12. Hukuk Dairesi 2016/17076 E. , 2016/17485 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Sair temyiz itirazları yerinde değilse de;
Borçlunun icra mahkemesine başvurusunda, süresinde satış avansı yatırılmadığı ve satış istenmediğinden İİK"nun 106-110. maddeleri uyarınca haczin düştüğünü ve kendisine tebliğ edilen kıymet takdir raporu ve satış ilanı tebliğ işleminin usulsüz olduğunu da ileri sürerek ihalenin feshini istediği, mahkemece istemin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
İİK"nun 59. maddesi; “Takip masrafları borçluya aittir. Alacaklı, yapılmasını talep ettiği muamelenin masrafını ve ayrıca takip talebinde bulunurken borçlunun 62 nci maddeye göre yapabileceği itirazın kendisine tebliğ masrafını da avans olarak peşinen öder” şeklinde düzenlenmiştir.
Şu durumda satış talebinin geçerli olabilmesi için satış talebi ile birlikte bir miktar avansın da yatırılması gerekir. Satış avansının yatırıldığı tarihte istem geçerli olacağından, satış talebi satış avansının yatırıldığı tarihte yapılmış sayılır.
Somut olayda, satışa konu gayrimenkullere 03.08.2012 tarihinde haciz şerhi konulduğu görülmektedir. Haciz tarihi itibari ile yürürlükte bulunan İİK"nun değişiklik öncesi 106. maddesine göre gayrimenkullerde satış isteme süresi 2 yıldır. Alacaklının 03.01.2014 tarihindeki satış talebi bir miktar da olsa avans yatırılmadığından geçerli sayılamayacağı, satış talebinin buna ilişkin avansın yatırıldığı 25.12.2014 tarihinde yapılmış sayılacağından; 03.08.2012 tarihinde konulan haciz, İİK"nun 110. maddesi gereğince düşmüş olduğundan mahkemece, geçerli bir haciz olmaksızın yapılan ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken, istemin reddi isabetsizdir.
Öte yandan, 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 35. maddesinin 1. fıkrasına göre; "Kendisine veya adresine Kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır." 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 11/01/2011 tarih ve 6099 sayılı Kanun"un 9. maddesi ile değişik Tebligat Kanunu"nun 35. maddesinin 2. fıkrasında ise; "Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır" düzenlemesi yer almaktadır. Söz konusu maddeye göre tebligat yapılabilmesi, muhatabın adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresinin bulunmaması şartına bağlanmıştır. Adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresinin tespit edilmesi halinde ise, 6099 sayılı Kanun ile değişik 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesi gereğince tebligat yapılacaktır.
Bir diğer anlatımla, gerçek kişilere, 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 35. maddesine göre tebligat yapılabilmesi için, daha önce aynı adreste kendisine usulüne uygun bir tebligatın yapılmış olmasına rağmen, muhatabın adres değişikliğini bildirmemiş olması ve adres kayıt sisteminde bir adresinin bulunmaması zorunludur.
Somut olayda, borçlunun bilinen adreslerine gönderilen icra emri tebligatının bila tebliğ iade edilmesi üzerine, icra emrinin borçlunun adrese dayalı sistemde kayıtlı olan "...." adresine TK"nun 21/2. maddesine göre 05.11.2012 tarihinde, usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, aynı adrese çıkarılan kıymet takdir raporunun tebligatının ise 18.11.2014 tarihinde muhatabın tanınmadığından bahisle bila tebliğ iade edilmesi üzerine, satış ilanının, aynı adreste 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 35. maddesine göre 30.05.2015 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür.
Borçlu gerçek kişi olup, satış ilanının 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 35. maddesine göre tebliğ edilebilmesi için, tebliğ tarihi itibari ile adı geçenin adrese dayalı kayıt sisteminde adresinin mevcut olmaması gerekmektedir.
Mahkemece, borçlunun, satış ilanı tebliğ tarihi itibariyle, adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresinin bulunup bulunmadığı araştırılıp, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/06/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.