Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/4300
Karar No: 2019/7318

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2019/4300 Esas 2019/7318 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, davalının maliki olduğu boş bir bağımsız bölümde ısınmak için fazla yakıt sarfiyatı yapmak zorunda kaldığını ve 11 yıl boyunca oluşan maddi hasarların geriye dönük olarak karşılanmasını talep etmiştir. Mahkeme, davanın kısmen kabulüne karar vermiş ve davalı vekilinin temyiz başvurusu sonucu Yargıtay 18. Hukuk Dairesi tarafından bozulmuştur. Yeniden yapılan yargılama sonucunda ise, davacının sadece 2.925,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Temyiz başvurusu sonucu hakimler kanaati, temyiz süresinin kanunda belirtilen süreden farklı olarak belirlenmesi ve bu nedenle tarafların kanun yolu başvuru talebinin süresi dolmuş olması hatalı bir karar olmasına rağmen, usul kurallarının mahkemeye erişim hakkını kısıtlayacak şekilde katı uygulanmaması gerektiği yönündedirler. Kanun maddeleri ise, HUMK'nin 437. maddesi, Anayasa'nın 36. maddesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesi ve HMK'nın 297. maddesi olarak belirtilmiştir.
20. Hukuk Dairesi         2019/4300 E.  ,  2019/7318 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ:Sulh Hukuk Mahkemesi
    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dava dilekçesinde, davalının maliki olduğu bağımsız bölümünün boş olması, kapı ve camların takılmamış olması sebebiyle davacının ısınmak için yakıt sarfiyatının fazlalaştığı, 11 yıldan beri oturduğu konutunda oluşan maddi hasarların geriye dönük olarak karşılanmasını istediğini, 10 yıllık boya gideri olarak 2.925,00.-TL, 10 yıllık fazla yakıt parası olarak 4.000,00.-TL ile tespit dosyası için yaptığı masraflar olmak üzere toplam 7.220,53.-TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili istenilmiştir.
    Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin hükmü temyiz etmesi üzerine Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 04/06/2015 tarih ve 2015/6057 E. - 2015/9419 K. sayılı ilamı ile “Mahkemece mahallinde keşif yapılarak mimari proje yerinde uygulanmak sureti ile dava konusu taşınmazın ortak ısınma sistemine dahil olup olmadığı, ferdi ısınma sisteminin bulunup bulunmadığı tespit edilerek, dava konusu dönem olan 1998 ve 2009 yıllarına ait ilave ısınma maliyetlerine ilişkin belge, fatura vs. delliler toplanarak ilave ısınma maliyetinin hesaplanması ve oluşacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz araştırma ve eksik inceleme ile varsayıma dayalı veriler alınarak düzenlenen bilirkişi raporuna itibar edilerek 4264,00.-TL yakıt gideri yönünden davanın kabulü yolunda hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucu, davanın kabulü ile, 7220,53.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Hüküm, Dairemizin 04/06/2018 gün ve 2017/1322 E- 2018/4281 K. sayılı ilamı ile “Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; yukarıda anılan bozma ilamı ile davalının sair temyiz itirazları reddedilmekle, sadece ısıtma giderine yönelik tazminat istemi yönünde inceleme yapılmasına karar verilmiş, davacının ısıtma giderine yönelik belge, fatura vs. delillerini sunarak zararını ispatlaması, mahkemenin ise bu yönde araştırma yapması gereğine değinilmiştir. Davacının 1998 ve 2009 yıllarına ait ilave ısınma maliyetini ispatlar belge ve fatura sunmadığı, mahkemenin de bu hususa gerekçesinde değindiği anlaşılmakla, davacının 4000.-TL yakıt gideri yönünden iddiası ispatlanmış kabul edilemez. Bu nedenle bu yöndeki talebin reddi gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı olduğu şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir” gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada, “Davanın kısmen kabulüne-kısmen reddine, 2.925,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmiştir. Hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Mahkeme kararı, davalı vekiline 11.02.2019"e tebliğ suretiyle tebliğ edilmiş olup, temyiz harcı 25.02.2019 tarihinde yatırılmış ve temyiz dilekçesi verilmiştir. Bu durumda HUMK"nın 437. maddesinde öngörülen 8 günlük temyiz süresi geçmiş bulunduğundan, 01.06.1990 gün ve 1989/3 Esas- 1990/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca temyiz isteminin REDDİNE, temyiz harcının istek halinde iadesine 10/12/2019 günü oy çokluğu ile karar verildi.
