20. Hukuk Dairesi 2019/259 E. , 2019/7327 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 02/01/2013 tarihli dilekçe ile müvekkilinin maliki olduğu ...... mevkii 6078 parsel sayılı taşınmazın.....Mahkemesinin 2012/650 E. - 2012/736 K. sayılı ilamıyla kıyıda kaldığı gerekçesiyle bedelsiz olarak hükmen tapusunun iptaline karar verildiğini, tapunun iptaline karar verilmesi sebebiyle zararın oluştuğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı tutup şimdilik 10.000.-TL müspet 10.000.-TL menfi zararın faiziyle birlikte Hazineden tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açmış, ancak 10.000.-TL dava değeri üzerinden nisbi peşin harç ödemiştir. Daha sonra 23.03.2016 tarihli ıslah dilekçesiyle toplam 1.801.500,00.-TL tazminatın kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faiziyle birlikte tahsilini istemiştir.
Davalı Hazine; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, davacının menfi zarar talebinin reddine, 1.801.500,00.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle Dairenin 17/05/2018 gün 2016/12961-2018/3881 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Somut olayda davacı dava dilekçesinde 10.000.-TL müspet 10.000.-TL menfi zararın faiziyle birlikte Hazineden tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açmış, ancak 10.000.-TL dava değeri üzerinden nisbi peşin harç ödemiş, ıslahla artırılan miktar üzerinden de ıslah harcı ödememiştir. Mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ortaya konulan ilkeler gözardı edilerek, eksik nisbi peşin harç ve ıslah harcı alınmadan yargılamaya devamla işin esası hakkında hüküm kurulmuştur.
Bu durumda mahkemece; yürürlükteki Harçlar Tarifesi uyarınca eksik nispi peşin harç ve ıslah harcını ödemesi konusunda davacıya usulünce süre verilip harçlandırılan miktar üzerinden hüküm kurulması gerekirken, harcı yatırılmayan ıslah dilekçesine değer verilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Kabule göre de mahkemece; tazminat istemine konu taşınmaz ve hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda emsal olarak incelenen taşınmazın 06.07.2009 ve 02.01.2013 tarihleri itibariyle imar planı içinde olup olmadıkları, imar parseli iseler düzenleme ortaklık payının düşülüp düşülmediğinin, düşülmüş ise oranının, imar planı dışında iseler belediye ve mücavir alan sınırları içinde olup olmadıkları, belediye hizmetlerinden faydalanıp faydalanmadıkları, etraflarının meskun olup olmadığı, bulundukları cadde veya sokak itibariyle emlak vergisine esas asgari m² değerleri belediye başkanlığından sorulmadığından emsal alınan 5028 parsel sayılı taşınmazın 06.07.2009 tarihli resmi satış akit tablosu tapu müdürlüğünden getirtilmediğinden hükme dayanak yapılan bilirkişi kurul raporu da denetlenememektedir” denilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulmasının ardından yapılan yargılamada davacı tarafça ıslah harcı yatırılmış ve davanın kısmen kabulüne, davacının menfi zarar talebinin reddine, 1.801.500,00.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Tazminat istemine dayanak 6078 parsel sayılı taşınmaz 2.402 m2 yüzölçümü ve tarla niteliği ile 1988 yılında yapılan taksim sonucu davacı kooperatif adına kayıtlı iken, Hazine tarafından açılan ve ......Hukuk Mahkemesinin 2015/130-197 sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucu, tamamının kıyı kenar çizgisi içerisinde kalması nedeni ile tapu kaydının iptali ve kıyı olarak tescil harici bırakılmasına karar verildiği ve verilen kararın temyiz edilmeksizin 03/11/2015 tarihinde kesinleştiği, davacının iş bu dava derdest iken eldeki tazminat davasını ise 02/01/2013 tarihinde açtığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece bozma kararına uyulmuş ise de bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyle ki Dairenin bozma kararında dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi olan dava tarihi itibariyle niteliğinin belirlenebilmesi açısından, imar planı içinde olup olmadığının, imar planı dışında ise belediye ve mücavir alan sınırları içinde olup olmadığının, belediye hizmetlerinden yararlanıp yararlanmadığının, etrafının meskun olup olmadığının araştırılması gerektiği belirtilmiş ise de mahkemece bu hususlar araştırılmaksızın eksik inceleme ile dava konusu taşınmaz arsa olarak nitelendirilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosyada bulunan belediye yazısında, dava konusu taşınmazın 15.03.1999 tarihli 1/5000 ölçekli nazım imar planında 1. derece doğal sit alanında kaldığı, belediye mücavir alan sınırları içerisinde kaldığı ve belediye hizmetlerinden temizlik olarak faydalandığı belirtilmiş olup bu bilgilere göre taşınmazın niteliği tam olarak anlaşılamadığından bilirkişi raporu denetlenememektedir.
Bakanlar Kurulunun Yargıtay tarafından benimsenen 28.02.1983 gün ve 1983/6122 sayılı kararı uyarınca, belediye veya mücavir alan sınırları içinde kalan taşınmazın arsa niteliğinde olduğunun kabulü için uygulamalı imar planı ile iskan sahası olarak ayrılmış olması esastır. Aynı karar uyarınca imar planında yer almayan bir taşınmazın, arsa sayılabilmesi için değerlendirme tarihi itibariyle, belediye veya mücavir alan sınırları içinde olmakla beraber, belediye hizmetlerinden (Belediyece meskun olduğu için veya meskun hale getirileceği için sunulan yol, su, elektrik, ulaşım, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma vs.) yararlanması ve meskun yerler arasında yer alması gerekir.
Taşınmaz değerlendirme tarihi itibariyle belediye nazım imar planı içinde ise, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 17.04.1998 gün ve 1996/3-1998/1 sayılı kararı uyarınca, bu plan kapsamına alındığı tarih ve plandaki konumu, altyapı hizmetlerinden yararlanma ve ulaşım olanakları, belediye merkezine uzaklığı, kullanım biçimi itibariyle iskan amacına yönelik yapılaşma olasılıkları da değerlendirilmek üzere araştırılmalıdır.
Mahkemece tapusu iptal edilen taşınmazın arsa olarak belirlenmesi halinde, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak, taşınmazdan DOP payının düşülmesinin gerekip gerekmediği belirtilmek, üzerinde bina var ise Bayındırlık Bakanlığı resmi birim fiyatları esas alınarak yıpranma payı düşülmek suretiyle gerçek zararın belirlenmesi gerektiğinden, taraflara dava konusu taşınmaz ile aynı bölgeden bulunamaması halinde yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer nitelikli ve yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse re"sen emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren rapor alınması, emsal alınan taşınmazlara ilişkin resmi satış akit tablolarının tapu müdürlüğündengetirtilmesi, emsal taşınmazlar ile çekişmeli taşınmaza ait Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporunun da denetlenmesi, dava konusu taşınmazın ve emsal alınan taşınmaz/taşınmazların değerlendirme tarihi itibariyle imar düzenlemesi sonucu oluşmuş imar parselleri olup olmadıkları, imar parseli iseler düzenleme ortaklık payının düşülüp düşülmediğinin, düşülmüş ise oranının belediye başkanlığı imar ve tapu müdürlüklerinden sorulup, emsalin İmar Kanunu uyarınca imar parseli, dava konusu taşınmazın ise imar uygulaması yapılmamış arsa parseli olduğunun belirlenmesi halinde çekişmeli taşınmazın emsalle karşılaştırma sonucu bulunan değerinden düzenleme ortaklık payına karşılık gelecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmesi, tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği arazi olarak belirlenir ise, arazi niteliğinde bulunan dava konusu taşınmaza yönelik olarak, sulu olup olmadığı, yerleşim alanlarına uzaklığı iklim şartları, arazinin toprak ve topoğrafik yapısı ve bölgesindeki konumu gözetilerek oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtilerek, taşınmaz üzerinde meyve ağaçları varsa ağaçların cinsleri de dikkate alınmak suretiyle elde edilen verilere uygun biçimde değerlendirme yapılarak tapu kapsamındaki taşınmazların değeri hesaplanmalı, taşınmazın varsa mütemmim cüzleri, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri bayındırlık birim fiyatları ve yıpranma oranları gözetilerek değerleme tarihine göre tespit ettirilmeli, bu şekilde tapusu iptal edilen taşınmazın zemin değeri, üzerindeki mütemmim cüz, muhdesat ve sökülemeyen teferruatları esas alınarak, tapu sahibinin oluşan gerçek zararının saptanarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 11/12/2019 günü oy birliğiyle karar verildi.