17. Hukuk Dairesi Esas No: 2012/2698 Karar No: 2012/5670
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2012/2698 Esas 2012/5670 Karar Sayılı İlamı
17. Hukuk Dairesi 2012/2698 E. , 2012/5670 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki istihkak ve tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı (karşı davalı üçüncü kişi) vekili, İstanbul 14. İcra Müdürlüğü’nün 2010/5405 sayılı Takip dosyasında trafik kaydına 12.03.2010‘da haciz konulan... plaka sayılı aracın 05.03.2010‘da noterde yapılan sözleşme ile üçüncü kişi tarafından satın alındığını, mülkiyetin hacizden önce davacıya geçtiğini belirterek istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı (karşı davacı alacaklı) vekili, icra takibi sırasında ödeme emrinin tebliğinden sonra alacaklıdan mal kaçırmak için satış işleminin yapıldığını, ödemeye ilişkin belge sunulamamasının bunu kanıtladığını, ayrıca 08.11.2010’da borçlunun konutunda haciz uygulanırken dava konusu aracın da kapı önünde olduğu görülerek fiili haciz uygulandığını belirterek istihkak davasının reddine, tasarrufun iptali davasının kabulüne ve 05.03.2010 tarihli satış işleminin iptaline karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece toplanan delillere göre: “dava konusu aracın trafik kaydına haciz konulmasından önce noterde yapılan sözleşme ile üçüncü kişi tarafından satın alındığı, hacizden önce mülkiyetin davacıya geçtiği“ gerekçesi ile davanın kabulü ile haczin kaldırılmasına, tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmiş; hüküm, davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” ve davalı alacaklının İİK’nun 97/17. maddesi gereğince karşı dava olarak açtığı “tasarrufun iptali” davası niteliğindedir. Tasarrufun iptali davasının konusu İİK’nun 280. maddesinde: “malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun, alacaklılarına zarar verme kastıyla yaptığı tüm işlemler” olarak tanımlandığından bu davalarda takip borçlusu yasal hasım konumundadır. Bu nedenle davalı olarak gösterilmese de karşı dava dilekçesi ekli duruşma gün ve saatini gösterir uyarılı davetiye ile duruşmaya davet edilip savunmasını yaparak delillerini sunabilme olanağının kendisine tanınması, bundan sonra toplanacak delillere göre işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekir. Somut olayda alacaklının açtığı dava dilekçesinde borçlu adına yer verilmemiş, Mahkeme de tasarrufun iptali dava dilekçesinin borçluya tebliği yönünde bir ara karar oluşturmamıştır. Bu durum savunma ve adil yargılanma haklarını ihlal eden bir sonuç yaratmıştır ve hatalıdır. Kabule göre de; tasarrufun iptali davasında nispi karar ve ilam harcının 1/4"ünün başlangıçta peşin olarak alınması gerektiğinin dikkate alınmaması hatalı olmuştur. 2-Bozma neden ve şekline göre istihkak davası ile ilgili temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesi gerekli görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle istihkak davası ile ilgili temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı alacaklıya geri verilmesine 4.5.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.