    KARŞI OY YAZISI
    Temyiz incelemesinde 1086 sayılı HUMK"nın uygulanması gerektiği, sulh mahkemesi kararlarının temyiz süresinin tebliğden itibaren 8 gün olduğu açıktır.
    Ne varki; sulh hukuk mahkemesi, kısa ve gerekçeli kararında, temyiz süresi "8 gün" olmasına rağmen "iki hafta" olarak belirlemiş, bu hüküm davalı vekili tarafından mahkemenin belirlediği iki haftalık sürede ancak yasal 8 günlük süreden sonra temyiz edilmiştir.
    Somut uyuşmazlıkta, kanun yolu başvurusunda, mahkemece hatalı belirlenen sürenin mi kanunda belirlenen sürenin mi uygulanması gerektiği, mahkeme kararında belirtilen sürenin kabul edilmemesi halinde adil yargılanma hakkı kapsamında yer alan mahkemeye erişim hakkının engellenip engellenmediğinin incelenmesi gerekir.
    Anayasa"nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş, yine taraf olduğumuz, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde de, herkesin kişisel hak ve yükümlülükleriyle ilgili her türlü iddiasını mahkeme önüne getirme hakkı güvence altına alınmış olup, bu madde kapsamında, mahkeme kararlarına karşı kanun yolu başvurusunda bulunma hakkı, adil yargılanma hakkı kapsamındadır.
    Yasal düzenlemeler ve belirtilen olgular ışığında değerlendirildiğinde; mahkemenin kısa ve gerekçeli kararında belirtilen süreye uyularak, bu süre içinde temyiz başvurusunda bulunulmuştur. Hakim, uyuşmazlıkta uygulanacak kanun hükmünü tespit edip uygulamakla yükümlüdür (1086 sayılı HUMK.m.76, 6100 sayılı HMK 33. maddesi). Mahkemenin, kanun yolunu ve süresini taraflara doğru gösterme yükümlülüğü gözönüne alındığında, mahkeme tarafından kanun yolu süresinin hatalı gösterilmesi sonucu davanın taraflarının kanun yolu başvuru talebinin süreden reddedilmesi, hatanın tüm sonuçlarının davanın taraflarına yüklenmesi, adil yargılanma hakkı kapsamında adalete erişim hakkının sınırlandırılmasıdır.
    Anayasanın 40. maddesinin ikinci fıkrası ve 6100 sayılı Kanunun 297. maddesinin “ç” bendi uyarınca, hükümde, kanun yolları ve süresinin gösterilmesi bir zorunluluk olduğu gibi HMK 297/2. fıkrasında “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” vurgusu yapılmıştır. Yargı kararlarına karşı başvurulacak kanun yolu ile süresinin hükümde açıkça ve doğru olarak gösterilmemiş olması bu hakkın etkin bir şekilde kullanılmasını doğrudan engelleyecek ve hak arama hürriyetinin ihlal edilmesine sebep olacaktır.
    Her ne kadar kanun yolu ve süresi, ilgili kanun maddelerinde açıkça belirtilmiş ise de, yargı organlarının yanlış yönlendirmesi sonucunda ilgililerin hak kaybına uğramayacağının kabul edilmesi gereklidir. Aksi takdirde, Anayasanın 40. maddesinde, gerekse 6100 sayılı HMKnın 297. maddesinde açıkça belirtilen kanun yollarının ve süresinin gösterilmesi gerektiğine ilişkin düzenlemelerin bir anlamı olmayacaktır. Bilindiği üzere bu düzenlemeler, temel hak ve hürriyetlerin korunmasına yönelik hak arama hürriyetinin doğal bir sonucudur.
    Karardaki yanlış yönlendirmenin hak kaybına yol açacağı açıktır ve temyiz yoluna başvurma süresinin yanlış gösterilmesi bozma sebebi olmalıdır. Hakimin lehe verdiği karar, hak sahibinin hak kaybına yol açacak şekilde yorumlanamaz. Kararın hüküm kısmı bir bütün olarak temyize tabidir.
    Bu gibi hallerde, usul kurallarının mahkemeye erişim hakkını kısıtlayacak şekilde katı uygulanmaması, mahkemenin kanun yolu ve süresini hatalı belirlemesi halinde, kararda belirtilen süreye uyularak yapılan kanun yolu başvurusunun, adil yargılanma hakkı ve mahkemeye erişim hakkı kapsamında süresinde yapıldığının kabul edilmesi gerektiği görüşünde olduğumdan, temyiz başvurusu süresinde kabul edilerek, temyiz incelemesinin yapılması gerektiğini düşündüğümden, sayın çoğunluğun kararın katılamıyorum.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi