3. Hukuk Dairesi 2020/6964 E. , 2020/5598 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tüketici tarafından açılan devre tatil sözleşmesinden kaynaklanan davanın mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, ... numaralı sözleşmelerle davalıdan devremülk satın aldığını, bu sözleşmelere istinaden 20.100,00-TL ödeme yaptığını, yapılan satış sözleşmesinde şirketin stüdyo daireyi 30/08/2012 tarihinde tamamlayacağını, bu tarihte tamamlayamazsa 8 ay ek süre ile teslim tarihinin uzatılacağını, bu süre sonunda teslim etmediği takdirde pay sahibine her ay için 250,00-TL ecrimisil bedeli ve cezai şart ödeyeceğini belirttiğini, davalının belirtilen sürede gayrimenkulü bitiremediğini, imzaladığı sözleşmeleri davalıya gönderdiği 13/03/2015 tarihli ihtarname ile davalının süresinde teslim etmediği gerekçesiyle feshettiğini bildirdiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalı ile imzaladığı devre mülk satış sözleşmesinin iptaline, ödediği 20.100,00-TL"nin davalıya ödeme tarihinden itibaren hesaplanacak faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece,davanın kabulüne, taraflar arasında yapılan 08/12/2010 tarih ve 54104 nolu, 08/12/2010 tarih ve 0085919 nolu, 13/01/2011 tarih ve 93833 nolu Devre Mülk Satış Vaadi Sözleşmelerinin ayrı ayrı feshine, 20.100,00-TL"nin 28/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere , delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle Mahkemece tescilin dayanağı olan sözleşmelerin ayrı ayrı feshine karar verilmesinden kaynaklı tapu sicilindeki mevcut tescilin yolsuz hale geldiği görüldüğünden, davalı tarafın her zaman davacı adına kayıtlı olan taşınmazın tapusunun iptaline ve kendileri adına tesciline karar verilmesi için dava açabileceği gözetilerek davalıların aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-1086 sayılı HUMK "nın yürürlükte olduğu dönemde çıkarılan 09.05.1960 tarih, 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nda; Yargıtay bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına usulî kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için de zorunluluk doğacağı, usulî kazanılmış hakka ilişkin açık kanun hükmü olmasa da temyiz sonucu verilecek bozma kararının hakka ve usule uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan amacı ve muhakeme usulünün hakka varma ve hakkı bulma maksadıyla kabul edilmiş olması yanında hukuki alanda istikrar amacıyla kabul edilmiş bulunması bakımından usulî kazanılmış hak müessesesi usul hukukunun dayandığı ana esaslardan olup kamu düzeniyle de ilgili olduğu belirtilmiştir. 6100 sayılı HMK"da da usulî kazanılmış hakka ilişkin açık bir düzenleme bulunmamakta ise de bu ilkenin uygulanma gerekliliği HMK hükümleri karşısında da varlığını sürdürmektedir.Yargıtay"ın bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararı uyarınca işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile, bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usulü müktesep hak doğmuştur.
Yargısal ve bilimsel içtihatlarda “usulî kazanılmış hak” ya da “usulî müktesep hak” olarak adlandırılan bu ilke Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 10.02.1998 tarih, 1987/2-520 Esas, 1988/89 Karar sayılı ilamında “Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince işlem yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisinin lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve buna usuli kazanılmış hak denilmektedir...” şeklinde tanımlanmaktadır.
Dava, davacı tarafından imzalanan devremülk satış sözleşmesinin iptali ve ödenen bedelin iadesine ilişkindir. Mahkemece verilen kararda hükmedilen alacağa 28/03/2015 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmiş ise de, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 31/05/2018 günlü, 2018/1064E ,2018/6475K sayılı bozma ilamından önce verilen 13/10/2015 tarihli kararın davacı tarafça temyiz edilmediği nazara alındığında, temerrüt tarihine ilişkin hususta, davalı yararına usuli müktesep hakkın oluştuğu anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece, bozma ilamıyla davalı yararına oluşan usuli müktesep hak nazara alınarak, belirlenen alacağa dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken, alacağın 28/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle tahsiline karar verilmesi doğru olmayıp, kararın bu yönden bozulması gerekir ise de, yapılan yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HUMK"nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün, aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, hüküm fıkrasının 2. bendinde yer alan ""...28/03/2015 tarihinden..."" ibaresinin hükümden çıkarılarak yerine ""....dava tarihinden..."" ibaresi yazılmak sureti ile kararın davalı yararına bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, ve peşin alınan 334,00 temyiz harcının temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 07/10/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.