapılan itirazın süre yönünden reddi yerine, esastan inceleme yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde,
b) Kabule göre de; mercii tarafından yapılan itiraz incelemesi sonucunda itirazın kabulüne karar verilmesi halinde, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu"nun 353/2. maddesi yollaması ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 271/2. maddesi hükmü doğrultusunda itirazın esası hakkında da karar verilmesi gerekirken bu konuda herhangi bir karar verilmeyerek, sadece Mahkeme kararının kaldırılması ile yetinilmesinde, isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309.maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü;
Kanun yararına bozma isteminin (1) no’lu nedeni yönünden yapılan incelemede;
İtiraz mercii olan ... Asliye Ceza Mahkemesinin 05/03/2019 tarihli ve 2019/11 değişik iş sayılı kararının kesin nitelikte olması ve bu karara karşı şikayetçi vekili tarafından kanun yararına bozma yoluna başvurulduğunun anlaşılması karşısında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının yerinde görülmeyen kanun yararına bozma isteğinin REDDİNE;
Kanun yararına bozma isteminin (2) no’lu nedeni yönünden yapılan incelemede;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine ilişkin ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden, ... Asliye Ceza Mahkemesinin 05/03/2019 tarihli ve 2019/11 değişik iş sayılı kararının, CMK’nın 309/4. maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yapılmasına, 03/07/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.