10. Hukuk Dairesi 2015/2366 E. , 2015/22567 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
01.06.1993 – 31.07.1998 döneminde 2926 sayılı Kanuna tabi 1.860 günlük sigortalılığı bulunan, 24.01.2006 tarihli başvurusu üzerine davalı Kurumca tescili gerçekleştirilip 2925 sayılı Kanuna tabi sigortalılığı 01.02.2006 gününden itibaren başlatılarak prim ödememe nedeniyle 01.01.2007 tarihi itibarıyla sonlandırılan davacının 29.09.2008 günü Kuruma talebini yöneltmesiyle anılan sigortalılığın 01.10.2008 tarihinden itibaren yeniden başlatıldığı, 16.02.2009 günü bu kez dava dışı işverene ait işyerinde hizmet akdine tabi olarak çalışmaya başlayan davacının iş sözleşmesinde, hizmetin her ayın 16 – 30 tarihleri arasında gerçekleşeceği belirtilip buna göre 16.02.2009 – 30.04.2013 döneminde 5510 sayılı Kanunun 4/1-(a) maddesine tabi sigortalılık bildirimlerinin Kuruma ayda 15’er gün üzerinden gerçekleştirildiği, 22.05.2013 tarihinde yaşlılık sigortasından aylık bağlanmasını istemesi üzerine Kurumca yapılan değerlendirmede, 4/1-(a) maddesine tabi çalışma olgusu nedeniyle 16.02.2009 gününden itibaren süregelen 2925 sayılı Kanun hükümleri kapsamındaki sigortalılığın iptal edilip koşulları gerçekleşmediğinden tahsis talebinin reddedildiği belirgindir.
Davanın yasal dayanaklarından olan 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununun 6. maddesinde sigortalılığın sona ermesi ve kesintiye uğraması durumları düzenlenerek 1. fıkranın (a) bendinde, primlerini gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte ait olduğu yılı izleyen yılın Şubat ayı sonuna kadar ödemeyenlerin o yılın 1 Ocak gününden itibaren, (c) bendinde, sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi olarak çalışmaya başlamaları nedeniyle prim veya kesenek kesilmeye başladığı tarihten itibaren sigortalılıkların sona ereceği, 2. fıkrasında, (c) bendi uyarınca sigortalılıkları sona erip de sosyal güvenlik kuruluşları ile ilgilerinin kesilmesi nedeniyle prim veya kesenek ödenmesine son verilenlerin sigortalılıklarının, prim veya kesenek ödenmesine son verildiği tarihi izleyen aybaşından itibaren kendiliğinden başlayacağı belirtilmiş, 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 106. maddesinde yürürlükten kaldırılan kanunlar ve maddeleri sıralanırken anılan 6. maddeye yer verilmemiştir.
Diğer taraftan 5510 sayılı Kanunun 6/1-(ı) maddesinde, bu Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları hükümlerinin uygulanmasında; kamu idareleri hariç olmak üzere, tarım işlerinde veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz işlerde çalışanlar ile tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; tarımsal faaliyette bulunan ve yıllık tarımsal faaliyet gelirlerinden, bu faaliyete ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarın aylık ortalamasının, bu Kanunda tanımlanan prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olduğunu belgeleyenlerin 4. ve 5. maddelere göre sigortalı sayılmayacakları bildirilmiş, 6111 sayılı Kanunun 01.03.2011 tarihinde yürürlüğe giren 25. maddesiyle, değinilen (ı) bendinde yer alan “Kamu idareleri” ibaresi “Kamu idarelerinde ve Kanunun ek 5 inci maddesi kapsamında sayılanlar” şeklinde değiştirilmiştir.
Ayrıca, 6111 sayılı Kanunun 01.03.2011 günü yürürlüğe giren 51. maddesiyle 5510 sayılı Kanuna eklenen Ek 5. maddede, 4. madde ile isteğe bağlı sigortalılık hükümleri ve 506 sayılı Kanunun geçici 20. maddesi kapsamında sigortalı olmayan, kendi sigortalılıklarından dolayı bu kanunlara göre gelir veya aylık almayan ve 18 yaşını doldurmuş olanlardan; tarım veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz olarak çalışanların istemde bulundukları tarihten itibaren sigortalı sayılacakları, bu madde kapsamındaki sigortalılığın; 4/1-(b)-(4) maddesi dâhil olmak üzere 4. maddeye dayanılarak sigortalı olarak çalışmaya başlayanların çalışmaya başladıkları tarihten, sigortalılıklarını sona erdirme talebinde bulunanların talep tarihinden, prim borcu bulunanlardan talepte bulunanların primi ödenmiş son günden, gelir ya da aylık talebinde bulunanların aylığa hak kazanmış olmak koşuluyla talep tarihinden ve ölen sigortalının ölüm tarihinden itibaren sona ereceği, bu madde kapsamındaki sigortalıların 4. madde kapsamında çalışmaları durumunda, bu madde kapsamındaki sigortalılıklarının sona ereceği, 4. madde kapsamındaki çalışmanın sona ermesi halinde, bu madde kapsamındaki çalışmasının devam etmesi kaydıyla çalışmanın sona erdiği tarihi izleyen günden itibaren bu madde kapsamındaki sigortalılıklarının kendiliğinden başlayacağı açıklanmış, 6111 sayılı Kanunun 01.03.2011 tarihinde yürürlüğe giren 52. maddesiyle 5510 sayılı Kanuna eklenen Geçici 29. maddenin 1. fıkrasında, bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren Ek 5. madde kapsamındaki sigortalılardan, bu maddenin yürürlüğe girdiği yıl için 82. maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt sınırının on sekiz katı üzerinden başlanılarak, izleyen her yıl için bir puan artırılmak suretiyle otuz katını geçmemek üzere prim alınacağı, 2. fıkrasında, 01.05.2008 ila 30.09.2008 tarihleri arasında 2925 sayılı Kanuna tabi sigortalı olanlar hakkında da bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren 1. fıkra ile Ek 5. madde hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
Yukarıdaki açıklamalar ve yasal düzenlemeler ışığında yapılan değerlendirmede, hizmet akdine tabi çalışmanın dayanağı olan iş sözleşmesinin içeriği, bu kapsamda Kuruma yapılan bildirimler, sosyal güvenlik hukuku ilkeleri dikkate alındığında, uyuşmazlık konusu dönemde davacının ayın yarısında 5510 sayılı Kanunun Ek 5., geri kalan yarısında 4/1-(a) maddesine tabi sigortalı olarak çalıştığı belirgin olmakla buna göre aylık 30 tam gün üzerinden sigortalı kabul edilmesi gerekmektedir. Şu durumda, süreksiz olarak tarım işlerinde hizmet akdiyle çalışma yönünden sigorta primlerinin ödenip ödenmediği belirlenmeli, tahsis koşulları irdelendikten sonra elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, Kurum işleminin yerindeliği gerekçesiyle davanın reddedilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının isteği durumunda davacıya geri verilmesine, 17.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.