Esas No: 2014/4107
Karar No: 2021/3581
Karar Tarihi: 23.06.2021
Danıştay 10. Daire 2014/4107 Esas 2021/3581 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2014/4107
Karar No : 2021/3581
DAVACILAR : 1- … Gıda San. ve Tic. A.Ş.
2- … Gıda Mad. Enerji İmalat İth. İhr. Tic. ve
San. A.Ş.
VEKİLLERİ : Av. …
DAVALI : … Bakanlığı / ANKARA
(Mülga … Bakanlığı)
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Meyve suyu konsantresi üreticisi ve ihracatçısı olan davacılar tarafından; … Türkiye İzmir Şubesince yapılan, organik nar suyu ya da organik nar suyu içeren karışık meyve sularında izin verilebilecek maksimum arsenik miktarının ne kadar olacağının bildirilmesi istemli 14/06/2012 tarihli başvuru üzerine tesis edilen, sertifika düzenlenecek organik nar suyu ya da organik nar suyu içeren karışık meyve sularında hiçbir kalıntı bulunmayacağı yolundaki … tarih ve … sayılı işlem ile bu işleme dayanak gösterilen Organik Tarım Komitesinin … tarih ve … sayılı kararının "organik ürünlerde hiçbir kalıntı bulunmayacağı ve bunun dışında hiçbir standardın kabul edilmeyeceği"ne ilişkin kısmının iptali istenilmektedir.
DAVACILARIN_İDDİALARI :
Davacılar tarafından, ister organik, ister konvansiyonel yöntemlerle üretilsin tüm tarım ürünlerinde belirli düzeyde bir arseniğin mevcudiyetinin kaçınılmaz olduğu, aksi yönde alınan Organik Tarım Komitesi kararının hukuka aykırı olduğu, meyve suyu üretiminde kullanılan içme suyunun da arsenik içerebileceği, arseniğin inorganik ve organik iki türünün olduğu, meyve sularında bulunan arseniğin zararsız olan organik arsenik türünden olduğu, Dünya Sağlık Örgütü tarafından içme suyunda bile belirli bir oranda arsenik bulunabileceğinin kabul edildiği, doğal bir element olan arseniğin meyve sularında bulunmasının kaçınılmaz olduğu, üründe yetiştiği topraktan ve sudan kaynaklı doğal olarak arsenik bulunabileceği, dava konusu kararı almaya Organik Tarım Komitesinin yetkisi olmadığı ileri sürülmektedir.
DAVALININ_SAVUNMASI :
Davalı idarece, piyasa denetimleri sonucunda farklı organik nar sularının analizlerinin yapıldığı ve arsenik tespit edilmediği, ürünün arseniksiz de üretilebileceği, dava konusu işlem tarihi itibarıyla AB mevzuatında ve buna paralel olarak ülkemiz mevzuatında organik tarım ürünlerine ilişkin olarak arseniğe özgü belirlenmiş bir kalıntı ya da bulaşan limitinin bulunmadığı, bunun organik meyve sularının arsenik içermesine izin verilmediği anlamına geldiği, davacıların Amerika’ya ihraç etmek istediği meyve sularında da arseniğe rastlandığı, bu nedenle ürünlerin satılamadığı, arseniğin insan sağlına çok yüksek derecede zararlı olduğu, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Dava konusu … tarih ve … sayılı işlem ile bu işleme dayanak gösterilen Organik Tarım Komitesinin … tarih ve … sayılı kararının "organik ürünlerde hiçbir kalıntı bulunmayacağı ve bunun dışında hiçbir standardın kabul edilmeyeceği"ne ilişkin kısmının iptali gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI : …
DÜŞÜNCESİ : Dava; meyve suyu konsantresi üreticisi ve ihracatçısı olan davacılar tarafından; organik nar suyu ya da organik nar suyu içeren karışık meyve sularında izin verilebilecek maksimum arsenik miktarının ne kadar olacağının bildirilmesi yolundaki 14.6.2012 tarihli başvuru üzerine tesis edilen, sertifika düzenlenecek organik nar sularında hiçbir kalıntı bulunmayacağı ve bunun dışındaki hiçbir standardın kabul edilmeyeceği yolundaki … tarihli ve … sayılı işlem ile bu işleme dayanak gösterilen Organik Tarım Komitesinin … tarihli ve … sayılı kararının organik ürünlerde hiçbir kalıntı bulunmayacağı ve bunun dışında hiçbir standardın kabul edilmeyeceği yolundaki kısmının iptali istemiyle açılmıştır.
Davalı idarenin, davanın ehliyet yönünden reddi gerektiği yolundaki itirazı yerinde görülmeyerek işin esası incelenmiştir.
Tüketiciye güvenilir, kaliteli ürünler sunmak üzere organik ürün ve girdilerin üretiminin geliştirilmesini sağlamak için gerekli tedbirlerin alınmasına ilişkin usul ve esasları belirleme amacıyla ve organik tarım faaliyetlerinin yürütülmesine ilişkin kontrol ve sertifikasyon hizmetlerinin yerine getirilmesi ve Bakanlığın denetim usul ve esasları ile yetki, görev ve sorumluluklarına dair hususları kapsamak üzere yürürlüğe konulan 5262 sayılı Organik Tarım Kanunu'nun 3. maddesinde, organik ürünün, organik tarım faaliyetleri esaslarına uygun olarak üretilmiş ham, yarı mamul veya mamul haldeki sertifikalı ürünü ifade ettiğine işaret edilmiştir.
Aynı Yasa'nın ''Komitelerin oluşumu, yetki, görev ve sorumlulukları'' başlıklı 4. maddesinde, ''Bu Kanunun uygulanmasında; organik tarımın geliştirilmesi yönünde çalışmalar yapmak ve Bakanlık içi koordinasyon ve değerlendirme hizmetleri ile yetkilendirilmiş kuruluşların, işletmelerin, müteşebbislerin, kontrolör ve sertifikerlerin faaliyetlerini izlemek üzere Bakanlık bünyesinde Organik Tarım Komitesi kurulur.
Organik tarımın ticaretini, tanıtımını, araştırmalarını ve diğer organik tarım faaliyet stratejilerini belirlemek ve Bakanlık dışı kurum ve kuruluşlarla koordinasyon ve izleme hizmetlerini yapmak üzere Organik Tarım Ulusal Yönlendirme Komitesi kurulur. Bu Komite; ilgili kamu kurum ve kuruluşları, meslek kuruluşları, sivil toplum örgütleri, üniversiteler ve özel sektör temsilcilerinden olmak üzere en az on kişiden oluşur.
Bu komitelere bağlı olarak, yeter sayıda alt komite oluşturulabilir.
Organik Tarım Komitesi ve Organik Tarım Ulusal Yönlendirme Komitesinin oluşumu ve çalışma şekli ile ilgili usul ve esaslar Bakanlık tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.'' hükmü yer almıştır.
Dava konusu Organik Tarım Komitesi kararının alındığı tarihte yürürlükte bulunan ve anılan Yasa'ya dayanılarak ekolojik dengenin korunması, organik tarımsal faaliyetlerin yürütülmesi, organik tarımsal üretimin ve pazarlamanın düzenlenmesi, geliştirilmesi, yaygınlaştırılmasına ilişkin usul ve esasları belirlemek amacıyla hazırlanarak 10.06.2005 tarih ve 25841 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin ''Organik Tarım Komitesinin oluşumu, görevleri, çalışma şekil ve esasları'' başlıklı 45. maddesinde ''Organik Tarım Komitesinin oluşumu, görevleri, çalışma şekil ve esasları aşağıda belirtilmiştir.
a) Komitenin oluşumu; Bakanlık, Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü, Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü, Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Teşkilatlanma ve Destekleme Genel Müdürlüğü, Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı ile Dış İlişkiler ve Avrupa Topluluğu Koordinasyon Dairesi Başkanlığı tarafından görevlendirilecek temsilcilerinden, Bakan veya yetkilendireceği müsteşar veya müsteşar yardımcısının onayı ile kurulur. Yukarıda adı belirtilen kuruluşlardan en az bir üye olmak üzere komiteye alınacak üye sayısını Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü belirler. İhtiyaç duyulması halinde Teftiş Kurulu Başkanlığı ve Hukuk Müşavirliği’nden Komiteye birer üye alınabilir. Komite başkanlığı ve sekreteryası Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü Alternatif Tarımsal Üretim Teknikleri Daire Başkanlığınca yürütülür.
b) Komitenin görevleri;
1) Yetkilendirilmiş kuruluş başvurularını değerlendirerek çalışma izni vermek, izin sürelerini uzatmak, izinlerini iptal etmek,
2)Yetkilendirilmiş kuruluşları kodlamak, kontrolörleri, sertifikerleri kodlamak ve kimliklendirmek,
3) Kontrolör ve sertifiker yetkisi vermek, yetkilerini iptal etmek,
4) Yetkilendirilmiş kuruluşların büro denetimini yapmak,
5) Yetkilendirilmiş kuruluşlara, kontrolörlere ve müteşebbislere organik tarım mevzuatlarına aykırı hareket etmeleri halinde gerekli idari para cezalarının uygulanmasını Bakanlık Makamına teklif etmek,
6) Türkiye’de organik tarımın yaygınlaştırılması, geliştirilmesi, tanıtılması konularında çalışmalar yapmak, Organik tarım konusunda eğitim, seminer, sempozyum, toplantı, kongre ve fuarların düzenlenmesini teşvik etmek, bahse konu etkinliklere katılmak ve katkı sağlamak,
7) Uluslararası Organik Tarım mevzuatlarını izleyerek bu konudaki uyumun sağlanması için değişiklik çalışmaları yapmaktır.
c) Komite, sekreterya tarafından toplantıya çağrılır. Komite üye tam sayısının en az salt çoğunluğuyla toplanır. Kararlar üye tam sayısının salt çoğunluğu ile alınır.
d) Raportörlük, Komitece Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü temsilcileri arasından seçilen sekreter üye tarafından yürütülür.
e) Kararlar, toplantı tarihinden itibaren en geç bir ay içinde toplantıya katılan tüm üyeler tarafından imzalanır. Bakan veya Bakan’ın yetki verdiği Makamın
Onayına sunulur ve Makam Onayı tarihinden itibaren yürürlüğe girer.'' hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirketin organik kontrol ve sertifikasyonunu yapan … adlı şirket tarafından Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğüne yapılan 14.06.2012 tarihli başvuruda, davacı tarafından üretilen ve ABD'ye satışı yapılan bir parti ürünün arsenik içeriğinin yüksek bulunması nedeniyle toplatıldığı ve davacı şirketin ürettiği dört parti organik nar suyunun analizinde 0,095 ppm arsenik tespit edildiği belirtilmek suretiyle organik ürün sertifikası düzenlenebilmesi için izin verilecek arsenik limitinin ne olduğunun sorulduğu, bu başvuruya cevaben tesis edilen dava konusu … tarih ve … sayılı işlemde, organik ürünlerde hiçbir kalıntı bulunmayacağı ve bunun dışında hiçbir standardın kabul edilmeyeceği yolundaki dava konusu Organik Tarım Komitesi kararından bahisle sertifika düzenlenecek organik nar suyu ya da organik nar suyu içeren karışık meyve sularında hiçbir kalıntı bulunmayacağının belirtildiği anlaşılmıştır.
Davacılar tarafından, ister organik, ister konvansiyonel yöntemlerle üretilsin tüm tarım ürünlerinde belirli düzeyde bir arseniğin mevcudiyetinin kaçınılmaz olduğu, meyve suyu üretiminde kullanılan içme suyunun da arsenik içerebileceği ileri sürülmekte ise de davalı idarece piyasa denetimleri sonucunda farklı organik nar sularının analizlerinin yapıldığı ve arsenik tespit edilmediği görülmüştür.
Bu durumda, dava konusu işlem tarihi itibarıyla AB mevzuatında ve buna paralel olarak ülkemiz mevzuatında organik tarım ürünlerine ilişkin olarak arseniğe özgü belirlenmiş bir kalıntı ya da bulaşan limitinin bulunmadığı ve organik meyve sularının arsenik içermesine izin verilmediği anlaşılmış olup; Organik Tarım Komitesinin … tarihli ve … sayılı kararının organik ürünlerde hiçbir kalıntı bulunmayacağı ve bunun dışında hiçbir standardın kabul edilmeyeceği yolundaki kısmında ve bu karara uygun olarak tesis edilen işlemde üst normlara aykırılık görülmemiştir.
Öte yandan, davacılar tarafından Organik Tarım Komitesinin standart belirleme yetkisine sahip olmadığı ileri sürülmekte ise de; Organik Tarım Komitesinin … tarihli ve … sayılı kararının dava konusu kısmı ile yeni bir standart belirlenmediği, söz konusu kararın dava konusu kısmının organik tarım mevzuatı çerçevesinde uygulama birlikteliği sağlamaya yönelik bir açıklama içerdiği sonucuna varılmıştır.
Davacı şirketlerin diğer iddiaları ise iptal kararı verilmesini gerektirir nitelik taşımamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, duruşma için taraflara önceden bildirilen 18/04/2019 tarihinde, davacılar vekili Av. … ile davalı idare vekili Hukuk Müşaviri …'in geldiği, Danıştay Savcısı …'in hazır olduğu görülmekle, açık duruşmaya başlandı. Taraflara usulüne uygun olarak söz verilerek dinlendikten ve Danıştay Savcısının düşüncesi alındıktan sonra taraflara son kez söz verilip, duruşma tamamlandı.
Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 31/10/2014 ve 18/04/2019 tarihli ara kararlarına cevapların geldiği görülerek gereği görüşüldü:
MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
Davacıların üretmiş oldukları ürünlerin organik kontrol ve sertifikasyonunu yapmaya yetkili kuruluş olan … Türkiye İzmir Şubesince davacıların ürettikleri ürünlerden alınan 4 parti numunede 0.095 ppm arsenik tespit edildiği, bunun üzerine … Türkiye İzmir Şubesince "her partinin tek tek analiz edilmesi ve maksimim 0,01 ppm arsenik tespit edilmesi durumunda organik ürün sertifikası düzenlenebileceği" belirtilerek, organik nar suyu meyve sularında izin verilebilecek maksimum arsenik miktarının ne kadar olacağının bildirilmesi istemiyle davalı idareye yapılan 14/06/2012 tarihli başvuru üzerine tesis edilen, sertifika düzenlenecek organik nar suyu ya da organik nar suyu içeren karışık meyve sularında hiçbir kalıntı bulunmayacağı yolundaki … tarih ve … sayılı işlem ile bu işleme dayanak gösterilen Organik Tarım Komitesinin … tarih ve … sayılı kararının "organik ürünlerde hiçbir kalıntı bulunmayacağı ve bunun dışında hiçbir standardın kabul edilmeyeceği"ne ilişkin kısmının iptali istemiyle görülmekte olan dava açılmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE:
ESAS YÖNÜNDEN:
İlgili Mevzuat:
Tüketiciye güvenilir, kaliteli ürünler sunmak üzere organik ürün ve girdilerin üretiminin geliştirilmesini sağlamak için gerekli tedbirlerin alınmasına ilişkin usul ve esasları belirlemek amacıyla yürürlüğe konulan ve organik tarım faaliyetlerinin yürütülmesine ilişkin kontrol ve sertifikasyon hizmetlerinin yerine getirilmesi ve Bakanlığın denetim usul ve esasları ile yetki, görev ve sorumluluklarına dair hususları kapsayan 5262 sayılı Organik Tarım Kanunu'nun 3. maddesinde, organik ürünün, organik tarım faaliyetleri esaslarına uygun olarak üretilmiş ham, yarı mamul veya mamul haldeki sertifikalı ürünü ifade ettiği hüküm altına alınmıştır.
Aynı Kanun'un ''Komitelerin oluşumu, yetki, görev ve sorumlulukları'' başlıklı 4. maddesinde, ''Bu Kanunun uygulanmasında; organik tarımın geliştirilmesi yönünde çalışmalar yapmak ve Bakanlık içi koordinasyon ve değerlendirme hizmetleri ile yetkilendirilmiş kuruluşların, işletmelerin, müteşebbislerin, kontrolör ve sertifikerlerin faaliyetlerini izlemek üzere Bakanlık bünyesinde Organik Tarım Komitesi kurulur.
Organik tarımın ticaretini, tanıtımını, araştırmalarını ve diğer organik tarım faaliyet stratejilerini belirlemek ve Bakanlık dışı kurum ve kuruluşlarla koordinasyon ve izleme hizmetlerini yapmak üzere Organik Tarım Ulusal Yönlendirme Komitesi kurulur. Bu Komite; ilgili kamu kurum ve kuruluşları, meslek kuruluşları, sivil toplum örgütleri, üniversiteler ve özel sektör temsilcilerinden olmak üzere en az on kişiden oluşur.
Bu komitelere bağlı olarak, yeter sayıda alt komite oluşturulabilir.
Organik Tarım Komitesi ve Organik Tarım Ulusal Yönlendirme Komitesinin oluşumu ve çalışma şekli ile ilgili usul ve esaslar Bakanlık tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.'' hükümleri yer almıştır.
Dava konusu Organik Tarım Komitesi kararının alındığı tarihte yürürlükte bulunan ve anılan Kanun'a dayanılarak ekolojik dengenin korunması, organik tarımsal faaliyetlerin yürütülmesi, organik tarımsal üretimin ve pazarlamanın düzenlenmesi, geliştirilmesi, yaygınlaştırılmasına ilişkin usul ve esasları belirlemek amacıyla hazırlanarak 10/06/2005 tarih ve 25841 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin ''Organik Tarım Komitesinin oluşumu, görevleri, çalışma şekil ve esasları'' başlıklı 45. maddesinde ''Organik Tarım Komitesinin oluşumu, görevleri, çalışma şekil ve esasları aşağıda belirtilmiştir.
a) Komitenin oluşumu; Bakanlık, Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü, Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü, Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Teşkilatlanma ve Destekleme Genel Müdürlüğü, Strateji Geliştirme Başkanlığı ile Dış İlişkiler ve Avrupa Topluluğu Koordinasyon Dairesi Başkanlığı tarafından görevlendirilecek temsilcilerinden, Bakan veya yetkilendireceği müsteşar veya müsteşar yardımcısının onayı ile kurulur. Yukarıda adı belirtilen kuruluşlardan en az bir üye olmak üzere komiteye alınacak üye sayısını Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü belirler. İhtiyaç duyulması halinde Teftiş Kurulu Başkanlığı ve Hukuk Müşavirliği’nden Komiteye birer üye alınabilir. Komite başkanlığı Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürü veya yetki vereceği Genel Müdür Yardımcısı veya Alternatif Tarımsal Üretim Teknikleri Daire Başkanı tarafından, Komite Sekreteryası ise Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü Alternatif Tarımsal Üretim Teknikleri Daire Başkanlığınca yürütülür.
b) Komitenin görevleri;
1) Yetkilendirilmiş kuruluş başvurularını değerlendirerek çalışma izni vermek, izin sürelerini uzatmak, izinlerini iptal etmek,
2)Yetkilendirilmiş kuruluşları kodlamak, kontrolörleri, sertifikerleri kodlamak ve kimliklendirmek,
3) Kontrolör ve sertifiker yetkisi vermek, yetkilerini iptal etmek,
4) Yetkilendirilmiş kuruluşların büro denetimini yapmak ve bu denetimlerle Yetkilendirilmiş kuruluşun kontrol ve sertifikasyon faaliyetlerinin tarafsızlığını ve kontrollerinin etkinliğini teyit etmek,
5) Yetkilendirilmiş kuruluşlara, kontrolörlere ve müteşebbislere organik tarım mevzuatlarına aykırı hareket etmeleri halinde gerekli idari para cezalarının uygulanmasını Bakanlık Makamına teklif etmek,
6) Türkiye’de organik tarımın yaygınlaştırılması, geliştirilmesi, tanıtılması konularında çalışmalar yapmak, Organik tarım konusunda eğitim, seminer, sempozyum, toplantı, kongre ve fuarların düzenlenmesini teşvik etmek, bahse konu etkinliklere katılmak ve katkı sağlamak,
7) Uluslararası Organik Tarım mevzuatlarını izleyerek bu konudaki uyumun sağlanması için değişiklik çalışmaları yapmaktır.
c) Komite, sekreterya tarafından toplantıya çağrılır. Komite üye tam sayısının en az salt çoğunluğuyla toplanır. Kararlar üye tam sayısının salt çoğunluğu ile alınır.
d) Raportörlük, Komitece Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü temsilcileri arasından seçilen sekreter üye tarafından yürütülür.
e) Kararlar, toplantı tarihinden itibaren en geç bir ay içinde toplantıya katılan tüm üyeler tarafından imzalanır. Bakan veya Bakan’ın yetki verdiği Makamın
Onayına sunulur ve Makam Onayı tarihinden itibaren yürürlüğe girer.'' hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava Konusu İşlemlerin İncelenmesi:
Davacılar tarafından, ister organik, ister konvansiyonel yöntemlerle üretilsin tüm tarım ürünlerinde belirli düzeyde bir arseniğin mevcudiyetinin kaçınılmaz olduğu, meyve suyu üretiminde kullanılan içme suyunun da arsenik içerebileceği ileri sürülmektedir.
Davalı idarece, üreticilerin çevresel kirlilik risklerine karşı tedbirleri alması gerektiği, bu tedbirlerin alınması durumunda kalıntısız ve bulaşansız ürün üretilebileceği, 29/12/2011 tarih ve 28157 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Türk Gıda Kodeksi Bulaşanlar Yönetmeliğinde belirtilen limitlerin organik üretilmeyen, konvansiyonel ürünlere ilişkin olduğu, organik ürünlerde tespit edilebilir limitlerde bir kalıntı, bulaşma bulunmaması gerektiğinden herhangi bir limit belirlenmediği, nitekim uygulamada yapılan analizler neticesinde arsenik bulunmayan ürünlerin olduğu ve bu ürünlere izin verildiği savunulmaktadır.
Davalı idarece organik nar suyuna ilişkin olarak sunulan örnek analiz raporlarının incelenmesinden; analizlerde ölçüm limitinin 0,0147 mg/kg olarak belirlendiği görüldüğünden, Dairemizce verilen 18/04/2019 tarih ve E:2014/4107 sayılı ara kararı ile davalı idareden; ölçüm limiti olarak 0.0147 mg/kg değerinin esas alındığı ve aralarında davacı … Gıda San. ve Tic. A.Ş.'nin ürünlerinin de bulunduğu raporların tamamında T.E.D.B. (Tespit Edilebilir Düzeyde Bulunmadı) sonucuna ulaşıldığı, bu nedenle, laboratuvar analizleri sonucunda tespit edilebilir arsenik düzeyinin ne olduğu ve ölçüm limiti olduğu görülen 0.0147 mg/kg'ın altında arsenik bulunduğu tespit edilen meyve sularının organik olarak kabul edilerek tüketimine izin verilip verilmediği sorulmuş olup, davalı idarece verilen 09/08/2019 tarihli ara kararı cevabında, piyasa gözetim ve denetiminde değişik satış yerlerinden organik nar suyu numunelerinin akredite laboratuvarlarda yapılan analizlerinde arsenik tespit edilmediği, bu durumun arseniksiz meyve suyu üretilebileceğini ortaya koyduğu, meyve sularına katılan suların da arseniksiz olması gerektiği belirtilmiştir.
Dava konusu Organik Tarım Komitesi Kararında yer alan "Organik tarım mevzuatı çerçevesinde organik ürünlerde hiçbir kalıntı bulunmayacağı, bunun dışında hiçbir standartın kabul edilmeyeceği" ifadesinde geçen "kalıntı" kavramıyla nelerin kastedildiğinin, arsenik maddesinin bu kapsama girip girmediğinin, organik tarımsal üretimin; çevresel kirlilik riski bulunmayan alan seçimi, zararlılarla mücadele, hasat, işleme ve toplama süreçlerine ilişkin hususlara dikkat edilerek yapılması neticesinde üretilecek olan meyve sularında arsenik bulunmamasının mümkün olup olmadığının, BNN (Bundersverband Naturkost Naturwaren), FDA (U.S. Food and Drug Administration) vb. uluslararası kurum veya kuruluşlar tarafından organik olan ve organik olmayan meyve suları için belirlenmiş bir arsenik limitinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi amacıyla yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda … Üniversitesi … Fakültesi Öğretim Üyesi Toksikolog Prof. Dr. …, Ziraat Yüksek Mühendisi Dr. … ve Gıda Yüksek Mühendisi … tarafından düzenlenen 11/01/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle, "1- Dava konusu Organik Tarım Komitesi Kararında yer alan "Organik tarım mevzuatı çerçevesinde organik ürünlerde hiçbir kalıntı bulunmayacağı, bunun dışında hiçbir standardın kabul edilmeyeceği" ifadesinde geçen "kalıntı" kavramıyla nelerin kastedildiğinin arsenik maddesinin bu kapsama girip girmediği,Görüş: Tarım ve Orman Bakanlığı'nın güncel resmi internet sayfasında yer alan "Kalıntı Kriterleri - Organik Bitkisel Ürünlerin Analiz Sonuçlarının Değerlendirilme Kriterleri" başlıklı belgede (Kalıntı Kriterleri, 2020) aşağıdaki ifadelere yer verilmiştir: "... Organik tarımda kullanılmasına izin verilmeyen bitki koruma ürünlerinin doğrudan veya dolaylı olarak kullanımının söz konusu olmadığı durumlarda, ürünün kendi yapısından kaynaklanan ve/veya toprak, su hava yolu ile istem dışı olarak ürüne bulaşan aktif maddeler kalıntı olarak değil, önlenemeyen bulaşma olarak kabul edilecektir. Bu durumda kontaminasyon kaynağının kontrol ve sertifikasyon kuruluşu tarafından mutlaka araştırılması, doğrulanması ve raporlanması gerekmektedir. ... 3. Organik ürünlerde tespit edilen mikotoksin (patulin, okratoksin, aflatoksin) ve ağır metaller bulaşan olarak kabul edilecek olup,
- Öncelikli olarak kontrol ve sertifikasyon kuruluşu tarafından söz konusu ürünün üretim/işleme/depolama/taşıma faaliyetlerinin mevzuata uygunluğunun doğrulanması,
- Mevzuata uygunluğu doğrulanan ürünlerde tespit edilen bulaşanların, Türk Gıda kodeksi Bulaşanlar Yönetmeliğinde belirtilen maksimum limitlere göre değerlendirilmesi gerekmektedir..." Yukarıdaki metinde, koyu renkle işaretlediğimiz cümlede de belirtildiği gibi, organik ürünlerde tespit edilen ağır metaller bulaşan olarak kabul edilmektedir. Bu durumda, bir ağır metal olan arseniğin de "bulaşan" olarak kabul edilmesi söz konusu olmaktadır. Türk Gıda Kodeksi Bulaşanlar Yönetmeliği (2011) "bulaşan" tanımını aşağıdaki şekilde yapmaktadır: Bulaşan: gıdaya kasten ilave edilmeyen ancak gıdanın birincil üretim aşaması dahil üretimi, imalatı, işlenmesi, hazırlanması, işleme tabi tutulması, ambalajlanması, paketlenmesi, nakliyesi veya muhafazası ya da çevresel bulaşma sonucu gıdada bulunan hayvan tüyü, böcek parçası gibi yabancı maddeler hariç olmak üzere her tür maddeyi tanımlamaktadır (Türk Gıda Kodeksi Bulaşanlar Yönetmeliği 2011)
Diğer taraftan, 2002 yılında yayınlanan "Türk Gıda Kodeksi Gıda Maddelerinde Belirli Bulaşanların Maksimum Seviyelerinin Belirlenmesi Hakkında Tebliğ'de (Tebliğ 2002) aşağıdaki iki tanıma yer vermiştir:
Gıda Bulaşanları: Bitki, hayvan ve/veya toprak kökenli yabancı maddeler, ilaç kalıntıları, metalik ve biyolojik bulaşmalar; insan sağlığına zararlı olan plastik madde, deterjan, dezenfektan, radyoaktif madde kalıntıları ve her türlü istenmeyen maddeleri (Tebliğ No:2002/63)
Metal ve metaloidler: Gıdaların doğal yapısında bulunabilen veya çevre, teknolojik işlemler ya da ambalaj materyalleri gibi değişik yollardan gıdaya bulaşabilen kimyasal inorganik maddeleri tanımlamaktadır (Türk Gıda Kodeksi Bulaşanlar Yönetmeliği 2011, Tebliğ No:2002/63).
Geçmişte 30'dan fazla arsenik içeren bileşiğin, farklı pestisit türleri olan herbisit, insektisit ve rodentisit olarak kullanıldığı, bazılarının Amerika Birleşik Devletleri'ni de kapsayan çeşitli ülkelerde halen kayıtlı şekilde, özellikle ahşap koruşucu olarak kullanıldığı bilinmektedir (EFSA, 2009)
Günümüzde arseniğin pestisit olarak kullanılması da söz konusu olduğu için -genel olarak 'kalıntı' sözcüğünün pestisitler ve veteriner ilaçlar için kullanıldığı dikkate alınırsa- arsenik artıkları için de 'kalıntı' teriminin kullanılabileceği düşünülebilir. Ancak mevzuat ve yönetmeliklerde genel olarak metaller için yukarıda da belirtildiği gibi 'bulaşan' sözcüğü kullanılmaktadır. Aşağıda kalıntı tanımı yer almaktadır.
Kalıntı, genel bilgiler kısmında da belirtildiği gibi 'gıdaların yetişmesi ve/veya işlemesi sırasında kullanılan kimyasal maddelerden kalanlar' olarak tanımlanabilir.
Pestisit kalıntısı (Guidance Document on the Definition of Residue): İnsanların besinleri, çiftlik hayvanlarının besinleri ve/veya içme suyundaki pestisit, pestisit metabolitleri, son ürünler ve diğer dönüşüm ürünlerinin bileşimi olarak tanımlanır.
2-Organik tarımsal üretimin; çevresel kirlilik riski bulunmayan alan seçimi, zararlılarla mücadele, hasat, işleme ve toplama süreçlerine ilişkin hususlara dikkat edilerek yapılması neticesinde üretilecek olan meyve sularında arsenik bulunmamasının mümkün olup olmadığı, Görüş: Tarım ve Orman Bakanlığı'nın güncel resmi internet sayfasında yer alan 'Kalıntı Kriterleri - Organik Bitkisel Ürünlerin Analiz Sonuçlarının Değerlendirilme Kriterleri' başlıklı belgede (Kalıntı Kriterleri, 2020) aşağıdaki ifadelere yer verilmiştir:
..."Organik bitkisel üretimde sentetik kimyasal bitki koruma ürünlerinin kullanılmasına izin verilmemekte olup. Bitki hastalık, zararlı ve yabancı otlarla mücadelede öncelikle fiziksel, kültürel, biyolojik ve biyoteknik yöntemlerin uygulanması, bu mücadele yöntemlerinin yeterli olmaması halinde ise 'Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik'in Ek-2 bölümünde belirtilen girdilerin kullanılması gerekmektedir. Uygun mücadele yöntemleri ve izin verilen girdiler kullanılmakla birlikte, ülke genelinde tarım arazilerinin parçalı ve küçük olması organik üretim alanları ile konvansiyonel üretim alanları arasındaki fiziksel bariyerlerin yetersiz kalmasına, organik ürünlerin toprak, su ve hava yolu ile önlenemeyen bulaşmaya maruz kalmasına neden olmaktadır."...
Koyu renk ile işaretlediğimiz yukarıdaki metindeki tümcede belirtilen, organik tarımsal üretimde, "... Uygun mücadele yöntemleri ve izin verilen girdiler kullanılmakla birlikte, organik ürünlerin ülke genelinde tarım arazilerinin parçalı ve küçük olması organik üretim alanları ile konvansiyonel üretim alanları arasındaki fiziksel bariyerlerin yetersiz kalmasına, organik ürünlerin toprak, su ve hava yolu ile önlenemeyen bulaşmaya maruz kalmasına neden olmaktadır..." ifadesi dikkate alındığında, organik ürünlerin çevresel kirleticiler ile kirlenmesinin kaçınılmaz olduğu ve bunun Bakanlık belgelerinde de açıkça belirtildiği görülmektedir.
