Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/7115
Karar No: 2019/7356

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/7115 Esas 2019/7356 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2017/7115 E.  ,  2019/7356 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekilince istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma isteminin değer yönünden reddine karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin.... mevkii, 3250 parsel sayılı taşınmazın hisseli olarak maliki iken, .... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1990/312 E. - 1998/68 K. sayılı tapu iptali ve tescil davasında verilen karar neticesinde tapu kaydının iptal edilmesi nedeniyle müvekkilinin uğradığı zarardan TMK"nın 1007. maddesi uyarınca Hazinenin sorumlu olduğunu beyan ederek; taşınmazın değerinin belirlenmesi suretiyle öncelikle 8.325,00.-TL tazminatın tapu iptali ve tescile dair kararın kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 28.10.2015 havale tarihli harçlandırılmış ıslah dilekçesiyle ise istemini arttırarak 9.286,00.-TL"nin tapu iptali ve tescile dair kararın kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, davacı tarafça sunulan ıslah dilekçesini 16.11.2015 tarihinde tebellüğ eden Hazine vekili ise, davacı tarafça ıslah edilen kısma yönelik olarak, aynı gün mahkemeye ibraz edilen dilekçeyle zamanaşımı def"inde bulunmuştur.
    Mahkemece; bozma öncesindeki 14/03/2013 tarihli 2012/140 E. - 2013/74 K. sayılı gerekçeli kararda; davanın kısmen kabulü ile, 5.232,50.-TL tazminatın tapu iptal ve tescil kararının kesinleştiği tarih olan 06/04/2001 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hükmün davalı Hazine vekilince temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 5. Hukuk Dairesi"nin 25.03.2014 tarih, 2013/22704 E. - 2014/8399 K. nolu ilamı ile; "...Dava konusu taşınmaz arsa niteliğinde olmakla, arsaların bedelinin değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanmasının zorunlu olduğu, bu itibarla, emsal satışların değerlendirme tarihi olan dava tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğunun ve oranlarının açıklanması suretiyle değer biçilmesi gerekirken, bilirkişi raporunda bu yönteme uyulmadan değer biçildiği, bu nedenle, taraflara dava konusu taşınmaza yakın bölgeden, benzer yüzölçümlü ve yakın tarihli satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi ve yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu ile keşif yapılarak rapor alınması ve değerlendirme tarihi olan 2010 yılında dava konusu taşınmaz ile bilirkişi kurulunca emsal kabul edilecek taşınmazların, "Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu" tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m2 değerleri, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporu da denetlenerek, sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, taşınmaza, genel deyimlerle ve piyasa rayicinden söz ederek değer biçen geçersiz bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmesinin doğru görülmediği" gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
    Bozmaya uyan mahkemece yapılan yargılama neticesinde; davanın kabulü ile, 9.286,40.-TL tazminatın tapu iptal ve tescil kararının kesinleştiği tarih olan 06/04/2001 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı Hazineden alınarak davacıya ödenmesine" karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 1007. maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
    Bilindiği üzere ıslah; taraflardan birinin usüle ilişkin bir işlemini, bir defaya mahsus olmak üzere kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan ve karşı tarafın onayını gerektirmeyen bir yoldur, HUMK"nın 83. ve HMK"nın 176. maddesinde; “İki taraftan her biri usüle müteallik olarak yaptığı muamaleyi tamamen veya kısmen ıslah edebilir." şeklinde ifade edilmiştir.
    Yine HUMK"nın müteakip 84.maddesinde ve HMK"nın 177. madesindede ise, ıslahın tahkikata tabi davalarda tahkikat bitinceye kadar yapılabileceği öngörülmüştür. Hem anılan hükümler uyarınca ve hem de bozmadan sonra dahi ıslahın olanaklı bulunduğuna dair açık veya örtülü bir hüküm yer almadığından, Kanunun bu olanağı bir zaman dilimiyle sınırlandırdığının kabul edilmesi ve bu nedenle bozmadan sonra ıslahın mümkün olmadığı sonucuna varılması zorunludur.
    Nitekim 04.02.1948 gün ve 1948/3 E. - 1944/10 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; dava açıldıktan sonra; mevzuunda, sebebinde ve delillerde ve sair hususlarda usüle müteallik olmak üzere yapılmış olan yanlışlıkları bir defaya mahsus olmak üzere düzeltmek ve eksiklikleri de tamamlamak imkanını veren ve mahkeme kararına lüzum olmadan tarafların sözlü ve yazılı beyanlarıyla yapılabilen "ıslah"ın; Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu"nun 84. maddesinin açık hükmü dairesinde tahkikat ve yargılama bitinceye kadar yapılabileceği, Yargıtay"ca hüküm bozulduktan sonra bu yoldan faydalanmanın mümkün olamayacağı, açıklanmıştır.
    Yine; 6100 sayılı HMK"nın yürürlüğünden sonra, söz konusu İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanıp uygulanamayacağına yönelik terreddütler nedeniyle Yargıtay İçtihadı Birleştime Genel Kurulunun 06.05.2016 tarih ve 2015/1 E. - 2016/1 K. sayılı ilamı ile, "Her ne sebeple verilirse verilsin, bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair 04.02.1948 gün ve 1948/3 E. - 1944/10 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının değiştirilmesine gerek olmadığına" dair karar verilmekle, ilke olarak bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı hususu kesinleşmiş olup Dairemizce de re"sen dikkate alınması gerekmiştir. Şöyle ki:
    Yargıtay Kanununun 45/5. maddesi, "İçtihadı birleştirme kararlarının benzer hukuki konularda Yargıtay Genel Kurullarını, dairelerini ve adliye mahkemelerini bağlayacağı" hükmünü içermektedir.
    Yargıtay Kanununun 45/5. maddesi karşısında Dairemizce "Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına ilişkin 06.05.2016 tarih ve 2015/1 E. 2016/1 K. sayılı kararına uygun karar verilmesi gerekmiştir. Bu nedenle davacı tarafından bozmadan sonra yapılan ıslaha değer verilerek karar verilmesi hatalıdır.
    İçtihadı birleştirme kararıyla kabul edilen, bozmadan sonra ıslahın mümkün olmadığı yönündeki kural, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 177. maddesi hükmüyle birlikte değerlendirildiğinde, bir davadaki istemler hakkında mahkemece tahkikat (tarafların duruşmaya çağrılmaları, çekişmeli yönlere ilişkin delillerin toplanması, toplanan delillerin değerlendirilmesi, bilirkişi incelemesi yaptırılması, tanıkların dinlenmesi vs.) yapılarak, bunların ortaya koyduğu sonuç çerçevesinde bir hükmün kurulduğu ve Yargıtay"ın ilgili Dairesinin de, kurulan bu hükmü, herhangi bir nedenle usul ve kanuna aykırı görerek bozduğu hallerle sınırlı olarak değerlendirmek gerekmektedir.
    O halde; yukarıda açıklanan yasa hükümleri ve içtihadı birleştirme kararı gereğince; bozma kararından sonra verilen ıslah dilekçesi ile talep sonucunun arttırılamayacağı açıktır. Somut uyuşmazlıkta; yasa gereği ve İçtihadı birleştirme kararları uyarınca bozma sonrasında ıslah işlemi yapılamayacağından, yasayla getirilmiş ve içtihadı birleştirme kararıyla birlikte de açıklığa kavuşturulan sınırlamaya aykırı şekilde yapılan ıslah işleminin yok hükmünde sayılması gerekmektedir. Yok sayılan işlem hüküm ve sonuç doğurmadığından bu işleme dayalı olarak karar verilmesi imkânı da bulunmamaktadır.
    Bu itibarla; mahkemece bozma sonrası yapılan ıslah işlemi yok sayılarak bu kısım yönünden red kararı verilmesi gerekirken, yok hükmündeki ıslah işlemine değer verilerek, talep miktarının arttırıldığı kabul edilmek suretiyle vekalet ücreti takdir etmekte ve yargılama giderlerinin paylaştırılmasında ıslah edilen kısmın dikkate alınması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın eksik ve yetersiz inceleme ile yukarıda yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK"nın 428. maddesi gereğince BOZULMASINA 11/12/2019 günü oy birliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi