Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2016/19796 Esas 2018/6031 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/19796
Karar No: 2018/6031
Karar Tarihi: 05.07.2018

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2016/19796 Esas 2018/6031 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2016/19796 E.  ,  2018/6031 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacılar, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, husumet yokluğundan reddine karar vermiştir.
    Hükmün, davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.

    K A R A R

    Dava, sigortalının iş kazası sonucunda vefatı nedeniyle yakınlarının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
    Mahkemece, davalı gerçek kişiler açısından tefrik kararı verilerek yeni esasa kaydedilen dosya üzerinden husumet nedeniyle davanın reddine arar verilmiştir.
    6100 sayılı H.M.K."nın 167. maddesi kapsamında hakimin yargılamanın her aşamasında bir talep olmaksızın davaların tefrikine karar verebileceği belirtilmekle birlikte Anayasanın 141.maddesinde ,"Devlet, yargının basit, çabuk ve ucuz gerçekleşmesi için gereken tedbirleri almak zorundadır" hükmü yer almaktadır. Bu bakımdan usul ekonomisi Anayasa"da ayrıca düzenlenmiş olup buna aykırılık esasında Anayasa"ya aykırılık teşkil edecektir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesi de yine mahkemelerin makul sürede karar vermeleri hükmünü düzenleyerek bir yönüyle yargılamanın basit, çabuk ve ucuz yürütülmesi anlamına gelen usul ekonomisinin önemini göstermiştir. Tabi ki yargılama neticesinde esas olanın doğru karar vermek olduğu izahtan vareste bir husustur. Bu yönüyle usul ekonomisinden kastedilen ne pahasına olursa olsun hızlı karar vermek değildir.
    Bütün bu açıklamalardan olarak somut olayda, yukarıda da açıklandığı üzere Mahkemece herhangi bir talep olmadan yargılamanın her aşamasında tefrik kararı verilmesi mümkün ise de tefrik kararı verilirken davalar arasındaki hukuki ve fiili irtibatın ve bu kapsamda yargılamanın en kısa ve ucuz şekilde yürütülmesinin gözardı edilmemesi gerekir. Buna göre, davalılar arasında olayın aynı olması nedeniyle hukuki ve fiili irtibat bulunduğundan, davalı gerçek kişiler hakkındaki davanın asıl dava dosyasından tefrik edilmesi doğru görülmemiştir.
    Yapılacak iş, tefrik edilen temyiz incelemesine konu dava dosyasını asıl dosya ile tekrar birleştirdikten sonra tüm delilleri bir arada değerlendirip oluşacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.
    Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davacıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, 05/07/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.