10. Hukuk Dairesi 2020/10424 E. , 2021/2594 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
...
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı muris ... tereke temsilcisi ile muris ...’ın mirası reddeden mirasçısı ...’ın alt soyu... adına velayeten ... ve ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 334. maddesinde, “Kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde, haklı oldukları yolunda kanaat uyandırmak kaydıyla adli yardımdan yararlanabilirler.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiş, takip eden maddelerde, adli yardımlara dair esaslar ele alınmıştır.
HMK 336/3 maddesine göre kanun yollarına başvuru sırasında adli yardım talebi bölge adliye mahkemesine veya Yargıtay’a yapılır. Bu nedenle, temyiz aşamasında adli yardım talebinin Yargıtay ilgili dairesince karara bağlanmasının zorunlu olduğu belirgin bulunmakla, dosya kapsamından, temyiz isteminde bulunan davalı ... tereke temsilcisinin adli yardım istemi, HMK"nun 334 ve devamı maddeleri hükümleri uyarınca kabul edilerek yapılan temyiz incelemesi sonucunda;
Kurum, 26.07.2007 tarihinde iş kazası sonucu sürekli iş göremez durumuna giren sigortalıya bağlanan gelir ve geçici iş göremezlik ödemeleri ve tedavi masrafından oluşan Kurum zararının tahsili istemi ile işveren sıfatıyla ... aleyhine işbu davayı 07.11.2012 tarihinde açmış, ancak davalı Mahkemece karar verildikten sonra dosya temyiz aşamasında iken 01.06.2017 tarihinde vefat etmiştir. Mahkemece, davalının vefatı üzerine gerekçeli kararın davalı murisin mirasçılarına tebliği aşamasında ise bu defa davacı Kurum tarafından dosyaya sunulan Ankara 9. Sulh Hukuk Mahkemesinin 15.11.2018 tarih ve E.2018/2197 K.2018/2147 sayılı kararda, muris ...’dan intikal eden mirasın mirasçılarından...’ın ve diğer mirasçısı ...’ın ayrı ayrı almış oldukları mahkeme ilamları ile mirası kayıtsız şartsız reddettikleri,buna göre mirası redle mirasçılık sıfatlarını kaybeden bu iki mirasçıya ait miras paylarının tamamen, mirası reddetmeyen ...,...’den olma 31.08.2016 doğumlu...’a aidiyetine dair karar verilmesi üzerine, Mahkemece işbu davaya ilişkin gerekçeli kararın buna göre...’a tebliğ edildiği ve... adına velayeten velileri tarafından kararın temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 20.11.2019 tarihli geri çevirme kararı ile ...’a ait terekeye temsilci atanmasının sağlanarak temsilciye gerekçeli kararın tebliği istenmekle, gerekçeli kararın tereke temsilcisi tarafından da temyiz edildiği anlaşılmaktadır.
Mirasın reddi, Türk Medeni Kanunu"nun 605 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, anılan Kanunun 605"inci maddesinde, yasal ve atanmış mirasçıların mirası reddedebilecekleri belirtilmiştir.
Yasal ve atanmış mirasçılar mirası, TMK."nın 606"ncı maddesi gereğince üç ay içinde reddedebilirler. Bu üç aylık süre hak düşürücü bir süredir. Bu süre yasal mirasçılar için mirasçı olduklarını daha sonra öğrendikleri kanıtlanmadıkça, miras bırakanın ölümünü öğrendikleri tarihten işlemeye başlar. Atanmış mirasçılar için ise süre, miras bırakanın tasarrufunun kendilerine resmen bildirildiği tarihten işlemeye başlar.
605"nci maddesinin 2"nci fıkrasında ise, mirasın hükmen reddi düzenlenmiştir. Ölümü tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır. Bu olgunun saptanması için her zaman dava açılabilir. Bu hüküm çerçevesinde, mirasın hükmen reddi bir süreye tabi olmayıp, mirasçılar, alacaklılara karşı açacakları tespit davası ile terekenin borca batık olduğunun tespitini her zaman isteyebilecekleri gibi, mirasçılara karşı açılacak davada defi olarak da her zaman terekenin borca batık olduğu ileri sürülebilecektir.
610’uncu maddesinde, yasal süre içinde mirası reddetmeyen mirasçının, mirası kayıtsız koşulsuz kazanmış olacağı, ret süresi sona ermeden mirasçı olarak tereke işlemlerine karışan, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya miras bırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan, ya da tereke mallarını gizleyen veya kendisine mal eden mirasçının, mirası reddedemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Türk Medeni Kanunu"nun 612’inci ve devamı maddelerine göre, en yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras, sulh mahkemesince iflâs hükümlerine göre tasfiye edilir. Mirasçılar, mirası reddederken kendilerinden sonra gelen mirasçılardan mirası kabul edip etmeyeceklerinin sorulmasını tasfiyeden önce isteyebilirler. Bu taktirde ret, Sulh Hakimi tarafından sonra gelen mirasçılara bildirilir, bunlar bir ay içinde mirası kabul etmezlerse reddetmiş sayılırlar. Bunun üzerine miras, yine iflas hükümlerine göre tasfiye edilir ve tasfiye sonunda arta kalan değerler, önce gelen mirasçılara verilir. En yakın yasal mirasçıların reddi, kendilerinden sonra gelen mirasçılar yararına olmadıkça ve bunlar Yasanın 614. maddesinde gösterilen usul çerçevesinde mirası açıkça kabul etmedikçe miras, sonra gelen mirasçılara geçmez. Bunlar, miras bırakanın borçlarından sorumlu da tutulamaz.
Tüm bu yasal düzenlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde, Mahkemece, davalı muris ...’ın mirasçılarının tamamı olan ... ve...’ın mirası reddetmeleri nedeniyle yargılamaya tereke temsilcisi huzuruyla devam edilmesi ve mirası reddeden ...’ın alt soyu olan oğlu...’a, yukarıda belirtilen düzenlemelere göre sorumluluğu bulunup bulunmadığı hususu irdelenerek bir karar verilmesi gerekmektedir.
O hâlde, davalı muris ... tereke temsilcisi ile muris ...’ın mirası reddeden mirasçısı ...’ın alt soyu ... adına velayeten ... ve ... tarafından bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve sair hususlar incelenmeksizin hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 03/03/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.