4. Hukuk Dairesi 2018/2109 E. , 2019/5870 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi ... Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar ... ve diğerleri vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 01/03/2012 gününde verilen dilekçe ile trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 10/11/2016 günlü karara karşı davacı ve davalı tarafın istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; davalının istinaf başvurusunun HMK"nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine, davacıların istinaf başvurusunun kabulüne, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/152-2016/352 sayılı kararının kaldırılarak; davanın kısmen kabulüne dair verilen 03/02/2017 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Davacılardan ..., ..., ..., ... ve ...’ın temyiz isteminin incelenmesinde:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-a maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 6763 sayılı Kanunun 44. maddesiyle HMK’ya eklenen Ek-Madde 1’de öngörülen yeniden değerleme oranı dikkate alındığında 2017 yılı için 41.530,00 TL’dir.
HMK 362/1-a ve 362/2. maddeleri gereğince temyiz edenin sıfatına göre hükmedilen ya da mahkemece kabul edilmeyen bölümünün miktar veya değeri 41.530,00 TL’yi geçmeyen davalara ilişkin bölge adliye mahkeme kararlarının temyizi kabil değildir. Kesin olan kararların temyizinin istenilmesi halinde bölge adliye mahkemesi hukuk dairesi tarafından bu konuda temyiz dilekçesinin reddine karar verilebileceği gibi, verilmemiş olması halinde Yargıtayca da temyiz isteminin reddine karar verilebilecektir.
Somut olayda, davacılardan ... ve ... ayrı ayrı 50.000,00’er TL, davacılardan ..., ... ve ... ayrı ayrı 20.000,00’er TL manevi tazminat isteminde bulunmuş, ilk derece mahkemesince davacılardan ... ve ... için ayrı ayrı 7.000,00’er TL, ... için 3.000,00 TL, ... ve ... için ayrı ayrı 2.000,00’er TL manevi tazminata hükmedilmiş; tarafların istinaf başvurusu bölge adliye mahkemesince karar kaldırılarak ... ve ... için ayrı ayrı 10.000,00’er TL, ...
için 7.000,00 TL, ... ve ... için ayrı ayrı 3.000,00’er TL manevi tazminata hükmedilmiş; bu karara karşı davacılar temyiz yoluna başvurmuştur. İhtiyari dava arkadaşı olan davacılar yönünden temyiz sınırı her dava arkadaşının davası için ayrı ayrı belirlenecektir. Aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunan davacılar bakımından temyize konu edilen miktarlar, yukarıda belirtilen temyiz kesinlik sınırının altında kalmaktadır. O halde, adı geçen davacılar yönünden bölge adliye mahkemesi kararının temyiz kabiliyeti olmayıp temyiz itirazlarının HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacılardan ...’ın temyiz itirazlarına gelince:
Dava, trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı, eşi ..."ın sevk ve idaresindeki motosikletle seyir halinde iken davalının maliki ve sürücüsü bulunduğu araç ile çarpıştığını, kazaya geçiş üstünlüğüne riayet etmeden ve ana yolu kontrol etmeden tali yoldan çıkan davalının dikkatsiz ve tedbirsizliğinin sebep olduğunu, başından yaralanan ...’ın kaldırıldığı hastanede 20 gün sonra vefat ettiğini belirterek uğradığı manevi zararın giderilmesini istemiştir.
Davalı, olaydan dolayı derin üzüntü içinde olduğunu, ölen kişinin sağlık durumunu yakından takip ettiğini ve yakınlarının üzüntülerini paylaşmak ve üzerine düşen her şeyi yapmak için sürekli çaba içinde olduğunu, kusur oranını kabul etmediğini, talep edilen tazminatın fahiş olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hükme karşı taraflarca istinaf talebinde bulunulmuştur. Bölge adliye mahkemesince, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine, davacıların istinaf başvurusunun kabulüne, kararın kaldırılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararı davacılar vekili temyiz etmiştir.
Olay tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi (6098 sayılı TBK m. 56) hükmüne göre hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Davaya konu olayda; olay tarihi, olayın oluş şekli, davalının kusur durumu, desteğin davacıya olan yakınlığı ve yukarıdaki ilkeler göz önüne alındığında davacı yararına hükmedilen manevi tazminat miktarı azdır. Daha üst düzeyde manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı biçimde karar verilmiş olması doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) no’lu bentte gösterilen nedenle davacılardan ..., ..., ..., ... ve ...’ın temyiz dilekçelerinin HMK 362/1-a maddesi gereğince REDDİNE; (2) no’lu bentte açıklanan nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacılardan ... yararına HMK 373/2 ve 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine ve davacılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 09/12/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.