18. Ceza Dairesi 2017/2049 E. , 2019/5659 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Görevi yaptırmamak için direnme, hakaret
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
KARAR
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre, dosya görüşüldü;
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede:
A) Sanığa yükletilen hakaret eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,
Hakaret suçunun aleni bir yer olan “sokakta” gerçekleşmesine rağmen TCK"nın 125/4. maddesi uygulanmamış ise de, aleyhe temyiz olmadığından bozma yapılamayacağı,
TCK"nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluğunun uygulanmasına ilişkin hüküm, Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararıyla iptal edilmiş ise de bu durumun infaz aşamasında da dikkate alınabileceği,
Anlaşıldığından, sanık ... müdafiinin ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA,
B) Sanığa yüklenen görevi yaptırmamak için direnme eylemine gelince, başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.
Ancak,
1) TCK"nın 265. maddesinde "görevi yaptırmamak için direnme" başlığıyla, seçenek hareketli ve amaçlı bir fiil olarak düzenlenen ve görevin yapılmasını önleme maksadıyla kamu görevlisine karşı gelinmesi eylemlerini cezalandıran suç tipinde; hareketin "cebir veya tehdit" şeklindeki icrai davranışlarla işlenebileceğinin öngörüldüğü ve belirtilen tipik hareketleri içermeyen pasif direnme fiillerinin bu suçu oluşturmayacağı göz önüne alındığında, somut olayda mağdurlar ..., ..."ın kovuşturmada alınan beyanlarında sanığın “ben cezaevinden yeni çıktım, yine girerim kimse bana bir şey yapamaz, ben zaten cezaya alışkınım” şeklinde sarf ettiği sözleri karşısında endişe ve korku duymadıklarını ifade etmeleri, bu itibarla sözlerin müştekiler üzerinde etkili olmaması sebebi ile tehdit unsurunun oluşmadığı, yine sanığın olay sırasında el kol hareketleri yapmasının kör olmasından kaynaklı olduğu cebir unsurunun oluşmadığının anlaşılması karşısında, dosya kapsamında sanığın mağdurlara karşı başkaca bir eylemde bulunduğuna dair delil de elde edilmediği halde ne surette görevi yaptırmamak için direnme suçunda aranan cebir veya tehdit unsuruna vücut verdiği açıklanıp tartışılmadan, eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
2) TCK"nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluğunun uygulanmasına ilişkin hükmün, Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararıyla iptal edilmiş olması,
Kanuna aykırı ve sanık ... müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnamedeki isteme aykırı olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi gereğince yürürlükte olan 1412 sayılı CMUK"nın 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakkın saklı tutulmasına yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 20/03/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.