Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/16175
Karar No: 2019/2466
Karar Tarihi: 19.03.2109

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/16175 Esas 2019/2466 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2016/16175 E.  ,  2019/2466 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Asıl dava ve karşı dava davacı, asıl dava davalı ve karşı dava davalı vekili tarafından, davalı aleyhine 10.11.2014-11.12.2014 gününde verilen dilekçe ile asıl dava elatmanın önlenmesi ve kal"e karşı dava temliken tescil ikinci kademede tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl ve karşı davanın reddine dair verilen 06.04.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi asıl dava davacı-karşı dava davalı vekili, karşı dava davacı-asıl dava davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulününe karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    KARAR
    Asıl dava, elatmanın önlenmesi ve yıkım; karşı dava Türk Medeni Kanununun 725. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademede tazminat istemine ilişkindir.
    Asıl davada davacı-karşı davalı vekili, müvekkilinin 275 ada 6 parsel sayılı taşınmaz maliki olduğunu, davalı- karşı davacının ise 275 ada 7 parsel sayılı taşınmaz maliki olduğunu, davalı- karşı davacının taşınmazındaki dükkanın müvekkiline ait taşınmaza tecavüzlü olduğunu belirterek, müvekkilinin taşınmazına tecavüzlü kısmın yıkılması suretiyle davalı-karşı davacının müdahalesinin önlenmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
    Karşı dava davalı-karşı davacı vekili, müvekkiline ait dükkanın imar uygulaması sonucu, davacı- karşı davalının taşınmazına tecavüzlü hale geldiğini beyan ederek asıl davanın reddini savunmuş ve müvekkiline ait binanın değerinin arzın tecavüzlü kısmın değerinden açıkça fazla olduğunu ileri sürerek tecavüzlü kısmın müvekkili adına tescilini mümkün olmaması halinde dükkanın bedelinin davacı- karşı davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini istemiştir.
    Mahkemece, davalı-karşı davacının kusurunun bulunmadığı ve yıkımın fahiş zarar doğuracağı, taşınmazın ifrazının mümkün olmadığı ve uyuşmazlığın idari yoldan çözülmesinin daha adaletli olacağı gerekçesiyle asıl ve karşı davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı-karşı davalı ve davalı-karşı davacı vekili temyiz etmiştir.
    1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davacı-karşı davalı ve davalı-karşı davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
    2-Davacı- karşı davalı ve davalı-karşı davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
    Yasal ayrıcalıklar dışında, Türk Medeni Kanununun 684/1 ve 718/2. maddelerine göre arazinin mülkiyeti ve buna bağlı olan tasarruf hakkı o arazide kalıcı olmak koşuluyla yapılan şeyleri de kapsar. Bu kuralın istisnalarından birisi de 3l94 sayılı İmar Kanununun l8/9. maddesinde yer almaktadır. Anılan madde; “Düzenleme sırasında, plan ve mevzuata göre muhafazasında mahzur bulunmayan bir yapı, ancak bir imar parseli içerisinde bırakılabilir. Tamamının veya bir kısmının plan veya mevzuat hükümlerine göre muhafazası mümkün görülmeyen yapılar ise, birden fazla imar parseline de rastlayabilir. Hisseli bir veya birkaç parsel üzerinde kalan yapıların bedelleri, ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmedikçe ve aralarında başka bir anlaşma temin edilmedikçe veya şüyuu giderilmedikçe, bu yapıların eski sahipleri tarafından kullanılmasına devam olunur” şeklinde düzenlenmiştir.
    Getirilen bu özel hüküm ile mütemmim cüz (ayrılmaz parça) olan yapı ile zemin arasındaki hukuki ilişki kesilmiş, bazı durumlarda yapı üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı ya da ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerince kullanma imkânı sağlanmış, zemin malikinin tasarruf gücü kısıtlanmıştır.
    298l sayılı yasanın 3290 sayılı yasa ile değişik l0/c maddesi ile de aynı doğrultuda hüküm getirilmiştir.
    Yukarıda açıklanan ayrıcalıklar ile bir kimse kendi taşınmazı üzerine mütemmim cüz (ayrılmaz parça) niteliğinde yapı inşa etmiş, imar uygulaması sonucu bu yer üçüncü kişiye ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamamış ve imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğu duyulmuştur.
    Yapılan açıklamalar doğrultusunda somut olaya gelince; dosyadaki bilgi ve belgelerden taraflara ait taşınmazın bulunduğu yerde 1989 yılında imar uygulamasına geçildiği anlaşılmaktadır. Davalı-karşı davacı, tecavüzün imar uygulamasından kaynaklandığını ileri sürmüştür.
    Dosya içerisindeki 19.02.2016 tarihli fen bilirkişi ek raporuna göre davalı-karşı davacının 7 parsel numaralı taşınmazındaki binanın imar uygulaması sonucunda davacı-karşı davalının 6 sayılı imar parseline tecavüzlü hale geldiği hususunda bir çekişme bulunmamaktadır.
    Mahkemece dosya kapsamına ve toplanan delillere göre; davalı-karşı davacının 7 parsel numaralı taşınmazındaki binanın imar uygulaması sonucunda davacı-karşı davalının 6 sayılı imar parseline tecavüzlü hale gelmiş olması nedeniyle 3l94 sayılı İmar Kanununun l8/9. maddesi uyarınca elatamanın önlenmesi ve temliken tescil talep edilemeyeceği gerekçesiyle asıl davanın ve karşı davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davalı-karşı davacının kusurunun bulunmadığı ve yıkımın fahiş zarar doğuracağı, taşınmazın ifrazının mümkün olmadığı ve uyuşmazlığın idari yoldan çözülmesinin daha adaletli olacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş ise de davanın reddi sonucu itibariyle doğru olduğundan HUMK’nin 438/son maddesi gereğince hükmün gerekçesinin düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı-karşı davalı ve davalı-karşı davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle hükmün gerekçesinin yukarıdaki şekilde değiştirilerek bu gerekçeyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.03.2109 tarihinde oybirliği ile karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi