4. Hukuk Dairesi 2017/2412 E. , 2019/5897 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve ... aleyhine 12/06/2015 gününde verilen dilekçe ile kişilik haklarının ihlalinden kaynaklanan manevi tazminat talebi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davalı ..."ye karşı açılan davanın reddine, davalı ... aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne dair verilen 29/06/2015 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, kişilik haklarının ihlalinden kaynaklanan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın davalı ... yönünden kısmen kabulüne, diğer davalı ... yönünden reddine karar verilmiş; hüküm, davalılar ... ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, davalı ...’ın davacı ile evlilikleri süresince davacıya şiddet uyguladığını, diğer davalı ile ilişki yaşadığını, sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını, davalı ...’nin ise davacı ile evli olduğunu bildiği halde davalı eş ile birlikte olduğunu, davalıların 03/04/2015 tarihinde birlikte kaçtıklarını, davacının Kılıç köyünde yaşadığını, buranın küçük bir yer olduğunu, davalıların bu hareketleri nedeniyle davacının çok yıprandığını, her iki davalının da, davacının kişilik değerlerine zarar verdiğini belirterek, manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalılar vekili, davalı ...’ye karşı açılan davanın Yargıtay 4. HD içtihatları gereğince kişilik haklarına saldırı olarak değerlendirilemeyeceğini, bu nedenle reddinin gerektiğini, diğer davalı ...’a yöneltilen isnatların doğru olmadığını, davacı ile 26 yıllık evlilikleri boyunca davalının davacıya şiddet uygulamadığını, davalının evliliklerinin devamı ve huzuru için çaba harcadığını, evlilik içinde huzur ve mutluluk vermeyenin davacı olduğunu savunmuş, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece davalı ...’ye karşı açılan davanın kişilik haklarına saldırı niteliğinde değerlendirilebilecek bir eylem bulunmaması sebebiyle reddine, diğer davalı ...’ın evlilik birliği içinde sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğinin ve davacının kişilik haklarını rencide ettiğinin sabit olması nedeniyle bu şahsa yönelik davanın ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.
1-Davalı ... vekilinin temyiz itirazları incelendiğinde;
4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 4/1. maddesi gereğince, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun İkinci Kitabından doğan dava ve işlere Aile Mahkemesinde bakılır.
Dava konusu olayda davacı, 4721 sayılı TMK’nun 185/3. maddesinde belirtilen sadakat yükümlülüğüne aykırı davranmaktan dolayı, davalı eşinden manevi tazminat talep etmektedir. Sadakat yükümlülüğü, evlilikle birlikte eşlerin tabi olması gereken bir yükümlülük olup, TMK’nun ikinci kitabının birinci kısmının üçüncü bölümünde düzenlenmiştir. Evlilik devam ederken, birlik yükümlülüklerine uyulup uyulmadığını belirleme görevi Aile Mahkemesine aittir. Görev kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında istek üzerine ya da re’sen gözetilmesi gerekir.
Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, davalı ... yönünden mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde işin esasının incelenmiş olması usul ve yasaya uygun düşmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
2-Diğer davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Karar gününde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 10. maddesinde “Manevi tazminat davalarında avukatlık ücreti, hüküm altına alınan miktar üzerinden Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez.Bu davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur.” denilmektedir.
Mahkemece, davalı ... yönünden dava tümden reddolunduğuna göre, yukarıda açıklanan düzenlemeye aykırı olarak, adı geçen davalı yararına karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince maktu vekalet ücretine hükmedilmemesi usul ve yasaya aykırıdır. Kararın bu sebeple de bozulması gerekir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre bu davalının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına; (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle davalı ... yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 09/12/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.