9. Hukuk Dairesi 2016/16457 E. , 2019/22559 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmesi, davalı avukatınca da duruşma taleb edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 17/12/2019 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına Avukat Handan Çetin ile karşı taraf adına Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; müvekkilinin, 06.10.2005-28.12.2010 ve 01.04.2011-07.05.2013 tarihleri arasında iki farklı dönemde davalı şirket nezdinde uluslararası tır şoförü olarak çalıştığını, aylık asgari ücret+sefer başına 300-350 EURO ücret aldığını, ilk çalışma döneminde iş akdinin emeklilik nedeni ile müvekkili tarafından sona erdirildiğini, ikinci çalışma döneminde ise iş akdinin davalı tarafça haksız ve bildirim öneline uyulmaksızın feshedildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini ve işe girişte teminat senedi alındığını ileri sürerek; birinci çalışma dönemine ilişkin olarak bakiye kıdem tazminatı, ikinci çalışma dönemine ilişkin olarak kıdem tazminatı ile ihbar tazminatı, yıllık izin, genel tatil ve fazla mesai ücretleri ile sefer primi alacağı ve teminat senedinin iadesi veya iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Vekilinin Cevabının Özeti:
Davalı vekili; iddiaları kabul etmediklerini, davacının sırf daha fazla sefer yapabilmek adına davalı şirket yetkililerini aldatarak ve şirkete ceza kesilmesi ihtimalini göze alarak başka birisinin kartını kullandığını, davacının eylemlerinin açıkça hizmet sözleşmesine, bilgisi dahilinde olan sürücü el kitabına ve İş Kanunu"nun 25. maddesine aykırı olduğunu, bu nedenle davacının iş akdinin haklı nedenlerle feshedildiğini ve taleplerin zamanaşımına uğradığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Karar süresinde taraflarca temyiz edilmiştir.
E) Gerekçe:
1- Anayasa’nın 138 ve 141. maddeleri uyarınca Hakimler, Anayasaya, Kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler ve bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Bu gerekçede hukuki esaslara ve kurallara dayanmalı, nedenleri açıklanmalıdır.
Diğer taraftan 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK.nın 27. maddesinde hukuki dinlenilme hakkı kurala bağlanmıştır. Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasa"nın 36"ncı maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6"ncı maddesinde düzenlenen Adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir.
Mahkemeler, kararlarını somut ve açık bir şekilde gerekçelendirmek zorundadırlar. Eksik, şeklî ve görünüşte gerekçe yazılması adil yargılanma (hukukî dinlenilme) hakkının ihlâlidir.
HMK.nın 297. maddesinde de, verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden söz edilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır.
Somut uyuşmazlıkta, iddia ve savunmalar dosyadaki delillerle ilişkilendirilerek tartışılıp değerlendirilmemiş, davaya konu alacakların hangi delil durumuna göre kabul veya reddedildikleri gerekçelendirilmemiştir. Örneğin, davalı işverence ikinci dönem iş akdinin haklı nedenle feshedildiği savunulmasına ve bu hususta bir takım deliller sunulmasına karşın, bu deliller ve bu delillere karşı davacı işçinin iddiaları irdelenmemiş ve gerekçede sadece ikinci çalışma döneminin davalı tarafça haksız feshedildiği belirtilmiştir. Aynı şekilde, sefer primi alacağına hak kazandığı belirtilmesine karşın, bu alacak kaleminde neden kısmen kabule hükmedildiği de ortaya konulmamıştır. Bu hususlar örnek mahiyetinde olup, taraflar arasındaki çekişmeli konularda sunulan deliler tartışılıp değerlendirilmeksizin ve hangi delillere neden itibar edilip hangi delillere neden değer verilmediği gerekçeleri ile ortaya konulup, açıklanmaksızın alacakların bir kısmınn reddedilip, bir kısmının kabul edildiği anlaşılmıştır.
Gerekçesiz karar yazılması, adil yargılanma hakkının ihlali olup, kararın salt bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Yine, dava dilekçesinde; işe girişte alındığı iddia edilen teminat senedinin iadesine veya iptaline karar verilmesi istenmiş olup, gerekçede teminat senedi iddialarının davacı tarafındna ispatlanamadığı belirtilmesine karşın, HMK"nın 297/2. maddesine aykırı olarak hüküm sonucunda bu talep hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği anlaşılmaktadır.
HMK"nın 297/2. maddesi uyarınca taleplerden her biri hakkında taraflara yüklenen borç ve tanınan haklar şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmelidir. Hüküm sonucundaki fazlaya ilişkin taleplerin reddine ifadesinin teminat senedine ilişkin talebin de reddedildiği anlamı taşıdığını kabul etmek mümkün değildir. Yasa koyucu talepler hakkında hüküm kurulurken hiçbir tereddüte mahal verilmemesi gerektiğini açıkça ortaya koymuştur. Hüküm altına alınan alacak miktarları ve bu alacak miktarlarına ilişkin toplam talep edilen tutarlar da dikkate alındığında söz konusu ifadenin kabul edilen alacakların fazlasına ilişkin istemlerin reddedildiği anlamını da içerdiği ortadadır.
Hüküm, HMK"nın 297/2. maddesine aykırı olarak açık ve anlaşılır şekilde de oluşturulmamıştır.
2- Kabule göre de; dava dileçesinde iki ayrı çalışma dönemi belirtilerek, her bir dönem için ayrı ayrı kıdem tazminatı talebinde bulunulmasına karşın, HMK"nun 26. maddesine aykırı olarak ve talep aşılarak hizmet sürelerinin birleştirilmesi süreti ile ikinci dönem sonundaki ücret üzerinden kıdem tazminatı alacağına hükmedilmesi de yerinde değildir.
F)SONUÇ:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, davalı yararına takdir edilen 2.037.00 TL. duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.