10. Hukuk Dairesi 2021/3987 E. , 2021/14523 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
Dava, Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, Üye ..."ın muhalefetine karşı, Başkan ... ile Üyeler ..., ... ve ..."ün oyları ve oy çokluğuyla, 18/11/2021 gününde karar verildi.
KARŞI OY GEREKÇESİ
1.Çoğunluk ile aradaki temel uyuşmazlık “01.09.2005 tarihinde tahsis talebinde bulunarak aylık almaya başlayan davacı sigortalının 26/10/2004-29/08/2005 tarihleri arasındaki çalışmasının fiili olmaması nedeni ile iptal edilen 305 gün primden dolayı tahsis talep tarihi itibari ile yaşlılık aylığına hak kazanmaması nedeni ile kurumun 12.06.2017 tarihli inceleme raporu üzerine aylık ödemesinin durdurulması ve yersiz ödenen aylıkların tahsiline ilişkin işleminin hukuka uygun olup olmadığı” noktasında toplanmaktadır.
2. İlk derece mahkemesinin davacının fiili çalışmasının olmadığı, kurum işleminin hukuka uygun olduğu gerekçesi ile davanın reddi yönündeki kararının istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
3. Kararın temyizi üzerine ise çoğunluk görüşü kararın onamasına karar verilmiştir.
4. Güven teorisi, her iki tarafın menfaatleri arasında denge kurmayı amaçlar ve kaynağını dürüstlük kuralından alır. Kendine özgü mahiyet arz eden güven sorumluluğu bir kişinin veya kuruluşun davranışlarıyla başkalarında yarattığı haklı beklentiler nedeniyle oluşan güven ilişkisinden kaynaklanır. Kanunun getirdiği güvenin korunmasına ilişkin hükümler yanında, tarafların sözlü veya yazılı davranışları bu güven ortamını sağlayabilir. Sağlanan güvenin, güven sorumluluğu kapsamında, hukuken korunması gerekir. Güven sorumluluğunda taraflar birbirlerinden bekledikleri güveni boşa çıkarmamalıdır. Bu itibarla güven teorisi hukuki güven, istikrar ve hakkaniyet düşüncesini esas alır. Hukukun bir amacı da kişilerin gerek birbirleriyle gerekse devletle olan ilişkilerde güven ve sürekliliği sağlamaktır. Yasaya aykırı sakat bir işlemin uzun bir süre sonra geri alınması adalet, hakkaniyet, kamu düzeni ve istikrar ilkelerine dolayısıyla hukuka aykırı olur. Topluma ve kişiye hizmetle yükümlü bir hukuk devleti kişiye haksızlık yapmamak ve kendisinin yararlandığı bir süreden kişiyi de yararlandırmak zorundadır.
5. Sosyal güvenlik hakkı, bireylerin geleceğe güvenle bakmalarını sağlayan bir insan hakkı olup aynı zamanda sosyal hukuk devleti içerisinde yer alan ve bu ilkeyi oluşturan temel kavramlardan birisidir. Bu nedenle de sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan davalarda Kurum tarafından icra edilen işlemlerin anayasal bir hak olan sosyal güvenlik hakkını zedelememesine dikkat edilmelidir. Nitekim aynı esaslar Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06.10.2020 tarih ve 2016/10-1602 Esas, 2020/711 Karar sayılı ilamında kabul edilmiştir.
6. Genel olarak idarenin, özel olarak da somut uyuşmazlıkta Sosyal Güvenlik Kurumun hukuki sorumluluğu idare işlevinden kaynaklanmaktadır. Varlık nedeni hizmet ve edim sunmak olan idare(kurum), hizmetten yararlanan, hizmete katılan veya hizmetten etkilenen birey ile ilişkisini hukukun genel ilkeleri doğrultusunda hakkaniyet ve dürüstlüğü gözeterek hukuk çerçevesinde yürütmekle ve ortaya çıkan hak ihlallerini de mümkün olduğunca dava yoluna gidilmeden gidermekle yükümlüdür.
7. Hukukun bir amacı da kişilerin gerek birbirleriyle gerekse devletle olan ilişkilerde güven ve sürekliliği sağlamaktır. Yasaya aykırı sakat bir işlemin uzun bir süre sonra geri alınması adalet, hakkaniyet, kamu düzeni ve istikrar ilkelerine dolayısıyla hukuka aykırı olur. Topluma ve kişiye hizmetle yükümlü bir hukuk devleti kişiye haksızlık yapmamak ve kendisinin yararlandığı bir süreden kişiye de yararlandırmak zorundadır.
8. Yasaya aykırı idari işlemlerin bazı haklar doğurması durumunda kanunsuz yapıldığı gerekçesiyle ancak dava açma süresi içinde geri alınabilir. Her ne kadar kazanılmış hak mevzuata uygun yapılmış idari işlemlerden doğsa ve hukuka aykırı bir işlem kazanılmış hak doğuramasa da, yine de bu durum yerleşmiş kazanılmış durum yaratır ve bu tür işlemler dava açma süresi geçtikten sonra geri alınamamalıdır.
9. 5510 sayılı kanunun 89/3 maddesi uyarınca “Yanlış veya yersiz alınmış olduğu tespit edilen primler, alındıkları tarihten on yıl geçmemiş ise, hisseleri oranında işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara veya genel sağlık sigortalılarına veya hak sahiplerine kanunî faizi ile birlikte geri verilir. O halde yanlış ve yersiz alınan primler, alındıktan sonra 10 yıl geçmiş ise geçerlilik kazanacaktır.
10. Somut uyuşmazlıkta davacının primleri zamanında tahsil edilen 26.10.2004-29.08.2005 tarihlerindeki hizmetinin tanık anlatımlarına göre fiilen çalışmaya dayanmadığı 2017 yılında yapılan denetim raporu ile ortaya çıkarılmıştır. Davacıya tahsis talebi üzerine 01.09.2005 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanmıştır. Zamanında bu fiili çalışmanın olmadığı saptanıp prim alınmasa idi, davacı emekli olmak için çalışmasına devam edecek ve yaşlılık aylığı koşullarını önceden sağlayacaktı. Ancak prim alındığı ve işletildiği halde yaklaşık 12 yıl sonra, kurum için alacağı yönünden 10 yıllık zamanaşımı süresinden sonra bu durumun saptanarak yaşlılık aylığının kesilmesi ve ödenen aylıkların iadesinin istenmesi, güven teorisi, kazanılmış durum ve hukuki güvenlik ilkelerine aykırıdır. En azından bu dönem isteğe bağlı prim de kabul edilebilirdi. Zira ortada alınan bir prim vardır. Kurumca kazanılmış bir durum yaratılmış ve davacı sigortalıya güven verilmiştir. Kararın onaması sosyal güvenlik hakkının zedelenmesine neden olacaktır. Kararın bozulması görüşünde olduğumdan, sayın çoğunluğun görüşüne katılınmamıştır.