8. Hukuk Dairesi 2016/9247 E. , 2017/2591 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
Davacı vekili, 17 ve 18 parsel sayılı taşınmazların 1/3 oranındaki hissesinin 1977 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında ... oğlu ... adına tescil edildiğini, malik ... tarafından 30 yıldan fazla bir süre önce taşınmazların vekil edenine satıldığını, bu süre boyunca vekil edeninin dava konusu taşınmazları ekip biçtiğini, malik ... 15/10/1985 tarihinde vefat ettiğini belirterek ... adına kayıtlı dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile vekil edeni adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Bir kısım davalılar, 17 ve 18 parsel sayılı taşınmazları davacının 30 yılı aşkın bir süreden beri kullandığını beyan etmişlerdir.
Diğer davalılar, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece; davacı tarafından resmi bir belgenin ibraz edilmemesi ve davacının iddia ettiği olanağan üstü kazanım şartlarının somut olayda oluşmadığı gerekçesi ile davacı tarafından ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi üzerine, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesi ve yargılama oturumlarındaki beyanlara göre; dava tapulu taşınmazın haricen satın alınması nedeni ile tapu iptal tescil isteği ile birlikte, TMK"nun 713/2 maddesinde yazılı ölüm nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Haricen satın alma iddiasına dayalı tapu iptal ve tescil davasının reddine karar verilmesi doğru görülmüş ise de; TMK 713/2 maddesinde yazılı olan ölüm nedenine dayalı dava ile ilgili hükmün gerekçesinde bir açıklama yapılmaksızın ret kararı verilmiş olması yerinde görülmemiştir.
Kural olarak, tapulu bir taşınmazın olağanüstü zamanaşımı yoluyla iktisabı mümkün değildir. Ancak kanunun açıkça izin verdiği ayrık durumlarda tapulu bir taşınmazın tamamının veya belli bir payının koşulları oluştuğu takdirde olağanüstü zamanaşımı yoluyla kazanılması mümkün olabilir. Kanunda düzenlenen ayrık hallerden biri de TMK"nun 713/2. maddesidir. Anılan fıkranın önceki düzenlemesinde “aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılmayan veya 20 yıl önce ölmüş ya da hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir” denilmiştir.
Aynı kanun maddesinin1. fıkrasında ise; “tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak 20 yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.” düzenlemesine yer verilmiş, 5. fıkranın son cümlesinde de; “Mülkiyet, birinci fıkrada öngörülen koşulların gerçekleştiği anda kazanılmış olur.” ilkesi getirilmiştir.
Anılan kanuni düzenlemelere göre; tapulu bir taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi adına tesciline karar verilmesi için, malikin ya da paydaşın ölmüş olması, yukarıda açıklanan koşullarda en az 20 yıl süre ile zilyet olunması ve bu süre içinde tapu kaydının intikal görmemesi gerekmektedir. Başka bir anlatımla, belirtilen koşulların tamamlanmasıyla mülkiyet kendiliğinden zilyede geçmiş olur. Mahkemece, sonradan verilen iptal ve tescile ilişkin karar yenilik doğurucu(inşai) nitelikte olmayıp, önceden doğmuş mülkiyet hakkının belirlenmesi niteliğindedir.
Her ne kadar, TMK"nun 713/2. maddesinin 2.fıkrasında yer alan “…ölmüş…” sözcüğü, Anayasa Mahkemesinin 17.3.2011 gün ve 2009/58 Esas, 2011/52 Karar sayılı kararıyla iptaline ve yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmişse de; Anayasanın 153/5. fıkrasında “iptal kararlarının geriye yürüyemeyeceği” açıklanmıştır. Nitekim Anayasa Mahkemesi de, 12.12.1989 gün ve 1989/11 Esas, 1989/48 Karar sayılı kararında iptal kararlarının geriye yürümezliği kuralını kabul etmek suretiyle, hukuksal ve nesnel alanda sonuçlarını doğurmuş bulunan durumların iptal kararlarının yürürlüğe gireceği güne kadar ki dönem için geçerli sayılması sağlanmıştır.
Tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde; TMK"nun 713/1 ve 2. fıkralarına dayalı olarak açılan tapu iptal ve tescil davalarında, koşullarına uygun olarak 20 yıllık zilyetlik süresinin tamamlandığı anda mülkiyetin kazanıldığının ve zilyet lehine kazanılmış(müktesep) hak doğduğunun kabulü gerekmektedir. Şu halde, Anayasa Mahkemesince yürürlüğün durdurulması kararının verildiği 17.3.2011 tarihi ya da davanın açıldığı tarihten hangisi önce ise, o tarihe kadar zilyet lehine mülkiyeti kazanma koşulları tamamlanmışsa, tapunun iptaliyle zilyet adına tesciline karar verilmesi gerekmektedir.
Tüm dosya içeriği ve toplanan delillere göre; dava konusu 17 parsel sayılı taşınmaz tarla vasfıyla Yusuf oğlu ... adına, 18 parsel sayılı taşınmaz ise ... adına, 1/3 hisseli olarak komisyon kararı ile 15/04/1977 tarihinde tescil edilmiştir. Dosya içerisinde yer alan ve ..." a ait veraset ilamına göre, davalıların murisi ..."ın 15/10/1985 tarihinde vefat ettiği anlaşılmaktadır.
O halde Mahkemece yapılacak iş; yukarıdaki açıklamalar göz önünde bulundurularak öncelikle, tapu kayıt malikinin tüm mirasçılarının davada yer almasının ve dava konusu taşınmaz malikinin verasete esas alınan nüfus kayıtlarındaki ... ile tapu kayıtlarında yer alan ... olan isim-soyisim farklılıklarının düzeltilmesinin sağlanması, ondan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmuş bulunması usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK"nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın temyiz edene iadesine, 27/02/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.