Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/721
Karar No: 2019/2792
Karar Tarihi: 18.06.2019

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2018/721 Esas 2019/2792 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, davalı ile 05.10.2010 tarihli danışmanlık sözleşmesi imzaladığını ve davalının sözleşme bedeli olan 650.000 TL'yi ödemediğini iddia etmiştir. Davalı ise, edimlerin 11.06.2011 tarihli yeni bir sözleşme kapsamında tamamlandığını savunmuştur. Mahkeme ilk sözleşmenin edimlerinin yerine getirilmediği iddiasının davalı tarafından ispat edilemediği gerekçesiyle davacının lehine karar vermiştir. Ancak Yargıtay, davacının 05.10.2010 tarihli sözleşme uyarınca davalıdan alacak talebinde bulunamayacağına karar vermiştir.
Kanun Maddeleri:
- Türk Borçlar Kanunu'nun 2. maddesi (Dürüstlük kuralı)
23. Hukuk Dairesi         2018/721 E.  ,  2019/2792 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi
    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : ... 10. Asliye Ticaret Mahkemesi


    Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekilleri Av. ... ve Av. ...ile davacı ... vekili Av. ..."nın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    - K A R A R -
    Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili ile davalı kurum arasında 05.10.2010 tarihli danışmanlık sözleşmesi imzalandığını, akabinde müvekkilinin tek imza ile yetkilisi olduğu ... şirketinin ... şirketindeki hisselerinin davalı telekomun satın alması sonrasında yetkili olmaya devam ettiğini, bu şirketteki davacı hisselerininde sonradan davalı şirket tarafından satın alındığını, bu işlemlerden sonra müvekkilinin ortağı ve yetkilisi olduğu ... Ltd. Şti. ile davalının devraldığı ... Ltd. Şti. arasında 01.06.2011 tarihli ayrı bir sözleşme imzalandığını, ilk sözleşme kapsamında müvekkilinin edimlerini yerine getirmesine rağmen davalının 100.000,00 TL avans dışında ödeme yapmadığı, sözleşme bedeli 650.000,00 TL"nin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Davalı vekili cevabında; davacı ile 05.10.2010 tarihinde yapılan sözleşme sonrasında davacının tek imza ile yetkilisi olduğu şirketin müvekkili tarafından hisselerinin alınması ve davacının sonradan ... Ltd. Şti."ni kurması üzerine aynı coğrafyayı ve aynı edimleri içeren ilk sözleşmenin yenilenmesi maksadıyla 11.06.2011 tarihli yeni bir sözleşme akdedildiğini, edimlerin bu sözleşme kapsamında yerine getirildiğini ve ödemelerin yapıldığını ayrı bir sözleşme bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
    Mahkemece; taraflar arasında yapılan 05.10.2010 tarihli sözleşme ile sonradan imzalanan 11.06.2011 tarihli sözleşmenin tarafları, hükümleri ve sonuçları itibariyle ayrı sözleşmeler olduğu, ilk sözleşme edimlerinin yerine getirilmediği iddiasının davalı tarafından ispat edilemediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Kararın istinaf edilmesi üzerine ... Bölge Adliyesi Mahkemesi 23. Hukuk Dairesince; mahkeme gerekçelerinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmaması, sözleşmenin ikinci maddesinde davalı tarafından talep edilmesi halinde hizmet verileceğinin kararlaştırılmış olması, bedelin hakedilmesinin istisnasını teşkil eden sözleşmenin 4/2. maddesinin gerçekleştiğinin davalı tarafça ispat edilmemiş olması gerekçeleriyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
    Dava sözleşme uyarınca ödenmeyen bedelin tahsiline ilişkindir.
