Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/3693
Karar No: 2019/2343
Karar Tarihi: 14.03.2019

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2018/3693 Esas 2019/2343 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2018/3693 E.  ,  2019/2343 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki suya müdahalenin önlenmesi davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 22.02.2018 ve 2015/8582 Esas, 2018/1309 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dava, suya elatmanın önlenmesi ve su rejimi kurulması istemine ilişkindir.
    Davacı vekili; 1995 yılında Kuz Köyü ve Karalargüney Köyü’nün sulama suyu ihtiyacını karşılamak için... göleti"nin yapılması ve kullanımı hususunda anlaştıklarını, göletin yapılarak göletten yaklaşık 14 yıldır Kuz Köyü ve Karalargüney Köyü’nün birlikte yararlandığını, 2010 yılına ... İl Özel İdaresi tarafından iki köyün arazilerinin damlama suyu yapılarak daha iyi sulanması için proje hazırlandığını, proje ile Kuz Köyünden 750 dönüm, Karalargüney Köyünden 750 dönüm arazinin damlama ve yağmurlama yöntemi ile sulanacağını, bu projenin davalı ... tarafından anlaşmazlık çıkartılarak engelllendiğini, o zamandan beri kendilerinin kullanımına müdahale edildiğini belirterek suya müdahalenin önlenmesi ve suyun taksiminin yapılarak Kuz Köyü su kullanım hakkının karar altına alınmasını istemiştir.
    Davalı ... muhtarlığı, dava konusu olan...Göleti"nin kendilerine ait olduğunu, davacı köyün bu zamana kadar bu göletten sulama yapmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
    Mahkemece: davanın kabulü ile, davalı tarafın dava konusu suya % 46,45 oranındaki yapmış olduğu müdahalesinin menine, karar verilmiştir.
    Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
    Dairemizin 22.02.2018 tarihli 2015/8582-2018/1309 Esas-Karar sayılı ilamı ile hükmün onanmasına karar verilmiştir.
    Davalı vekili, karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
    Türk Medeni Kanununun 718. maddesi gereğince; Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyetin kapsamına yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer.
    Bu madde hükmüne paralel olarak düzenlenen Türk Medeni Kanununun 756. maddesi gereğince de; "Kaynaklar, arazinin bütünleyici parçası olup bunların mülkiyeti ancak kaynadıkları arazinin mülkiyeti ile birlikte kazanılabilir. Başkasının arazisinde bulunan kaynaklar üzerindeki hak, bir irtifak hakkı olarak tapu kütüğüne tescil ile kurulur. Yeraltı suları, kamu yararına ait sulardandır. Arza malik olmak onun altındaki yeraltı sularına da malik olmak sonucunu doğurmaz. Arazi maliklerinin yer altı sularından yararlanma biçimi ve ölçüsüne ilişkin özel kanun hükümleri saklıdır."
    Gerek Türk Medeni Kanununun 718. maddesi gerekse 756/2. maddesinde sözü edilen kaynaklar, yeraltı sularından farklıdır.
    Kaynak, kökeni yeraltı suyu olan tabi ve sürekli olarak yeryüzüne çıkan özel mülkiyete girecek nitelikte özel bir su olup, suni bir şekilde veya ara sıra yeryüzüne çıkan su kaynak niteliğini kazanmaz (Gürsoy/Eren/Cansel, Türk Eşya Hukuku, ... 1978, s.618). Ayrıca, kaynaktan çıkan suyun yararı kamuya ait bir akarsu oluşturacak kadar bol çıkması halinde kaynak artık özel mülkiyete konu olamaz. Yine, yeraltı suyundan sondaj gibi suni yollarla çıkartılan sulardan yararlanma usulü de 167 sayılı Yeraltı Suları Kanununa tabidir.
    Başka bir ifadeyle kaynak suyu kendiliğinden kaynadığı arazinin hudutlarını aşacak debide ise ya da malikinin ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra fazlası varsa genel su kabul edilir ve komşular da yararlanabilir. Bunun yanında kaynak suyu tapulu olmayan araziden (örneğin mera, orman vb) çıkıyorsa suyun debisine bakılmaksızın genel sudur. Bu sudan ise kadim ve öncelik hakkı ihlal edilmemek suretiyle herkes ihtiyacı oranında yararlanabilir.
    Özel su ise tapulu taşınmazdan çıkan ve sadece o taşınmazın ve malikinin kişisel ihtiyacını karşılamaya yeterli olan sudur. Arazinin mülkiyetine tabi olan kaynak suyu yani özel su üzerinde, hak sahibi dilediği gibi tasarruf etme yetkisine sahiptir. Bu suyu kendisi kullanabileceği gibi kaynağındaki suyu kullanması hususunda bir başkasına irtifak hakkı da tanıyabilir. Ayrıca mülkiyet hakkına dayanarak kaynağa elatma varsa elatmanın giderilmesi için davalar açmak yetkisi de bulunmaktadır.
    Türk Medeni Kanununun 756/2. maddesi gereğince "Başkasının arazisinde bulunan kaynaklar üzerindeki hak bir irtifak hakkı olarak tapu kütüğüne tescil ile kurulur" hükmü doğrultusunda kaynak hakkı ancak tapuda düzenlenecek resmi senetle tapu malikinin rızası ile kurulabilir.
    Yine benzer şekilde Türk Medeni Kanununun 837. maddesi de "Başkasının arazisinde bulunan kaynak üzerinde irtifak hakkı, bu arazinin malikini suyun alınmasına ve akıtılmasına katlanmakla yükümlü kılar. Bu hak, aksi kararlaştırılmadıkça başkasına devredilebilir ve mirasçıya geçer. Kaynak hakkı, bağımsız nitelikte ve en az 30 yıl için kurulmuş ise tapu kütüğüne taşınmaz olarak kaydedilebilir” şeklinde düzenlenmiştir. Madde hükmünde belirtildiği üzere, kaynak irtifakı doğrudan kişiye bağlı olarak kurulabileceği gibi başkalarına devri de kararlaştırılabilir. Bağımsız ve daimi hak olarak tesis edildiğinde tapu kütüğüne ayrı bir sayfaya kaydı da mümkündür. Kaynak hakkının kazanılmasına ilişkin kanunda açık bir hüküm olmamakla birlikte eşyaya bağlı diğer irtifakların kazanılması hükümleri uyarınca Türk Medeni Kanununun 780. maddesinden kıyasen yararlanarak taşınmaz mülkiyetinin kazanılmasına ilişkin hükümlerin uygulanacağı kabul edilmektedir (m.704/2). Bu durumda kaynak hakkının, resmi şekilde düzenlenecek sözleşme ile tapu siciline tescil ile kazanılması mümkündür.
    Gerçekten Türk Medeni Kanununun 756/2 ve 837. maddesinde belirtilen kaynak irtifakına konu olabilecek su özel su olup genel su niteliğindeki yeraltı suyu bu düzenlemelerin dışındadır. Nitekim genel sular taşınmaz mülkiyetinin kapsamı içinde kabul edilemez.
    Somut olaya gelince; mahkemece davanın kabulü ile, davalı tarafın dava konusu suya % 46,45 oranındaki yapmış olduğu müdahalesinin menine; dava konusu suyun paylaşımının 9 gün davacı tarafa 11 gün davalı tarafa tahsis edilmek suretiyle sağlanmasına, davaya konu göletten gelen 150 mm çapındaki boruya T vana sistemi eklemek sureti ile iki vanalı sistem elde edilmesine, planlanan yere 2x2M ebatlarında 2 mm sactan kabin ve iki adet su vanası takılmasına, su vanalarının tek kabin içerisinde bulunarak vana çıkışlarının 150 mm"lik boruların takılmasına, her iki köy sorumlusuna (muhtarlığa) birer kabin anahtarı verilmek sureti ile yeni su tesisatı oluşturulmasına, davacı köyün 28.05.2014 tarihli ikinci ek rapora uygun şekilde 2000 m boyunca kapalı sistem ile suyu götürmesine, dosya içerisinde yer alan teknik bilirkişi raporlarının kararın ayrılmaz parçası sayılmasına, karar verilmiş ise de; karar infazı kabil değildir.
    Şöyle ki; jeoloji ve ziraat mühendisi bilirkişiler tarafından düzenlenen 19.05.2014 tarihli ek rapor ile hazırlanan su paylaşım takvimine göre her iki köyün sulama zamanının 1 mayısta başlayıp 7 ekimde son bulduğu, yılın 5 aylık diliminde su rejimi kurulduğu, diğer aylarda suyun ne şekilde kullanılacağına dair açıklık bulunmadığı, bu raporun mahkemece kararın eki sayılarak hükme esas alındığı anlaşılmaktadır.
    Bu durumda; mahkemece; dosya kapsamından tarafların su ihtiyaçlarının belirlendiğinin anlaşılmasına göre, bilirkişi heyetinden ek rapor alınarak; haftalık aylık veya yıllık olarak kurulan su rejiminde açık zaman bırakılmaması, yılın diğer aylarında suyun ne şekilde kullanılacağına dair su dağıtım rejimi takviminin belirlenmesi istenerek; infazı mümkün ve infaz sırasında tereddüt oluşturmayacak şekilde bir su rejimi kurulması yoluna gidilmelidir.
    Açıklanan husus; karar düzeltme aşamasında yapılan inceleme ile anlaşıldığından Dairemizin onama kararının kaldırılarak hükmün bozulması gerekmiştir.
    Davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabul edilerek; Dairemizin 22.02.2018 tarihli 2015/8582-2018/1309 Esas-Karar sayılı onama ilamının kaldırılmasına, mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin 22.02.2018 tarihli 2015/8582-2018/1309 Esas-Karar sayılı ilamının KALDIRILMASINA, temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 14.03.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.











    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi