2. Hukuk Dairesi 2007/3109 E. , 2008/4707 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Edirne Aile Mahkemesi
TARİHİ :10.11.2006
NUMARASI :Esas no:2005/739 Karar no: 2006/618
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Türk Medeni Kanununun 174/1. maddesi hükmüne göre mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir. Tanıklar bu yönde dinlenilip kusur durumu belirlenmeden eksik inceleme ile tazminata karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu yönlerin yukarıda 1. bentte gösterilen nedenlerle ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi. 03.04.2008 (Prş.)
KARŞI OY YAZISI
Tarafların anlaşmalı olarak boşandıkları, anlaşmalı boşanma davasında tarafların tazminat talepleri olmadığı konusunda değerli çoğunluk ile aramızda “görüş birliği” vardır.
Çekişme nedir?;
Anlaşmalı boşanma davasında hüküm fıkrasında yer alan “davalının maddî-manevi tazminat, her türlü nafaka talep hakkının saklı tutulmasına” ifadesinin anlaşmalı boşanma kararı kesinleştikten sonra maddî tazminat (4721 sayılı Türk Medenî Kanunu m. 174 f. I) istenmesine gerekçe oluşturup oluşturmayacağı yönünde değerli çoğunluk ile aramızda çekişme vardır.
NLAŞMALI BOŞANMADA TARAF VEKİLLERİNİN DEĞİL TARAFLARIN ANLATIMLARI HÜKME ESAS ALINANABİLİR
Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin “tarafları bizzat dinleyerek” iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda “taraflarca kabul edilecek” düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin “taraflarca da kabulü hâlinde” boşanmaya hükmolunur.
Görüldüğü üzere hâkim;
-“tarafları” bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi,
-boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda “taraflarca” kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması,
-Hâkimin gerekli gördüğü değişikliklerin “taraflarca da” kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur.
Başka bir anlatımla anlaşmalı boşanma davasında “vekillerin” bu konudaki anlatımlarının bir değeri yoktur.
Dava konusu anlaşmalı boşanma davasında “taraf beyanları” şöyledir;
Davacı erkek eş: “Davalı ile anlaşamıyoruz. Aramızda anlaştık, boşanmamıza karar verilsin”
Davalı kadın eş:”Açılan davayı kabul ediyorum, boşanmak istiyorum”
Dava konusu anlaşmalı boşanma davasında tarafların birbirlerinden tazminat isteklerinin “olmadığı” açık seçiktir. Yerel mahkeme hâkiminin hüküm fıkrasında yer alan “davalının maddî-manevi tazminat, her türlü nafaka talep hakkının saklı tutulmasına” ifadesinin anlaşmalı boşanma kararı kesinleştikten sonra taraflara boşanmanın fer’i hükümlerini dava konusu yapma hakkı vermez.
II- MADDÎ TAZMİNAT HÜKMEDİLMEDEN VERİLEN ANLAŞMALI BOŞANMA KARARI TEMYİZ EDİLMEYEREK KESİNLEŞMİŞTİR
Anlaşmalı boşanma davasında verilen hüküm “hâkimin boşanmanın malî sonuçları hakkında düzenleme yapılmaması sebebiyle” temyiz edilseydi bozma sebebi oluşturacaktı. Davacı kadın kendisine anlaşmalı boşanma davasında maddî tazminat verilmemesini “temyiz hakkı olduğu halde” temyiz etmeyerek verilen kararı içine sindirebildiğini kabul etmiştir.
Aksi düşünce “kanuna aykırı” kararı temyiz edenle, etmeyeni ve hatta temyiz süresini istemeden geçireni aynı kefeye koyma anlamına gelir ki usul hukuku kuralları böyle bir anlayışa geçit vermez.
Başka bir anlatımla aksi uygulamada “Temyiz süresi kaçırılmış olsa bile önemi yoktur, nasıl olsa yine bir dava açılıp karar alınabilir” düşüncesi geçerlilik kazanır. Böyle bir düşünceye katılabilme olanağımız elbette yoktur.
