10. Hukuk Dairesi 2014/21209 E. , 2015/22402 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet ve sigorta primine esas kazanç (ücret) tutarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-) Gerekçeli karar başlığında dahili davalı olarak gösterilen ..., ... ve ..."un, dava açılırken husumet yöneltilen davalı işveren şirketin iflas idare memurları olduklarının belirgin bulunmasına rağmen, bu hususun karar başlığında belirtilmemesi, ayrıca davalı şirketin iflas idaresini temsil eden Av...."ın karar başlığında gösterilmeyerek, anılan şirketin iflasına karar verilmekle vekalet ilişkisinin sona erdiği belirgin bulunan Av. ..."ın davalı şirketin vekili olarak karar başlığında gösterilmesine ilişkin yanlışlık, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 304. maddesi gereğince mahallinde düzeltilebilir maddi hata kabul edilip bozma sebebi yapılmamıştır.
2-) 15.09.2004-27.01.2007 tarihleri arasındaki dönemde davalı işveren adına tescilli 54786.55 sicil numaralı işyerinden ayda 15 gün üzerinden adına kısmi bildirimler gerçekleştirildiği belirgin bulunan davacı, 10.03.2004-29.01.2007 tarihleri arasında davalı işveren yanında hizmet akdine dayalı olarak aylık net 600,00 TL ücretle kesintisiz çalıştığının tespitini talep etmiş, mahkemece, davacının 15.09.2004-27.01.2007 tarihleri arasındaki dönemde aylık net 600,00 TL ücret karşılığında kesintisiz çalıştığının tespitine, 10.03.2004-14.09.2007 dönemine ilişkin istem yönünden ise atiye terk nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
A-) Hizmet tespitine yönelik olarak,
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesi olup bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme
durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re"sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
İnceleme konusu davada, mahkemece, davacının 15.09.2004-27.01.2007 tarihleri arasında davalı işveren yanında hizmet akdine dayalı olarak kesintisiz çalıştığının tespitine karar verilmiş ise de, dosyada yer alan bilgi ve belgeler karar vermeye elverişli görünmemektedir. Bu bakımdan; uyuşmazlık konusu olan 15.09.2004-27.01.2007 tarihlerini içerir aylık prim ve hizmet belgeleri Kurumdan getirtilmeli, tarafların gösterdiği tanıklarla yetinilmeyip, anılan döneme ilişkin bordro tanıkları re’sen belirlenerek beyanlarına başvurulmalı, bu döneme ilişkin bordro tanıkları bulunamadığı takdirde, sigortalı ile birlikte çalışan kişiler ile, aynı çevrede işyeri olan işveren ya da bu işverenlerin çalıştırdığı kişiler re’sen saptanarak bilgi ve görgülerine başvurulmalı, mahkemece dinlenen davacı tanıklarının çalışmayı doğrulamalarına karşın bordro tanığı olup olmadıkları yönünde kayıtlarının araştırılmadığı anlaşılmakla, bu husus Kurum kayıtlarından araştırılmalı, işyerinde Kurum tarafından yapılmış tespit ve müfettiş raporu bulunup bulunmadığı, davacının kayıtlarda görünmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği ya da bildirim dışı kaldığı hususu, çalışmanın varlığı ve kesintili olup olmadığı yöntemince araştırılmalı, toplanan tüm kanıtlar birlikte değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, isabetsizdir.
B-) Prime esas kazancın tespitine yönelik olarak,
Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun “Prime esas ücretler” başlığını taşıyan 77. maddesinin 1. fıkrasında, sigortalıların prime esas kazançlarının nasıl belirleneceği açıklanmıştır. Diğer taraftan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun; 288. maddesinde, bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri belir bir tutarı geçtiği takdirde senetle kanıtlanması gerektiği, bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri, ödeme veya borçtan kurtarma (ibra) gibi herhangi bir sebeple belir bir tutardan aşağı düşse bile senetsiz kanıtlanamayacağı bildirilmiş, 289. maddesinde, 288. madde uyarınca senetle kanıtlanması gereken konularda yukarıdaki hükümler hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati durumunda tanık dinlenebileceği, 292. maddesinde de, senetle kanıtlanması zorunlu konularda yazılı bir delil başlangıcı varsa tanık dinlenebileceği açıklanarak delil başlangıcının, dava konusunun tamamen kanıtlanmasına yeterli olmamakla birlikte, bunun var olduğunu gösteren ve aleyhine sunulmuş olan tarafça verilen kağıt ve belgeler olduğu belirtilmiştir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 200. ve 202. maddelerinde de bu düzenlemeler korunmuştur.
Kuruma ödenmesi gereken sigorta primlerinin hesabında gerçek ücretin/kazancın esas alınması gerekmekte olup hizmet tespiti davalarının kamusal niteliği gereği, çalışma olgusu her türlü kanıtla ispatlanabilmesine karşın ücret konusunda aynı genişlikte ispat serbestliği söz konusu değildir ve değinilen maddelerde yazılı sınırları aşan ücret alma iddialarının yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır. Ücret tutarı maddede belirtilen sınırları aştığı takdirde,
tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe sahip olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla, sigortalının imzasını içeren aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerle kanıtlanması olanaklıdır. Yazılı delille ispat sınırının altında kalan miktar için tanık dinlenebileceği gibi, tespiti istenen miktar sınırı aşsa dahi varlığı iddia edilen çalışmanın öncesine ve sonrasına ait yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgeler bulunuyorsa tanık dinlenmesi mümkündür. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20.10.2010 gün ve 2010/10-480 Esas - 2010/523 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-481 Esas - 2010/524 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-482 Esas - 2010/525 Karar, 19.10.2011 gün ve 2011/10-608 Esas - 2011/649 Karar, 19.06.2013 gün ve 2012/10-1617 Esas - 2013/850 Karar sayılı ilamlarında da aynı görüş ve yaklaşım benimsenmiştir.
Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ile ortaya çıkan maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulduğunda, mahkemece sigorta primine esas kazanç tutarı konusunda öngörülen yönteme uygun inceleme ve araştırma yapılmaksızın istemin kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalılardan Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 17.12.2015 günü oybirliğiyle karar verildi.