13. Hukuk Dairesi 2015/31046 E. , 2018/133 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit ve istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacılar, murisleri müteveffa ... ile davalı banka arasında Bireysel Konut Kredisi Sözleşmesi imzalandığını, muris ... ölmeden önce kredinin ilk 15 taksidinin ödendiğini, ..."ün 27.08.2013 tarihinde vefat ettiğini, vefat tarihinden dava tarihine kadar olan dört aylık taksit bedeli toplamı 5.143,96 TL"nin davalı bankaya ödendiğini, bankanın müteveffaya hayat sigortası yaptırması hususunda talepte bulunduğunu, müteveffanın da bunu onayladığını, bankanın sorumluluğunu yerine getirmeyerek hayat sigortası yapmadığını, bu nedenle bankanın tam kusurlu olduğunu belirterek, dava tarihi itibarı ile bakiye kredi borcu miktarı olan 95.163,26 TL borçlu olmadıklarının tespiti ile, davalı bankaya ödenmiş olan 5.143,96 TL bedelin davalı bankadan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, menfi tespit ve istirdat talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar, murislerinin davalı bankadan konut kredisi kullandığını, murisleri tarafından hayat sigortası talep ve beyan formu düzenlendiğini murislerinin açıkça hayat sigortası yapılması hususunda talimat verdiğini ancak davalı bankanın ayıplı hizmet ve kusurlu davranışı sonucu hayat sigortasını yaptırmadığını bu nedenle dava tarihi itibarı ile bakiye kredi borcu miktarı olan 95.163,26 TL borçlu olmadıklarının tespiti ile, murislerinin vefat tarihinden dava tarihine kadar davalı bankaya ödenmiş olan 5.143,96 TL bedelin davalı bankadan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir. Davalı banka, hayat sigortası yaptırılmasının kanunen zorunlu olmadığını, isteğe bağlı olduğunu, davacılarının murisinin en az maliyetle kredi kullanmak istemesi nedeniyle hayat sigortası yaptırmadığını beyan ederek davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, menfi tespit ve istirdat isteminin reddine karar verilmiştir. Davalı banka ile davacıların murisi ... arasında imzalanan konut kredisi sözleşmesinin sigorta teminatı başlıklı 12.1.maddesinde ""...taraflar isteğe bağlı sigortaların yaptırılması hususunda mutabakata varmış olup...borçlu açılacak kredi sebebiyle... Bankanın dain mürtehin olduğu Ferdi Kaza Sigortası ve/veya Hayat Sigortası yaptırmayı...."" ve 12.3.maddesinde "" ....ayrıca kredi ilişkisi devam ettiği sürece sigortayı aynı şartlarla ...yenilemeyi, yenilemediği takdirde bankanın aynı veya başka bir sigorta şirketi ile sigortayı resen yenilemeye.... yetkisi bulunduğunu... kabul ve taahhüt eder..."" hükmünün düzenlendiği yine davacıların murisi DASK Muvafakatname başlıklı belge ile ""Şubeniz ile 02.05.2012 tarihinde imzalamış olduğum Konut Finansmanı Sözleşmesi hükümleri çerçevesinde, zorunlu sigortalardan DASK, ihtiyari sigortalardan konut ve hayat sigortası ile bunlarla sınırlı olmaksızın diğer zorunlu ve ihtiyari sigortaları, ilgili sigortaların poliçelerinde bankanız dain ve mürtehin olmak kaydıyla yaptırılmasını ve bu nedenle başvuru formunda verdiğim bilgiler ve forma ek sunduğum diğer evraklardaki bilgiler esas alınarak tarafıma DASK, ihtiyari sigortalardan konut ve hayat sigortası ile bunlarla sınırlı olmaksızın diğer zorunlu ve ihtiyari sigortaları için sigorta teklifin düzenlenmesini ve verilmesini talep eder; ilgili sigortaları kredi borcumuna anapara, tüm faiz ve fer’ileri ile birlikte tamamen kapanacağı tarihe kadar yenilenmesini ve söz konusu sigortaların yenilenmesinin sigorta poliçelerinin bitiş tarihinden 15 gün öncesine kadar sağlanmasını talep, beyan ederim.""hayat sigortası yapılmasını talep etmiştir. Söz konusu bu belge davalı banka tarafından kabul edilmekle birlikte krediye konu hayat sigortasının davalı banka tarafından düzenlenmediği sabit olup, bu konuda davacıların murisinin sözlü olarak vazgeçmesi de yazılı belge karşısında ispat edilememiştir. Davacıların murisinin de hayat sigortasının yapılıp yapılmadığını kontrol etmeyerek kusurlu davrandığı sabittir. Hal böyle olunca, mahkemece tarafların zararın oluşumuna müterafik kusur ile sebebiyet verdiği gözetilerek tarafların kusur oranlarının alanında uzman bilirkişi veya bilirkişi heyeti marifetiyle taraf ve yargı denetimine uygun şekilde belirlenip, hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davacılar yararına BOZULMASINA, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/01/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.