10. Hukuk Dairesi 2014/21894 E. , 2015/22442 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, davacı Kurum vekilinin temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Davalı vekilinin temyiz talebi yönünden;
Hüküm İş Mahkemesi tarafından verilmiştir. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8. maddesi hükmüne göre, iş mahkemelerinden verilmiş bulunan nihai kararların 8 gün içinde temyiz olunması gerekir.
Olayda hüküm 07.07.2014 tarihinde temyiz eden davalı vekiline yöntemince tebliğ edilmiş, temyiz ise katılma yoluyla 20.08.2014 tarihinde vuku bulmuştur. İş mahkemelerinden verilen kararlara karşı katılma yoluyla temyiz olanağı bulunmadığı da gözetildiğinde, şu duruma göre davada 8 günlük temyiz süresi geçtiğinden, 01.06.1990 gün ve 1989/3 E. 1990/4 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı da göz önünde tutularak davalı vekilinin temyiz dilekçesinin süre aşımı yönünden reddine,
2-Davacı vekilinin temyizi yönünden ise, 506 sayılı Yasanın 26’ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince, işverenin rücu alacağından sorumluluğu, ancak kastı veya işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi, ya da suç sayılabilir bir davranışının varlığı halinde olanaklıdır. Başka bir anlatımla, işverenin yalnızca, fıkrada öngörülen sınırlı sayıdaki durumlarda sorumluluğu söz konusudur. Anılan fıkraya 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Kanunun 28’inci maddesiyle eklenen “İşçi ve işveren sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır” cümlesi gereğince, iş kazalarında ilgililerin kusur durumları belirlenirken kaçınılmazlığın da göz önünde bulundurulması ve belirlenen kaçınılmazlık payından işverenin sorumlu tutulmaması
gerekmektedir. Kaçınılmazlık olgusundan ise, işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda geçerli mevzuat hükümleri çerçevesinde, doğabilecek olası zararlı sonuçların önlenmesi yönünde, duruma ve koşullara göre ilgililerden beklenebilecek tüm özenli ve dikkatli çabaya karşın sigortalıyı bedence veya ruhça arızaya uğratan iş kazasının meydana gelmesi durumunda söz edilebilir. Günümüz teknolojisinde bir takım olayların sonuçlarının kısmen kaçınılmazlık/kötü rastlantılarla açıklanması, alınabilecek önlemler düşünüldüğünde olanaksızdır. Kaçınılmazlık/kötü rastlantı olarak adlandırılan olguların bir çoğunun temelinde insan yanılgı ve savsamaları, özen eksikliği bulunduğu bir gerçektir. Unutulmamalıdır ki, her birey, zararlı sonuçların önlenmesi için durum ve koşulların kendisine yüklediği özen ve dikkat yükümünü göstermek zorundadır. Öngörülebilir sonuçlar karşısında kaçınılmazlık/kötü rastlantı yönünde değerlendirme yapılamaz.
Dava dosyası incelendiğinde, ... ... Genel Müd. Kaza Raporunda, kaptan pilotun, kalkış esnasında operasyonel kurallara uymadığı ve doğru müdahalelerde bulunmaması sonucu kazanın meydana geldiği belirtilmiş, Yargıtay aşamasından geçerek kesinleşen hak sahipleri tarafından açılan dava dosyasında, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, 1/8 oranında pilotaj kusuru, 7/8 oranında ise teknik arıza nedeniyle kazanın meydana geldiğinin belirtildiği, işbu dava dosyasında alınan bilirkişi raporlarında ise, davalı şirketin %50 oranında kusurlu olduğu, %50 oranında da kötü tesadüfün kazaya sebebiyet verdiği belirtilmiş, mahkemece, son alınan bilirkişi raporunda hak sahibi dosyasındaki kusur oranları da dikkate alınarak değerlendirme yapıldığından, davalının %50 üzerinden sorumlu olduğu kabul edilerek karar verildiği anlaşılmış ise de, kaçınılmazlık olgusu ilgili bilirkişi raporlarında yeterince tartışılmadığı gibi yukarıda anlatılanlar ışığında mevcut olaya göre de fazla hesaplandığı belirgin olup, mahkemece konusunda ve iş güvenliği alanında uzman bilirkişilerden iş kazasının oluşumundaki kusur durumunu irdeleyen oluşa ve mevzuata uygun kusur raporu alınarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 17.12.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.