22. Hukuk Dairesi 2016/8726 E. , 2019/7577 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, iş akdine haklı bir neden olmadan son verildiğini öne sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda ve dava ve ıslah dilekçeleri birlikte değerlendirilmek suretiyle yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle temyiz edenin sıfatına ve temyiz nedenlerine göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2- Taraflar arasında yıllık ücretli izin alacağı bakımından usulüne uygun şekilde açılmış bir dava bulunup bulunmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, dava dilekçesinde kullandırılmayan yıllık ücretli izinlerin bulunduğundan bahsedilmekle birlikte dilekçenin “netice-i talep” bölümünde sadece kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınması istenmiş ve yıllık ücretli izin alacağı talebinde bulunulmadığı gibi bu alacak kalemi bakımından herhangi bir talep miktarı belirtilmemiş ve dava açarken harç da yatırılmamıştır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda yıllık ücretli izin alacağının da hesaplanması üzerine bu kez; davacı vekili, 04.12.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile dava dilekçesinde talep ettiği alacak kalemleri yönünden dava değerini artırırken bilirkişi raporundaki hesaplamaya göre brüt 1.606,50 TL yıllık ücretli izin alacağı da talep etmiştir.
Mahkemece bu miktar, ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilerek hüküm altına alınmıştır. Ne var ki; davacının ıslah dilekçesi ile yapmış olduğu yıllık ücretli izin alacağı talebinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 119 vd. maddelerinde düzenlenen dava açma prosedürüne ilişkin usuli şartları taşımaması nedeniyle ek dava olarak değerlendirilemeyeceği de dikkate alındığında; yıllık ücretli izin alacağı talebine ilişkin usulünce açılmış bir dava bulunmamasına karşın yıllık ücretli izin alacağının esası yönünden karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3- Taraflar arasındaki bir diğer uyuşmazlık kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarından mahsubu gereken bir ödeme olup olmadığı konusundadır.
Mahkemece dava dosyasında aldırılan ilk raporda; 16.5.2014 tarihinde yapılan 2.615,74 TL ödeme dekontu dosyada olduğundan belirtilen bu miktar kıdem ve ihbar tazminatından oranlanarak mahsup edilmiş; ikinci kez aldırılan raporda ise sadece 18.7.2014 tarihinde yatırılan 2.600,00 TL miktar düşülmüş, ilk raporda belirtilen 16.5.2014 tarihli ödeme mahsup edilmeden hesaplama yapılmıştır. Öte yandan; dosyaya sunulan 28.4.2014 tarihli ibraname başlıklı belgeye göre, toplam 10.415,74 TL kıdem ve ihbar tazminatının 4 eşit taksit halinde ödenmesi kararlaştırılmış olup ilk taksidin dava açılmadan önce 16.5.2014 tarihinde 2.615,74 TL olarak, diğer taksitlerin 18.6.2014 tarihinde 2.600,00 TL, 18.7.2014 tarihinde 2.600,00 TL, 20.08.2014 tarihinde 2.600,00 TL olarak ödendiğine dair dekontlar sunulmuştur. Davalı yanca yargılama aşamasında sunulan iki dekontun yanı sıra temyiz aşamasında sunulan iki dekont daha bulunmaktadır.Kural olarak, yargılama aşamasında dayanılıp sunulmayan deliller, temyiz veya karar düzeltme aşamasında sunulamazlar; sunulmuş olsalar bile, bu aşamalardaki incelemeler sırasında dikkate alınamazlar. Bu kuralın tek istisnası, dayanılıp sunulan delillin, o davaya konu borcu söndüren bir nitelik taşıması; örneğin, davaya konu borcun ödenmiş olduğunu gösteren makbuz, ibraname gibi bir belge olmasıdır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/h maddesinde, “davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması” dava şartları arasında sayılmıştır. Ödenmiş alacak hakkında davacının dava açmakta hukuki yararı yoktur. Bu halde, 6100 sayılı Kanun’un 115. maddesi gereğince, dava şartının varlığı ya da yokluğunun incelenmesi, doğrudan mahkemeye verilmiş ödevlerden olması karşısında, önceden ileri sürülmemiş olsa bile temyiz aşamasında dava şartının var olup olmadığını kendiliğinden gözetilmesinde bir usuli engel bulunmamaktadır.Davanın hukuksal niteliği ve somut olayın özelliği gereği davalı, temyiz aşamasında dava konusu borcu söndüren nitelikte bir belge vermişse, bu belge üzerinde gerekli inceleme yapılmak suretiyle bir karar verilmesi gerekir. Diğer bir anlatımla, yargılama aşaması henüz tamamlanmamış ise böyle durumda, borcu itfa eden belge değerlendirmeye alınmalıdır. Gerçekten de, yargılamada davayı inkâr eden davalının savunması, borcun bulunmadığı savunmasını da kapsar. O nedenle, davalının borcun ne sebeple bulunmadığını açıklama ve iddianın aksine delillerini ikame etme hakkının ortadan kalktığından söz edilemez. Belirtilen nedenlerle, temyiz aşamasında sunulan ve borcu söndüren bir belgenin varlığı karşısında savunmanın genişletilmesi yasağından söz edilemeyeceğinin kabulü de zorunludur. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 24.02.2016 tarih, 2014/22-735 esas, 2016/166 karar) Açıklanan nedenler ile davalı yanca temyiz aşamasında sunulan ödeme belgelerinin de dikkate alınması gerekmektedir. Buna göre, temyiz aşamasında sunulan ödeme belgelerine karşı davacı yandan diyecekleri de sorulmak suretiyle, yargılama aşamasında sunulan belgelerin ise eksiksiz ve yöntemince mahsubu yapılarak sonucuna ve tüm dosya kapsamına göre kıdem ve ihbar tazminatı alacağının bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
4- Taraflar arasında bir diğer uyuşmazlık konusu fazla çalışma ücreti alacağı bakımından ıslah zamanaşımının doğru şekilde dikkate alınıp alınmadığı konusunda toplanmıştır.
Islah zamanaşımının dikkate alınması neticesinde hesaplanan fazla çalışma ücreti alacağı miktarı dosyada aldırılan 27.01.2016 tarihli ek rapordan da anlaşıldığı üzere brüt 1.042,70 TL olup mahkemece yapılan %30 oranda takdiri indirimin bu miktar üzerinden yapılarak sonuca gidilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile daha fazla miktar alacağın hüküm altına alınması doğru olmamıştır.
5- Son olarak; kabule göre, davada takdiri indirim nedeniyle reddedilen tutar dışında reddedilen talep miktarları dabulunmasına karşın davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilmemesi de doğru bulunmamıştır.
Mahkemece belirtilen hususlar gözetilmeden karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının talep halinde ilgilisine iadesine, 04.04.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.