III- ANLAŞMALI BOŞANMA DAVASINDA SADECE “BOŞANMA SONUCUNDA” ANLAŞIP “MALÎ SONUÇLARI” AYRI DAVA KONUSU YAPMAK MÜMKÜN DEĞİLDİR
Değerli çoğunluğun katılmadığım kararı ile kanunun ruhu ve sistematiğine aykırı bir uygulama anlaşmalı boşanma davalarında “bundan sonra” oluşabilir.
Şöyle ki;
Taraflar bundan böyle “sadece boşanma konusunda” anlaşırlar ve “boşanmanın malî sonuçları konusunda” haklarını saklı tutarlar, anlaşmalı boşanma kararı aldıktan sonra kararı kesinleştirirler, “daha sonra” boşanmanın malî sonuçları hakkında temyiz konusu davada olduğu gibi “ayrı bir dava” açabilirler.
Başka bir anlatımla emredici düzenlemeye rağmen “boşanmanın malî sonuçları konusunda” anlaşmaya gerek bile kalmaz. Önce boşanalım sonra “boşanmanın malî sonuçları konusunda” anlaşalım uygulaması başlatılabilir.
Böyle bir uygulamanın sakıncaları ile kanunun ruhu ve sistematiğine aykırılığı açık seçiktir.
IV- ANLAŞMALI BOŞANMA DAVASINDA “KUSUR ARAŞTIRMASI” YAPILAMAZ
Değerli çoğunluğun “kusur durumunun belirlenmesini istemesi” anlaşmalı boşanma davasının mahiyeti ile bağdaşmaz.
Değerli çoğunluk 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu m. 174 f. I hükmünde yer alan mevcut veya beklenen menfaatleri “boşanma yüzünden” zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, “kusurlu taraftan” uygun bir maddî tazminat isteyebilir düzenlemesi uyarınca anlaşmalı boşanan eşlere de 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu m. 174 f. I hükmünün uygulanabileceği düşüncesindedir.
4721 sayılı Türk Medenî Kanunu m. 174 f. I hükmü anlaşmalı boşanma davalarında kesinlikle uygulanmaz. Anlaşmalı boşanma davasında “tam kusurlu eş” bile anlaşma olursa maddî tazminat alabilir. Oysa tam kusurlu eş 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu m. 174 f. I hükmüne göre hiçbir şekilde maddî tazminat alamaz. Bu sebeple anlaşmalı boşanma davasında maddî tazminat isteyen tam kusurlu olsa bile “tazminat alabileceğine” göre kusur araştırmasının hiçbir işlevi olamaz. Başka bir anlatımla anlaşmalı boşanma davasında “kimin kusuru ne olursa olsun” bu husus maddî tazminat istemeyi engellemez.
O halde anlaşmalı boşanma davalarında “kusur araştırması” yapılamaz. Zira tam kusurlu eş bile anlaşmalı boşanma gerçekleştirebilir.
Bilindiği üzere anlaşmalı boşanma davası “kusurun kanıtlanmasını gerektirmeyen” bir davadır.
Kaldı ki 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu m. 174 f. I hükmünün anlaşmalı boşanma davalarında uygulanacağı bir an bile kabul edilse bile tarafların “boşanma sebebi” taraflardan birinin “kusurlu davranışı” değil tarafların “boşanma konusunda anlaşmasından” ibarettir. Başka bir anlatımla taraflardan birinin “kusuru ile” boşanma kararı “verilmediği” konusunda “kesin hüküm” vardır. Kesinleşen “boşanma kararı gerekçesi” ve “boşanma sebebi” tarafları olduğu gibi Yargıtay’ı da bağlar.
Bu sebeplerle değerli çoğunluğun “farklı görüşüne” katılmıyorum.