
Esas No: 2021/3007
Karar No: 2021/8584
Karar Tarihi: 22.06.2021
Danıştay 6. Daire 2021/3007 Esas 2021/8584 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2021/3007
Karar No : 2021/8584
TEMYİZ EDEN (DAVACILAR): 1- … 2- …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALILAR): 1- … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
2- … Bakanlığı - …
İSTEMİN ÖZETİ :… İdare Mahkemesinin … tarihli, E:…, K:… sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine dair … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın, usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
… BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞININ SAVUNMASININ ÖZETİ : Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.
… BAKANLIĞININ SAVUNMASININ ÖZETİ : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, İstanbul İli, Üsküdar İlçesi, … Mahallesi, … ada, … pafta, …sayılı parselde bulunan taşınmazın 22/07/1983 tarihli ve 1/1000 ölçekli Boğaziçi Sahil Şeridi ve Öngörünüm Bölgesi Uygulama İmar Planında bir kısmının koruya katılacak alanda, bir kısmının da yol alanında kalmasına rağmen kamulaştırılmaması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği ileri sürülerek taşınmaz bedeline karşılık 3.085.500,00-TL'nin bedelinin yasal faizi ile birlikte davalı idarelerce ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince; hukuki el atma davalarında; imar planlarında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle tasarrufu kısıtlanan ve uzun zaman kamulaştırma yapılmamak suretiyle hukuki olarak el atılması nedeniyle oluşan mağduriyetin giderilmesinin amaçlandığı, Boğaziçi Öngörünüm Bölgesinde bulunan taşınmazlara getirilen sınırlamaların ise, İstanbul Boğaziçi Alanının kültürel ve tarihi değerlerini ve doğal güzelliklerini kamu yararı gözetilerek korumak ve geliştirmek amacıyla getirildiği, uyuşmazlıkta, İstanbul İli, Üsküdar İlçesi, …Mahallesi, …ada, … pafta, … sayılı parselde bulunan taşınmazın bir kısmının 22/07/1983 tarihli ve 1/1000 ölçekli Boğaziçi Sahil Şeridi ve Öngörünüm Bölgesi Uygulama İmar Planında "Koruya Katılacak Alan"da kalmakta olduğu, 2960 sayılı Boğaziçi Kanununun geçici 4. maddesi uyarınca konut kullanımına ayrılmış ancak yapı yapılmamış yerlerde yeşil alan statüsü uygulandığından mülkiyet hakkının kısıtlanmasının bu kapsamda değerlendirilemeyeceği, davacının taşınmazına getirilen kısıtlamanın taşınmazın Boğaziçi Öngörünüm Bölgesinde kalması niteliğinden kaynaklandığı, bu durumda, taşınmazın "koruya katılacak alan"da kalan kısmının imar planlarında mevcut fonksiyonları nedeniyle tasarrufunun kısıtlandığından bahsedilemeyeceğinden anılan taşınmaza hukuken el atıldığından bahsetme olanağının da bulunmadığı, imar planında yol alanında kalan kısım yönünden yapılan incelemede; ara kararlarına davalı ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile ...Belediye Başkanlığı tarafından verilen cevaplardan, taşınmazın bir kısmının fiilen yol olarak kullanıldığı ve belediye hizmetlerini aldığı belirlendiğinden, fiilen yol olarak kullanılan kısma fiilen el atıldığı anlaşıldığından, bu kısma ilişkin Mahkemelerinin görevli olmadığı, görevli yargı yolunun adli yargı olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı gerekçesiyle; davacının taşınmazının koruya katılacak alanda kalan kısmı sebebiyle talep etmiş olduğu bedel yönünden davanın reddine, taşınmazın yol alanında kaldığı gerekçesiyle talep etmiş olduğu bedel yönünden davanın görev yönünden reddine karar verilmiş, anılan karara karşı davacılar tarafından yapılan istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş, bu karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanununun "İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı'' başlıklı 2. maddesinin 1.fıkrasınında, "İdari dava türleri şunlardır: a) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları,
b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,
c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar.'' hükmü yer almıştır.
Uyuşmazlıkta öncelikle dava konusu taşınmaz üzerindeki el atmanın niteliğinin tespiti gerekmektedir. Taşınmaza fiili ya da hukuki olarak el atılması durumunda gerek yargı yolu gerekse yargı yolunda yapılacak değerlendirmeler farklılık arz etmektedir.
Taşınmaza idare tarafından fiili olarak el atılmış olması halinde görevli yargı yolunun belirlenmesine ilişkin Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 06.04.2015 tarihli, E:2015/223, K:2015/238 sayılı kararında;
"Belediyelerin 3194 sayılı imar Kanunu 8. maddesi ve 18. maddesinin verdiği yetki ile arazi ve arsalar üzerinde imar planlarının hazırlanması ve yürürlüğe konulması, arazi ve arsa düzenlemesi gibi faaliyetleri kapsamında yaptıkları imar planlarından kaynaklanan işlemlerin tek yanlı ve kamu gücüne dayanan irade açıklamaları ile tesis edilen genel ve düzenleyici işlemler olduğu bu yönü ile de idari eylem ve işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargı yerlerinde çözümlenmesi gerektiği tartışmasızdır.
Buna karşılık, Belediyece, Kamulaştırma Kanunu’nda öngörülen usul ve yöntemlere uygun idari nitelikte uygulama işlemleri yapılmaksızın, dava konusu taşınmazın bir kısmına fiilen el atması karşısında, idarenin bu eyleminin kamulaştırmasız el atma niteliğini taşıdığı açıktır.
Öte yandan, İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.
Nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11.2.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının III. bölümünde, “İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.” gerekçesine yer verilmiştir.
Uyuşmazlığa konu taşınmazın 1/1000 ölçekli uygulama imar planında koruya katılacak alan ve yol olarak belirlendiği, taşınmazın bir kısmına yol yapılmak suretiyle fiilen el atıldığı, İdare Mahkemesince verilen ara kararına davalı idarelerce verilen cevaptan anlaşılmıştır. Bir bütün olan taşınmazın tamamı açısından fiili el atmanın varlığı kabul edilerek değerlendirmenin bu şekilde yapılması gerekmektedir. Fiili el atmadan doğan zararın tazminine yönelik davanın ise özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerleri görevli olacaktır.
Bu itibarla dava konusu taşınmazın bir kısmı üzerinde fiili el atma söz konusu olduğundan, Uyuşmazlık Mahkemesinin anılan kararı doğrultusunda görevli yargı kolu adli yargı olup İdare Mahkemesince, davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerektiğinden temyize konu İdare Mahkemesi kararında isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, …Bölge İdare Mahkemesi .. İdari Dava Dairesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın BOZULMASINA, dosyanın adı geçen … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi gönderilmesine, 22/06/2021 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.