12. Hukuk Dairesi 2021/2303 E. , 2021/3355 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takipte, borçlu şirket vekilinin icra mahkemesine başvurusunda, diğer borçluya ait olan taşınmazın ihalesine ilişkin yapılan tebligatların usulsüz olduğunu ve satış ilanının tirajı düşük gazetede ilan edildiğini ileri sürerek ihalenin feshini talep ettiği; mahkemece, yapılan tebligatların usulüne uygun olduğu ve tirajın belirlenen satış kararına uygun gazetede ilan edildiği gerekçesi ile şikayetin reddine ve davacı aleyhine %10 para cezasına hükmedilmesine karar verildiği, istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesi"nce şikayetçi şirkete yapılan satış ilanı tebligatı usulsüz olsa bile diğer borçlu şirket yetkilisine yapılan tebligatın geçerli olduğu ve şikayetçi şirketin en geç bu tarihte satıştan haberdar olduğunun kabulü gerekeceğinden bahisle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği görülmektedir.
Tebligatın anlamı bildirimdir. Tebligatın yazılı bildirim ve belgelendirme olmak üzere iki ana unsuru vardır. Tebligat, savunma hakkı ile sıkı sıkıya bağlıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 30.12.2009 tarih ve 2009/12-563 E. - 2009/600 K. sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere icra takibinin sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, itirazların yapılabilmesi ve takibin süratle sonuçlandırılabilmesi, ancak, tarafların icra takibinden usulünce haberdar edilmesi ile mümkündür. Zira, takip borçlusunun hangi icra dairesinde aleyhine takip bulunduğunu, hakkındaki taleplerin nelerden ibaret olduğunu bilmesi ve varsa itirazlarını zamanında ve doğru merciye yöneltebilmesi usulüne uygun olarak yapılacak tebligat ile sağlanabilir.
Somut olayda, alacaklı tarafından başlatılan takipte, şikayetçi şirket ile birlikte şirket yetkilisi ... takip borçluları olup, her iki borçluya da satış ilanı ayrı ayrı tebliğe çıkartılmıştır. Şikayetçi borçlu şirketin yetkilisi konumunda olan ..."e 04/10/2019 tarihinde yapılan tebliğ işleminin muhatabı, bizzat takip borçlusu olan ... olup, kendisine yapılan tebligat dolayısı ile borçlu şirketin de takipten haberdar olduğu sonucu çıkarılamaz. Kaldı ki, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 39. maddesinde; “Bu kanun hükümlerine göre kendilerine tebliğ yapılması caiz olan kimselerin o davada hasım olarak alakaları varsa muhatap namına kendilerine tebliğ yapılamaz” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre, şirket adına çıkan tebligatı, bizzat şirket yetkilisi almış olsaydı dahi, aynı takibin borçluları olmaları nedeni ile husumet iddiası da ileri sürülebilecektir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 12. maddesine göre, hükmi şahıslara tebligat selahiyetli mümessillerine, bunlar birden fazla ise yalnız birine yapılır. Aynı Kanun’un 13. maddesine göre de, tebliğ yapılacak bu kişiler, herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde işyerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde, tebliğ orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. Tebliğ tarihi itibariyle yürürlükte olan Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 21. maddesinde ise, tüzel kişi adına tebligatı kabul edecek kişi herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde bulunmadığı veya o sırada evrakı bizzat alamayacak durumda olduğu takdirde tebliğin, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılacağı, kendisine tebliğ yapılacak memur veya müstahdemin tüzel kişinin o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde vazife itibariyle tüzel kişinin yetkilisinden sonra gelen kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu kabil işlerle vazifelendirilmiş biri olması lazım geldiği, bunların da bulunmadığı tebliğ mazbatasında tespit edilmek şartıyla, o yerdeki diğer memur veya müstahdemlerinden birine yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Somut olayda, satış ilanının ""Adreste birlikte çalışan daimi işçisi Kerem Güney imzasına tebliğ edildi."" şerhiyle 01/10/2019 tarihinde tebliğ edildiği, tebligatı alan şahsın şirket yetkilisinden sonra gelen kimse veya evrak almaya yetkilendirilmiş, evrak müdürü gibi bir çalışan olup olmadığı tespit ve şerh edilmeden ve yine bu işlerle görevlendirilmiş başka bir çalışan olup olmadığı araştırılmadan doğrudan iş yeri çalışanına tebligat yapıldığı, buna göre Tebligat Kanunu"nun 12. maddesi ve Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 21. maddesinde belirtilen sıra nazara alındığında satış ilanı tebligatının usulsüz olduğu görülmektedir.
İİK"nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya (varsa vekiline) tebliğ edilmelidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi, Dairemizin süreklilik arzeden içtihatlarına göre başlı başına ihalenin feshi sebebidir.
O halde, mahkemece şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken, istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Davacı borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile, yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK"nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK"nun 373/1. maddesi uyarınca, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 16.12.2020 tarih ve 2020/1310 E. - 2020/2355 K. sayılı istinaf talebinin reddine ilişkin kararının KALDIRILMASINA, ... İcra Hukuk Mahkemesi’nin 31.01.2020 tarih ve 2019/160 E. - 2020/22K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, 23/03/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi