11. Hukuk Dairesi 2019/742 E. , 2019/7329 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İZMİR FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 27/12/2018 tarih ve 2018/182-2018/245 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin bir yapı denetimi şirketi olduğunu, davalının ise müvekkili şirketin eski ortağı ve sigortalı çalışanı olduğunu, davalının sigortalı olarak çalışmaya devam ettiği 15/09/2014 tarihinde 36, 37, ve 42. sınıflarda müvekkili şirketin ticari faaliyetlerde kullandığı, piyasada tanınması ve ayırt edilmesini sağlayan "OK" ibaresi ve logosunu TPMK nezdinde kendisi adına 2014/75039 nolu marka müracaatında bulunarak haksız ve kötü niyetli şekilde tescil ettirdiğini, "OK" ibaresi ve logosunun öncelik hakkının müvekkilinde olduğunu, müvekkilinin gerçek hak sahibi olduğunu iddia ederek davalı adına kayıtlı 2014/75039 sayılı "Ok Mühendislik" markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, davalının "OK" ibaresi ve şeklini müvekkili faaliyet alanlarında tescil ettirmesi haksız rekabet niteliğinde olduğundan, haksız rekabetin men"ine, hükmün ilanına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin markayı ihdas ve istimal ettiğini, piyasada maruf hale getirdiğini, müvekkilinin davacı şirketin kurucu ortağı olduğunu, ‘Ok’ ibaresinin müvekkilinin isim ve soy isminin baş harflerinden oluştuğunu, ‘Ok’ ibaresinin ilk olarak 23/06/2011 tarihinde müvekkili tarafından kurulmuş olan dava dışı Ok Gayrimenkul Expertiz Hizm. Müh. İnş. San. Tic. Ltd. Şti.’nin ticaret unvanında kullanıldığını, davacı şirketin kullanımına müvekkilinin muvafakat vermediğini, haksız olarak kullandığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece uyulan bozma ilamı, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalının 2014/75039 sayılı "şekil + üçgen benzeri ok logo" kompozisyonlu ve "Ok Mühendislik" ibareli marka başvurusunun tescil edilmediği, marka hükümsüzlük davasının vakitsiz açıldığı, davacı şirketin 05/06/2012 tarihinde kurulduğu, davalının hissesini devrederek 06/07/2012 tarihinde ayrıldığı, bu tarih öncesinde logonun davacı tarafça kullanıldığından logoda bir öncelik elde ettiği, logonun kim tarafından çizildiği veya çizdirildiğinin sonuca etkili olmadığı, davalının "Ok Mühendislik" markasını ilk defa kendisinin 23/06/2011 tarihinde kurduğu Ok Gayrimenkul Ekspertiz Şirketi’nce kullanıldığını savunmuş ise de anılan dava dışı şirketin logo üzerindeki önceliğini gösterir bir kanıt sunulamadığı, davalının, davacıdan daha önce kullandığına ilişkin bir yazılı kanıt gösteremediği, davacı ... firmasının 2013 ve 2014 tarihli ticari evraklarında, faturalarında logonun yer aldığı, logonun ilk kez davacı şirketçe ticari anlamda tanıtıcı işaret yapıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile vakitsiz açılan marka hükümsüzlük davasının reddine, delil tespit raporunda görselleri bulunan üçgen ve ok karışımı bir görünüm arz eden logonun davalı tarafından inşaat ve bağlantılı hizmetler alanında kullanılmasının haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, önlenmesine, kararın ilanına karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Dava, marka hükümsüzlüğü ile haksız rekabetin tespiti ve men"i istemine ilişkindir. Mahkemece, marka hükümsüzlüğü davasına ilişkin, bozmadan önceki mahkeme ilamına yollamayla yetinilmesine, haksız rekabete ilişkin davanın ise kabulüne karar verilmiştir.
Mahkemece, 11.07.2016 tarihinde verilen 2016/102 no"lu karar ile davanın kısmen kabulüne, hükümsüzlük davasının reddine, davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmiştir. Bu karar, davalı vekilince temyiz edilmiş ve Dairemiz ilamı ile haksız rekabete ilişkin değerlendirmenin eksik olduğundan bahisle bozulmuştur. Bu bağlamda, davalı taraf lehine, bozma ilamı dışında kalan hususlar bakımından, bir başka deyişle hükümsüzlük davası ve bu dava nedeniyle kendisini vekil ile temsil ettiren davalı yararına hükmedilen vekalet ücreti bakımından usuli müktesep hak oluşmuştur.
Usuli müktesep hak, her ne kadar davacı lehine daha fazlaya hükmedilmesine engel ise de bu husus bir kesinleşmede değildir. Bu nedenle mahkemece hükümsüzlük davasına ilişkin tereddütten uzak açık infaza elverişli hüküm kurulmaması ve davalı vekili lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi bozmayı gerektirmekte ise de anılan eksikliklerin yeniden yargılamayı gerektirmediği anlaşılmakla kararın bu yönden düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin (2) numaralı bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın hüküm fıkrasının; birinci paragrafından “ilişkin 2016/30- 103 karar sayılı karara yollama ile yetinilmesine” ibarelerinin çıkartılmasına, ve yerine "markanın hükümsüzlüğü davasının reddine" ibaresinin eklenmesine ve ayrıca 5. paragrafından sonra gelmek üzere “Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı taraf lehine, AAÜT."ne göre belirlenen 3.145 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak, davalı tarafa ödenmesine,” paragrafının eklenmesine ve kararın DÜZELTİLMİŞ BU HALİYLE ONANMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 19/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.