Arseniğin bir bulaşan olarak tanımlandığı dikkate alındığında, bu metinde yer alan "...organik ürünlerin toprak, su ve hava yolu ile önlenemeyen bulaşmaya maruz kalmasına neden olmaktadır..." ifadesi, önem taşımaktadır.
Arsenik hakkında genel bilgiler kısmında verilen açıklamalar göz önüne alındığında, gerek doğal, gerekse antropojenik etkilerle yeryüzündeki konsantrasyonları değişim gösteren bu ağır metalin sadece yeraltı suları ve yüzeysel sulara karışmadığı, ayrıca toprakta bulunabildiği veya atmosferik olaylar ile farklı yeryüzü bölgelerine taşınarak yağışlar ile yeryüzüne indiği ve yine toprak ve sulara karışabildiği bilinmektedir. Ürünlerin yetiştiği toprağın veya yetişme sırasında kullanılan suyun ya da yağışların, ürünlerde kontaminasyona neden olması söz konusudur. Ayrıca meyve suyunun hazırlanması sırasında kullanılacak sudaki arsenik miktarı, genel bilgiler kısmında da belirtildiği üzere, meyve suyunun arsenik içeriği üzerinde etkili olacaktır. Literatür verileri incelendiğinde, insanların arseniğe sadece içme suyu yolu ile değil, tüketilen besinler (balık, pirinç, meyve suları, meyveler, et, un, buğday vb (Xue ve ark.'ları, 2010) yolu ile de maruz kalmasının kaçınılmaz olduğu bilinmektedir. Burada belirtildiği üzere, meyve sularının da arsenik içermesi söz konusudur.
Sonuç olarak, Tarım ve Orman Bakanlığı'nın yukarıda yer verilen 'Kalıntı Kriterleri' ile ilgili açıklamalarında da belirtildiği gibi organik tarımsal üretimin; çevresel kirlilik riski bulunmayan alan seçimi, zararlılarla mücadele, hasat, işleme ve toplama süreçlerine ilişkin hususlara dikkat edilerek yapılması neticesinde dahi, üretilecek olan meyve sularında arsenik bulunmasının mümkün olduğu anlaşılmaktadır.
3-BNN (Bundersverband Naturkost Naturwaren), FDA (U.S. Food and Drug Administration) vb. Uluslararası kurum ve kuruluşlar tarafından organik olan ve organik olmayan meyve suları için belirlenmiş bir arsenik limitinin bulunup bulunmadığı, Görüş: Literatür taramaları yapıldığında, Bundersverband Naturkost naturwaren (BNN), Birleşik Devletler Besin ve Gıda Dairesi (FDA, U.S. Food an Drug Administration) vb. Uluslararası kurum ve kuruluşlar tarafından 'organik olan meyve suları' için arsenik konsantrasyonu hakkında belirlenmiş bir limite rastlanmamıştır.
Yapılan incelememizde 'organik olmayan meyve suları' için ülkemiz de dahil olmak üzere belirlenmiş bir arsenik limitinin bulunduğu görülmüştür. Örneğin, 2002 yılında yayınlanan 'Türk Gıda kodeksi Gıda maddelerinde Belirli Bulaşanların maksimum Seviyelerinin Belirlenmesi Hakkında Tebliğ'in 'Ek-2 Metal ve Metaloidler' başlıklı belgesinde meyve suyu, nektarı ve şuruplarındaki arsenik konsantrasyonu için 'kabul edilebilir en yüksek değer' 0,2 mg/kg olarak verilmiştir (Tebliğ 2002). Ancak bu tebliğde, arseniğin organik veya inorganik formu konusunda herhangi bir açıklamaya yer verilmemiş olup, sözü geçen arseniğin 'toplam arsenik' olarak değerlendirildiği düşünülebilir. Diğer taraftan, FDA, elma suyundaki inorganik arsenik için 'sınır değeri' 10 mikrogram I / kg olarak belirtmiştir (FDA, 2013).
EFSA'nın 2009 yılında yayınladığı bilimsel raporda Codex Alimentarius'un arsenik konusunda, çeşitli besinlerde toplam arsenik için maksimum izin verilen konsantrasyonlar gibi, bazı standartlar belirlediği bildirilmiştir. Bu besinler ve izin verilen konsantrasyonlara örnek olarak, doğal mineral su için 0,01 mg/L. yemeklik yağlar için 0,1 mg/kg verilebilir. (EFSA, 2009)
İçme suları, özellikle yüksek doğal düzeyleri olan bölgelerden kaynak alan, diyetle arseniğe maruziyet için ana kaynak olabilir. Meyve ve sebze suları ile yumuşak içecekler ve alkollü içeceklerin hazırlanmasında yüksek oranda su kullanılması nedeniyle inorganik arseniğe ana maruziyet kaynağı olarak bu sınıfta yer alan ürünler de listelere eklenmiştir (EFSA, 2009). EFSA (2009)'nın bilimsel raporunda inorganik arseniğe maruziyetin ana kaynağı olarak, tohum ve tohum içeren ürünler, meyveler ve meyve suları, pirinç ve pirinç ürünleri ve süt tüketimi gösterilmiştir." görüşlerine yer verildiği anlaşılmaktadır.
Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davalı idare tarafından bilirkişi raporuna itiraz edilmiş ise de, söz konusu raporun ayrıntılı bir inceleme ürünü olması ve karar vermeye yeterli tespit ve açıklamaları içermesi karşısında itiraz yerinde görülmeyerek, rapor Dairemizce hükme esas alınabilecek nitelikte görülmüştür.
