4. Hukuk Dairesi 2018/5266 E. , 2019/5909 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 01/03/2010 gününde verilen dilekçe ile rücuen tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 09/05/2013 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-) Davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesinde;
a-) Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili; İçişleri Bakanlığı Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde ... Özel Harekat Taburu"nda jandarma er olarak askerlik görevini ifa eden davalı tarafından araçla operasyona intikal sırasında dava dışı astsubay ..."un taksirle ölümüne neden olunduğunu, askeri personelin yakınları tarafından Askeri Yüksek İdari Mahkemesi 2. Daire Başkanlığı"nın 2017/1034 esas ve 2008/756 karar sayılı dosyasında açılan maddi ve manevi tazminat istemli dava sonucunda davacı kurum aleyhine tazminata hükmedildiğini ve ... 2. İcra Müdürlüğü"nün 2009/57 esas sayılı dosyasına dava konusu tazminatın ödendiğini belirterek, kusuru ile davacı kurumun zarara uğramasına neden olan davalıdan davacı idare zararının rücuen tahsilini talep etmiştir.
Davalı; dava konusu olayda herhangi bir kusurunun bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece; alınan bilirkişi raporu benimsenerek istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacı, müteselsil sorumlu sıfatı ile üçüncü kişiye ödediği paranın halefiyet esasınca rücuen tahsilini istediğine ve davalı önceki davada davalı olarak yer almadığına göre iadenin kapsamı, davacının mahkum olup ödediği para, bu paranın kendisi hakkındaki davada verilen hükmün kesinleşmesine kadar işleyecek faizi, önceki davada hükmedilen avukatlık ücreti ve yargılama giderleri toplamından davalının payına düşen kısmıdır. Kendi kusurlu davranışı ile işin icraya düşmesine yol açan davacı, bu ihmali nedeniyle yapılmış olan icra giderlerini ve hükmün kesinleşmesinden sonra geçen sürede işleyecek faizi isteyemez. Çünkü sözü edilen giderlerle davalının eylemi arasında uygun sebep sonuç bağı yoktur.
Mahkemece yapılacak iş, icra giderleri ile hükmün kesinleşmesinden sonra işlemiş olan faize ilişkin istek bölümünün hesaplanıp reddine karar vermekten ibarettir. Bu ilkelere aykırı düşüncelerle istemin tümünün hüküm altına alınmış olması doğru görülmemiş kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
b-) Davacı dava dilekçesinde ... 2. İcra Müdürlüğü"nün 2009/57 esas sayılı takip dosyasına ödemiş olduğu 51.630,39 TL"nin tahsiline karar verilmesini istemiş bilahare, yargılama sırasında 04/02/2013 tarihli ıslah dilekçesiyle dava tarihinden sonra 05/10/2010 tarihinde icra dosyasına ödemiş olduğu 6.069,98 TL"nin de hüküm altına alınmasını talep etmiştir. Eda davaları, davanın açıldığı tarihteki hukuki duruma göre değerlendirilip sonuçlandırılır. Davacı dava dilekçesinde ileride ödenmek zorunda kalınacak miktarın da dava konusu edildiğine ilişkin bir açıklamaya yer vermediğine göre davanın açıldığı tarih itibariyle henüz ödenmemiş olan tazminatların ıslah yolu ile istenmesi mümkün değildir. Hal böyle olunca, mahkemece dava dilekçesine konu edilmeyen alacağın ıslah yoluyla istenemeyeceği gözetilerek ıslahla istenen kısım yönünden ret kararı verilmesi gerekirken kısmen kabulü yerinde olmamış, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
c-) Dava, askerlik hizmeti dolayısıyla verilen zarar nedeni ile müteselsil sorumlu devletin ödediği tutarın, öteki sorumluya rücuuna ilişkindir.
Rücunun amacı, birlikte sorumlular arasında hakkaniyete göre denge kurmaktır. BK’nun 50. maddesi, hakimin takdirini temel almıştır. Anılan madde buyruğuna göre, ilgililerin birbirlerine karşı rücu hakları olup olmadığını ve varsa kapsamını hakim takdir edecektir. Bu madde, her ne kadar birden çok kimselerin ortak kusurlarıyla zarar oluşturmalarını düzenlemiş ise de onu izleyen 51. maddedeki birden çok kişilerin değişik hukuksal nedenlerden sorumluluğunda da belirtilen kural geçerlidir. Öyleyse, çok tipli teselsülde de hakim, rücu kapsamını takdir durumundadır.
Kusur, kapsam belirlemede etkin ise de hakkaniyet de onunla birlikte değerlendirilmesi gereken önemli öğelerdendir. Davalı, Anayasa’nın 72. maddesi gereği, hakkı olan askerlik görevi sırasında kusuru ile zarara yol açmıştır. Hizmetin karşılığında ücret almaması ve bu hizmetin anayasal bir görev niteliğinde olması nedeniyle, tazminatın tamamından sorumlu tutulması, hakkaniyet öğesinin kapsam belirlemede dikkate alınmamış olunması sonucunu doğurur. Şu durumda anılan öğe değerlendirmeye katılarak belirlenen tazminattan belirli bir indirim yapılması gereklidir. Yerel mahkemece açıklanan yönün gözetilmemesi doğru olmadığından karar bu nedenle de bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda 2 (a, b ve c) bentlerinde gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, davalının öteki temyiz itirazlarının (1) mumaralı bentte gösterilen nedenlerele reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 11/12/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.