11. Hukuk Dairesi 2018/557 E. , 2019/2207 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
(ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA)
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Yalova 3. Asliye Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 13/11/2017 tarih ve 2015/177-2017/469 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin taraf vekilleri tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, toptan meyve sebze ticareti yapan müvekkilinin 10 yıldır davalı banka ile çalıştığını, bankacılık işlemlerini ise yanında sigortalı olarak çalışan diğer davalı aracılığı ile takip ettiğini, müvekkilinin 2007 yılında kullanmış olduğu ticari kredinin teminatı olarak bir taşınmazında 120.000 TL bedelle davalı banka lehine ipotek tesis ettiğini, bu kredi borcunu kapattığını, 2009 yılı başlarında bir banka görevlisinin müvekkilini arayarak kredi borcunu ödememesi halinde ipoteğin paraya çevrileceğini bildirmesi üzerine banka kayıtları üzerinde yapılan incelemede, davalı ...’ın müvekkilinin yazılı ve sözlü bir talimatı olmaksızın diğer davalı bankadan kredi kullandığının tespit edildiğini,bankanın sorumluluk kabul etmemesi ve davalı ...’ın da borcu kapatamayacağını belirtmesi üzerine müvekkilinin söz konusu kredi borcunu kapatmak için ipotekli taşınmazını haricen satarak kredi borcunu kapatmak zorunda kaldığını, davalı bankanın, müvekkiline ait hesap üzerinden her türlü tasarrufta bulunan, adına kredi çekerek müvekkilini borçlandıran, davalı ... ile birlikte, işlemleri yaparken vekalet aramadığı gibi gerekli dikkat ve özeni göstermeyerek oluşan zarardan sorumlu olduğunu ileri sürerek şimdilik 100.000 TL’nın faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Banka vekili, diğer davalı ...’ın davacının yanında çalıştığını, bu şahsın banka işlemlerini davacının bilgisi ve onayı dahilinde yaptığını, müvekkili ile uzun zamandan beribu şekilde çalıştığını, davalı ... tarafından davacının kredi hesabından paralar çekerek kendi hesabına aktarmalar yaptığını, yapılan bu aktarmalar ile de davacının mal alımı yaptığı firmalara paralar gönderdiğini, davacının adam çalıştıran olarak seçtiği kişide özensiz davranmış olabileceğini, çalıştırdığı kişi tarafından dolandırıldı ise bunun sorumluluğunun müvekkiline yüklenemeyeceğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, müvekkilinin diğer davalı Banka"dan davacı adına kredi kullanımının söz konusu olmadığını, davacının işlerini takipte, müvekkiline davacı tarafından vekaletname verildiğini veya bankalara talimat yazıldığını, müvekkilinin usule aykırı bir iş yapmadığını, müvekkilinin uzun süreden bu yana davacının bilgisi ve onayı tahtında hesaplarından paralar çekerek alacaklılarına havaleler yaptığını, söz konusu kredinin de bu şekilde kullanıldığını, dolayısıyla herhangi bir zararın söz konusu olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının davalı ...’a banka hesaplarından para çekme, yatırma ticari borçlarını ödeme, çek teslim etme gibi yetkiler verdiği, davacının kredi sözleşmelerini bizzat imzalamasına ve taşınmazını ipotek ettirmesine rağmen bu sözleşmeler çerçevesinde çekilen kredilere ilişkin belgelerde imzasının olmadığı, kredi kapsamında para çekme ve ödeme gibi işlemlerin davalı ... tarafından yapıldığı, bu nedenle de davalı ...’ın ticari mümessil değil ticari vekil olduğu, davalı ...’ın ticari mümessilin dahi olağan yetkisinde olmayan tacirin ipoteklerinin paraya çevrilmesine neden olacak şekilde işlemler yaparak yetkisini aştığı, diğer davalı Bankanın ise ticari mümessillik yetkisi olmayan davalıya kredi kullandırarak zarardan sorumlu olduğu zira yazılı olarak yetkilendirilmemesine rağmen, sırf davacı adına bankacılık işlemlerini yapabildiğinden hareketle taraflar arasında yazılı yetki aranmamasının teamül haline geldiğinin ve davalı ...’ın ticari vekil sıfatıyla davacı taciri borçlandırabileceğinin kabul edilemeyeceği, davalı ..."ın çekilen kredilerle davacının ticari borçlarını ödediği ve bundan davacının da haberdar olduğu yönündeki savunmasının ise davacının hesaplarında sadece çekilen kredilerin değil nakit akışı ve çekle yapılan ödemelerde yer aldığından ödemelerin hangisinin çekilen kredilerden, hangisinin hesaptaki paradan yapıldığının net anlaşılamadığı, buna dair taraflarca sunulan yeterli bilgi ve belgenin de olmadığı, davacı bir tacir olarak çalışanı olan davalıyı gözetlemek ve denetlemekle yükümlü ise de bu yükümlülüğün tahsil ve ödemelere ilişkin olduğu, davalının yetkisi dışında kredi çekip çekmediğini kontrol etmeyi kapsamayacağı, davalı ... tarafından davacının hesabından çekilen ve nereye harcandığı belirlenemeyen dava konusu tutarın 59.048 TL olduğu, bu tutarın 30.000 TL"si davalı ... tarafından davacı ..."ın hesabına yatırıldığından bakiye 29.048 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilinin gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 29.048,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin ve davalı ... vekilinin tüm, davalı Banka vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davacının çalışanı olan ...’ın yapmış olduğu usulsüz işlemler nedeniyle davacı zararının meydana geldiği anlaşılmakla, iyi adam çalıştırmayan davacının usulsüz işlemleri yapan kişinin kendi çalışanı olması nedeniyle zararın gerçekleşmesinde müterafik kusurlu olduğunun kabulü gerekir.
Bu itibarla mahkemece, davacının müterafik kusur oranı belirlenerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış ve kararın davalı Banka yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin ve davacı vekilinin tüm, davalı Banka vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı Banka vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın davalı Banka yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 13,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, aşağıda yazılı bakiye 1.952,87 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı ..."dan alınmasına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalı bankaya iadesine, 25/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.