Uyuşmazlıkta, davalı idarece, havası, toprağı ve suyu temiz bir alanda üretim yapılması, işleme ve depolama süreçlerinde karışma ve bulaşmanın engellenmesi, üretim sürecinde koruyucu hijyen tedbirlerinin alınması durumunda kalıntısız ve bulaşansız organik meyve suyu üretilebileceği ileri sürülmekteyse de; organik tarımsal üretimin; çevresel kirlilik riski bulunmayan alan seçimi, zararlılarla mücadele, hasat, işleme ve toplama süreçlerine ilişkin hususlara dikkat edilerek yapılması neticesinde dahi, üretilecek olan meyve sularında arsenik bulunmasının mümkün olduğu hususunun alınan bilirkişi raporu ile tespit edildiği ve bu durumun davalı Tarım ve Orman Bakanlığı'nın 'Kalıntı Kriterleri' ile ilgili açıklamalarında da belirtildiği görülmektedir.
Öte yandan, davalı idarece piyasa denetimleri sonucunda farklı organik nar sularının analizlerinin yapıldığı ve ürünlerde arsenik tespit edilmediği ileri sürülmekteyse de; dava dosyasına sunulan analiz raporlarında, "T.E.D.B. (Tespit Edilebilir Düzeyde Bulunamadı)" sonucunun yer aldığı, analizin yapıldığı cihazın ölçüm limiti olan 0.0147 mg/kg'ın altındaki arsenik bulaşanının tespit edilemediği, bu durumun ise ürünlerde arsenik bulunmadığı anlamına gelmeyeceği, bulunan arseniğin ölçüm cihazı tarafından tespit edilemediği anlaşılmaktadır.
Bu nedenle, davalı idarece, üretilecek olan organik meyve sularında bulunabilecek en fazla arsenik miktarının halk sağlığı gözetilerek belirlenmesi gerekmekteyken, sertifika düzenlenecek organik nar suyu ya da organik nar suyu içeren karışık meyve sularında hiçbir kalıntı bulunmayacağı yolundaki … tarih ve … sayılı işlem ile bu işleme dayanak gösterilen Organik Tarım Komitesinin … tarih ve … sayılı kararının "organik ürünlerde hiçbir kalıntı bulunmayacağı ve bunun dışında hiçbir standardın kabul edilmeyeceği"ne ilişkin kısmında hukuka uyarlık bulunmamıştır.
Öte yandan, bu davanın konusunu, organik ürünlerde arsenik dahil hiçbir kalıntı bulunmayacağı ve bunun dışında hiçbir standardın kabul edilmeyeceği yönündeki işlemlerin oluşturduğu, organik ürünlerde de arsenik bulaşanı bulunabileceğinin bilirkişi raporu ile ortaya konulduğu ve davalı idarece de organik meyve sularında arsenik bulaşanı bulunamayacağının ortaya konulamadığı, bu nedenle dava konusu işlemlerin hukuka aykırı görüldüğü, ancak bu durumun idarece organik meyve sularında arsenik kontrolü yapılamayacağı anlamına gelmediği, yukarıda da değinildiği üzere davalı idarece organik meyve sularında bulunabilecek maksimum arsenik limitinin belirlenmesi neticesinde ürünlerin bu limite göre değerlendirilmesi gerektiği hususu da açıktır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı işlemi ile bu işleme dayanak gösterilen Organik Tarım Komitesinin … tarih ve … sayılı kararının "organik ürünlerde hiçbir kalıntı bulunmayacağı ve bunun dışında hiçbir standardın kabul edilmeyeceği"ne ilişkin kısmının İPTALİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … TL yargılama giderinin davalı idareden alınarak davacılara verilmesine,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca duruşmalı işler için belirlenen … TL vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacılara verilmesine,
4. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacılara iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 23/06/2021 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(X)-KARŞI OY :
Davacılar tarafından, ister organik, ister konvansiyonel yöntemlerle üretilsin tüm tarım ürünlerinde belirli düzeyde bir arseniğin mevcudiyetinin kaçınılmaz olduğu, meyve suyu üretiminde kullanılan içme suyunun da arsenik içerebileceği ileri sürülmekte ise de davalı idarece piyasa denetimleri sonucunda farklı organik nar sularının analizlerinin yapıldığı ve arsenik tespit edilmediği görülmüştür.
Bu durumda, dava konusu işlem tarihi itibarıyla AB mevzuatında ve buna paralel olarak ülkemiz mevzuatında organik tarım ürünlerine ilişkin olarak arseniğe özgü belirlenmiş bir kalıntı ya da bulaşan limitinin bulunmadığı ve organik meyve sularının arsenik içermesine izin verilmediği anlaşılmış olup; Organik Tarım Komitesinin … tarih ve … sayılı kararının organik ürünlerde hiçbir kalıntı bulunmayacağı ve bunun dışında hiçbir standardın kabul edilmeyeceği yolundaki kısmında ve bu karara uygun olarak tesis edilen işlemde üst normlara aykırılık görülmemiştir.
Öte yandan, davacılar tarafından Organik Tarım Komitesinin standart belirleme yetkisine sahip olmadığı ileri sürülmekte ise de; Organik Tarım Komitesinin … tarih ve … sayılı kararının dava konusu kısmı ile yeni bir standart belirlenmediği, söz konusu kararın dava konusu kısmının organik tarım mevzuatı çerçevesinde uygulama birlikteliği sağlamaya yönelik bir açıklama içerdiği sonucuna varılmıştır.
Davacı şirketlerin diğer iddiaları ise iptal kararı verilmesini gerektirir nitelik taşımamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddi gerektiği oyuyla aksi yöndeki Daire kararına katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.