    Taraflar arasındaki uyuşmazlık 05.10.2010 tarihli sözleşmeyle 11.06.2011 tarihli sözleşmenin ayrı sözleşmeler olup olmadığı bu bağlamda ilk sözleşme bedelinden davalının sorumlu olmadığı noktasında toplanmaktadır. İkinci sözleşmenin kurulmasının amacı ilk sözleşmedeki edimlerin ikinci sözleşmenin yüklenicisine devredilerek ifanın sağlanmasına yönelik olması halinde ilk sözleşmenin işverene düşen ediminin yani bedel ödeme borcunun talep edilemeyeceği sonucuna varılacak aksi halde şu anda varılan sonuç gibi davanın kabulüne karar verilecektir.
    Her iki sözleşme edimleri karşılaştırıldığında yükleniciye düşen edimlerin benzer nitelikte olduğu, ikinci sözleşme kapsamının ve bedelinin daha fazla olduğu anlaşılmaktadır. İlk sözleşme kurulduktan sonra meydana gelen gelişmeler her iki tarafında kabulündedir. Davacının Türkiye temsilcisi ve imza yetkilisi olduğu ... şirketine ait hisselerin davalı ... tarafından devralındığı, ayrıca davacıya hisselerin de ..."a devredildiği, bu devirden sonra davacının %99 hissesi kendisine ait olan ... Ltd. Şti."yi kurduğu ve ..."un devraldığı, şirket ile davacının yeni kurduğu şirket arasında yeni sözleşmenin kurulduğu her iki tarafında kabulündedir.
    Öncelikle belirtilmesi gerekirki; 750.000,00 TL bedelle 3 yıl süreli bir sözleşme yapıldıktan ve 8 ay geçtikten sonra aynı konumda yine 3 yıl süreli ve tarafları isim dışında aynı olduğu anlaşılan yeni bir sözleşmenin yapılması ve daha yüksek bedelle edim altına girilmesi hayatın olağan akışına aykırıdır. Ayrıca sözleşme üzerinden 8 ay geçmesi ayrıca 3 yıllık yeni bir sözleşmenin edimlerini yerine getirmesine rağmen ilk sözleşmedeki edimlerin hiç talep edilmemesi de hayatın olağan akışına aykırıdır.
    Öte yandan 11.06.2011 tarihli sözleşmenin 5. maddesinde ""Sözleşmenin imzalanması öncesinde danışmana avans olarak 100.000,00 TL ödendiği bu miktarın ödemelerden mahsup edileceği"" hükmü mevcuttur. 05.10.2010 tarihli sözleşme uyarınca verilen 100.000,00 TL avansın bu sözleşmeden mahsup edilmesi kararlaştırıldığına göre ilk sözleşmenin uygulanmayacağı ikinci sözleşmenin bu sözleşmenin yerine geçeceği sonucuna varmak gerekir.
    Mahkemece ve Bölge Adliye Mahkemesince davalının tacir olduğu ve müdebbir davranması gerektiği belirtilmiş ise de ikinci sözleşmenin yüklenicisi olan şirketin % 99 hissesinin davacıya ait olduğu bu nedenle perdeyi kaldırmaya gerek bulunmadığı da gerekçe arasında yer almaktadır. Bu durumda sözleşmenin bizzat tarafı olan gerçek kişinin sonradan kurduğu şirket ile aynı edimleri içeren bir sözleşmeyi davalı ile imzalayıp sonrasında danışmanlık talebinde bulunulmadığı halde ücret talep edilmesinin M.K."nın 2. maddesinde belirlenen dürüstlük kuralı ile bağdaşır bir yanı bulunmadığı için sırf tedbirli davranmadığı gerekçesiyle eldeki davanın kabulü oluşa ve mevzuata uygun düşmemektedir.
    Dosyadaki tüm deliller ve gelişmeler de değerlendirildiğinde; tarafların 11.06.2011 tarihli sözleşmeyi ilk sözleşmenin yerine kaim olacak saikiyle imzaladıkları, ilk sözleşme uyarınca yükleniciden her hangi bir edim talep edilmediği anlaşıldığına göre davacının 05.10.2010 tarihli sözleşme uyarınca davalıdan alacak talebinde bulunması mümkün görülmediğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçelerle kabulü doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 18.06.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi