Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/21871
Karar No: 2015/22438
Karar Tarihi: 17.12.2015

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2014/21871 Esas 2015/22438 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2014/21871 E.  ,  2015/22438 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

    Dava, rücûan tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    17.06.2012 tarihinde davalı ...’in kullandığı araç ile yol kenarında bulunan...’a çarpması sonucu sigortalının vefat etmesi nedeniyle hak sahiplerine bağlanan peşin sermaye değerli gelir ile ödene cenaze giderinin tahsili için işbu dava açılmış, mahkemece, kesinleşen ceza mahkemesi hükmünde davalı ... hakkında taksirle ölüme sebebiyet vermekten ceza verilmesi, ... Adli Tıp Kurumu Grup Başkanlığınca davalı ...’in asli kusurlu bulunması, 5510 sayılı Yasa"nın 39. maddesinin kasta ilişkin olması olayda ise taksirin bulunması ve yine olayın trafik iş kazası olmaması nedeniyle peşin sermaye değerli gelir istemine yönelik talebin reddine, cenaze gideri yönünden ise kabulüne karar verilmiştir.
    Dosyanın incelenmesinde, sigortalı...’ın yol kenarında limon satarken, davalı ...’in kullandığı ve Davalı ... adına kayıtlı gözüken aracın yoldan çıkarak çarpması sonucu vefat ettiği, aracın davalı şirket tarafından trafik sigortası yapıldığı anlaşılmış olup, mahkemece olayın trafik iş kazası olmadığı ve 5510 sayılı Yasa"nın 39. maddesi gereği kasıtta bulunmadığından hareketle karar verilmiş ise de, verilen hüküm eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
    Bağ-Kur sigortalılarına yapılan sosyal sigorta yardımları nedeniyle meydana gelen Kurum zararının rücû hakkının yasal dayanağı olan 1479 sayılı Kanunun 63. maddesine göre; “Üçüncü bir kimsenin suç sayılır hareketi ile bu Kanunda sayılan yardımların yapılmasını gerektiren bir halin doğmasında, Kurum, sigortalı veya hak sahiplerine gerekli bütün yardımları yapar. Ancak, Kurum, yapılan bu yardımların ilk peşin değeri için üçüncü kişilere, istihdam edenlere, (...) ve diğer sorumlulara rücû
    eder...” düzenlemesiyle, üçüncü kişinin sorumluluğu yoluna gidilebilmesi için, “suç sayılır hareketi” ile yardımların yapılmasına neden olma koşulu öngörülmüştür. “Rücû edilebilmesi için üçüncü kişinin suç sayılır hareketinin, 1479 sayılı Kanunda yazılı yardımların yapılmasını gerektirecek nitelikte olması gerekmektedir... Kurum"un yapmış olduğu yardımları sorumlulara rücu edebilmesini sağlayan üçüncü kişinin suç sayılır hareketi, Türk Ceza Kanunu kapsamında değerlendirilmelidir. Dolayısıyla bu kavramın içine hem cürüm hem de kabahat suçları girmektedir...”(..., Bağ-Kur Sigorta Yardımları, ..., ... 1996, s.197) “Bu yön, zararla üçüncü kişinin eylemi arasında uygun neden-sonuç bağlantısının varlığını zorunlu kılmaktadır. Eğer böyle bir bağlantı yoksa, üçüncü kişinin yardımlardan sorumlu tutulması düşünülemez. Madde hükmünün öngördüğü “suç”la çerçevelenmiş sınırlı bir sorumluluk bulunduğu ortadadır.”(M.... Kanunu ..., .. Matbaası, ... 1979, s.263)
    1479 sayılı Kanunu"nun (83, 84, geçici 10 ve ek geçici 6. maddesi hariç olmak üzere) 63. ve diğer maddeleri 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun 106. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış, uzun vadeli sigorta kolları bakımından üçüncü kişinin sorumluluğuna ilişkin olarak 5510 sayılı Kanunun 39. maddesi ile; “Üçüncü bir kişinin kastı nedeniyle malûl veya vazife malûlü olan sigortalıya veya ölümü halinde hak sahiplerine, bu Kanun uyarınca bağlanacak aylığın başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı için Kurumca zarara sebep olan üçüncü kişilere rücû edilir...” şeklinde düzenlenme yapılmıştır.
    5510 sayılı Kanunun 39. maddesi, 1479 sayılı Kanunun 63. maddesiyle karşılaştırıldığında; "suç sayılır hareket" yerine "kast"; "ilk peşin değer" yerine "ilk peşin sermaye değerininin yarısı" ölçütü getirilerek 1479 sayılı Kanuna oranla daha dar kapsamlı bir içerik oluşturmuş olup, bu düzenlemenin amacı; "kasti" hareketiyle sigortalı veya sigortalının ölümü hâlinde haksahiplerine aylık bağlanmasına neden olan üçüncü kişiye kısmen de olsa medeni ceza vermek ve Kuruma gelir sağlamaktır. (Resul Aslanköylü, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Şerhi Bağ-Kur Kanunu ile Karşılaştırmalı, s.951)
    Öte yandan, 5510 sayılı Kanunun 21/4. maddesi hükmüne göre; İş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücû edilir.
    5510 sayılı Kanunun 13. maddesinde iş kazası "... sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle, ... meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olay" olarak tanımlanmıştır.
    5510 sayılı Kanunun 39. maddesi hükmüne göre; Kurum"un rücû hakkı, üçüncü kişinin sadece kasıtlı fiili haline özgülenmiştir. Yasa"nın açık ve buyurucu hükmüne göre; üçüncü kişi, kasta dayanmayan fiili sonucunda sigortalının malül kalmasına veya ölümüne neden olmuş ise, sigortalıya veya hak sahiplerine bağlanan aylıkların ilk peşin değerinin yarısından sorumlu tutulması mümkün değildir. Aynı kanunun 21/4. maddesi hükmüne göre ise, üçüncü kişinin kusurunun olması Kurum"un rücû hakkının oluşması için yeterlidir.
    Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olayda; ölen sigortalı hak sahiplerine ölüm aylığı mı yoksa ölüm geliri mi bağlandığı Kurum"dan sorularak tespit edilmeli, ölüm aylığı bağlandığının belirlenmesi halinde, Kurum"un rücû hakkının varolması için şart olan kast unsurunun davaya konu trafik kazasında olmadığı belirgin olduğundan verilen karar yerinde olacaktır.Ancak, sigortalının hak sahiplerine iş kazası geliri bağlanmış ise; işkazası olup olmadığı konusunun kuşku ve duraksamaya yer kalmayacak şekilde aydınlatılmadığı anlaşılmakta olup, bu yönde tespit cihetine gidilmeli, gerekirse HMK"nın 165. maddesindeki "Bir davanın incelenmesi ve sonuçlandırılması başka bir davanın veya idari makamın çözümüne bağlı ise mahkeme, ilgili tarafa görevli mahkemeye veya idari makama başvurması için uygun bir süre verir. Bu süre içinde görevli mahkemeye idari makama başvurulmadığı takdirde, ilgili taraf bu husustaki iddiasından vazgeçmiş sayılarak esas hakkında karar verilir." hükmü gözetilerek hak alanlarını ilgilendirdiğinden sigortalının haksahipleri ve ... aleyhine eldeki davaya konu sigortalı ölümünün işkazası sonucu olmadığının tespitine ilişkin dava açması için davalıya uygun bir süre verilerek, bunun sonucuna göre değerlendirme yapılıp karar verilmesi gerekir.
    Mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki ilkeler uyarınca gerçek zarar tavan hesabı yapılmaksızın, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 17.12.2015 gününde oybirliği ile karar verildi



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi