Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/1144
Karar No: 2020/5715
Karar Tarihi: 08.10.2020

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/1144 Esas 2020/5715 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2020/1144 E.  ,  2020/5715 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 19. HUKUK DAİRESİ


    Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen menfi tespit davasının yapılan yargılaması neticesinde davanın kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalının istinaf taleplerinin esastan reddine, davacının istinaf taleplerinin kabulüne yönelik olarak verilen kararın süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı; davalı kurum mensuplarına verdiği tedavi hizmetlerine ilişkin 2013 Mart döneminde kuruma gönderdiği faturalardan 29.575,95 TL ve 2013 Nisan dönemi için 23.537,71 TL kesinti yapıldığını, ancak bu kesintilerin, haksız ve hukuka aykırı olduğunu belirterek kesinti borcunun olmadığının tespiti ile kesintinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı; yapılmayan tedavi işlemleri ile yapılan tedaviden daha pahalı işlemlerin fatura edildiğinin tespit edildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    İlk derece mahkemesince; bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne, 2013 yılı Mart dönemi için davacının hak edişlerinden, SGK tarafından yapılan 29.575,95 TL kesinti ile Nisan 2013 dönemi için yapılan 23.537,71 TL. kesintinin iptaline karar verilmiştir.
    İlk derece mahkemesinin kararına karşı, taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
    Bölge adliye mahkemesince; Davacının istinaf taleplerinin incelenmesinde, davalı kurum 5502 Sosyal Güvenlik Kurumu Kanununun 36. Maddesi uyarınca harçtan muaf olması nedeniyle ve eldeki davada davacının lehine sonuçlandığından mahkemece peşin alınan karar ve ilam harcının davacıya iade edilmesi gerekirken mahkemece bu hususta olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur. Davalının istinaf taleplerinin incelenmesinde, mahkemece hükme esas alınan 27/12/2016 tarihli raporun incelenmesinde davalı kurum tarafından yapılan kesintilere ayrıntılı cevap verildiği ayrıca kesintiye sebep gösterilen hasta dosyalarının da incelendiği bu haliyle raporun denetime elverişli olduğu, kesinti yapılan miktarların hekim kararı ile yapılan uygulamalar için kesildiği ve hastalara hizmetlerin verildiği anlaşılmıştır. İstinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber kanunun olaya uygulamasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı anlaşılmakla, davalının istinaf taleplerinin esastan reddine, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile; ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21/03/2017 tarihli 2015/510 E. 2017/97 K. Sayılı Kararının hüküm kısmına yeni bir fıkra eklenerek " Davacının ödemiş olduğu 907,05 TL peşin harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde kendisine iadesine, Davacı tarafında sarf edilen 24,30 TL başvurma harcı ve 2.423,00 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 2.447,30 TL"nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, " yazılması suretiyle İlk derece mahkemesi kararının düzeltilmesine karar verilmiş; karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Duruşma yapmadan verilecek kararlar” başlıklı 353 üncü maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinin (2) nolu alt bendi; “Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında, (...) duruşma yapılmadan karar verilir”;
    Aynı kanunun 359 uncu maddesinin (2) nolu fıkrası ise; “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” hükmünü içermektedir.
    Açıklanan bu kanun hükümleri birlikte değerlendirildiğinde; bölge adliye mahkemesince, ilk derece mahkemesince kanunun olaya uygulanmasında hata edilmesi ve bu hatanın düzeltilmesi için yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde, ilk derece mahkemesince verilen karar kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmektedir.
    Somut olayda; bölge adliye mahkemesince, davacı tarafın istinaf başvurusunun kabul edilmesi nedeniyle, ilk derece mahkemesi kararı tamamen kaldırılarak, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi suretiyle yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek ve infazda tereddüt oluşturacak şekilde; sadece ilk derece mahkemesince verilen kararın 2. fıkrasından sonra " 3- Davacının ödemiş olduğu 907,05 TL peşin harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde kendisine iadesine, 4- Davacı tarafında sarf edilen 24,30 TL başvurma harcı ve 2.423,00 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 2.447,30 TL"nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine," olmak üzere 2 yeni fıkra eklenmesi suretiyle yeniden esas hakkında karar verilmesi, ilk derece mahkemesi kararın diğer kısımlarının ise aynen muhafaza edilmiş olması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
    2-6100 sayılı HMK"nın 266. maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.
    HMK’nun 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme yaptırabileceği açıklanmıştır.
    Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
    Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
    Somut uyuşmazlıkta, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu; davacı hastanenin faturalarında yapılan kesintilere konu hastalara ilişkin yeterli gerekçe sunulmadan, hastaların tedavi kayıtları her hasta yönünden tek tek değerlendirilmeden, tek bir doktor bilirkişi tarafından yapılan inceleme neticesinde düzenlenmiştir. Denetime elverişli olmayan bu raporun hükme esas alınması hatalı olmuştur. Bu nedenle mahkemece yapılacak olan taraflar arasındaki sözleşmeler, SUT hükümleri ve ilgili mevzuat hükümlerinde yetkin; hastane yöneticisi, kesintilere konu tıbbi branşlarda uzman doktor ve sosyal güvenlik uzmanı kişilerden oluşan üç kişilik bilirkişi heyetinden tedavi kayıtları her hasta bazında tek tek değerlendirilmek suretiyle, rahatsızlıklarına göre davacı tarafından verilen tedavi hizmetlerinin yerinde olup olmadığı tartışılarak, tarafların önceki rapora karşı yaptıkları itirazlar da karşılanmak suretiyle, tereddüde yer vermeyecek şekilde, ayrıntılı, açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun bir rapor aldırılarak, varılacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının HMK"nın 371 inci maddesi uyarınca davalı yararına BOZULMASINA, HMK"nın 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca dosyanın kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 08/10/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi