3. Hukuk Dairesi 2020/8337 E. , 2020/5546 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki vekaletsiz iş göremeden kaynaklı tazminat (ecrimisil) davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; ... ili ... ilçesi Kızıltoprak Mah. 4700 ada 24 parsel üzerinde kayıtlı 4. kat 12 nolu bağımsız bölümde 17/20 hisse sahibi olduklarını, davalılardan ..."in 12/09/2009 tarihinden hissesini devrettiği 10/12/2012 tarihine kadar; davalı ..."ın 10/12/2012 tarihinden ihtarnamenin çekildiği 06/05/2015 tarihine kadar kendilerinin hiçbir rızası ve muvafakati olmaksızın bağımsız bölümü üçüncü kişilere kiralamak suretiyle işgal ettiklerini, defalarca her iki davalıya da kiralama işlemine muvafakatlarının olmadığını bildirmelerine rağmen davalıların ne kira ilişkisi sonlandırıldığını, ne de hisselerine düşen kira bedelinin kendilerine ödediklerini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla kendilerine ödenemeyen kira bedelinin şimdilik 2.000 TL"sinin her aya ilişkin bedelin ilgili olduğu ayın sonundan itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesine istemiş, ıslah ile taleplerini 25.434,21 TL’ye yükseltmişlerdir.
Davalı ... davanın reddini dilemiş; davalı ... davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne, 25.434,21 TL toplam alacağın 10.965 TL"sinin davalı ..."den, 14.469,21 TL"sinin davalı ..."dan raporda belirtilen 27/07/2010 - 10/12/2012 ve 10/12/2012-27/07/2015 tarihleri arasında bir yıllık dönem sonlarından işleyecek yasal faizi ile birlikte ayrı ayrı 8.487,07 TL olarak tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-6100 sayılı HMK"nın 294.maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK"nın 297/2 maddesi gereğince hükmün sonuç kısmında taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. HMK"nın 298/2 maddesi gereğince de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak da yoktur. Kısa kararla gerekçeli kararın birbirinden farklı olması yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HMK"nın yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir görevdir.
Somut olayda, mahkemece, kısa kararda, davanın kabulüne, 25.434,21 TL toplam alacağın 10.965 TL"sinin davalı ..."den, 14.469,21 TL"sinin davalı ..."dan raporda belirtilen yıllık dönem sonlarından işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak ayrı ayrı 8.487,07 TL olarak davacılara verilmesine, karar verildiği bildirilmiş, gerekçeli kararın hüküm fıkrasında ise ilgili bedellere raporda belirtilen 27/07/2010 - 10/12/2012 ve 10/12/2012-27/07/2015 tarihleri arasında bir yıllık dönem sonlarından yasal faizi işletilmesine karar verilerek hüküm ile gerekçe arasında çelişki oluşturulması usul ve yasaya aykırı olup, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesi gereğince hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
2- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun hükmün kapsamı başlıklı 297/2. maddesinde; "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." düzenlenmesine yer verilmiştir. Bu şekilde, dava sonunda mahkemenin kimin lehine, kimin aleyhine karar verdiği, davacının talebinin ne kadarının kabul edildiği, davalının neye göre mahkum edildiği tereddütsüz şekilde anlaşılmalıdır. Biçim koşullarının getiriliş amacı, hükmün açıklığı ve anlaşılırlığı kadar infaz kabiliyetini de sağlamaktır. Aksi hâl, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır ve dava içinden yeni davaların doğmasına neden olacaktır. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece davanın kabulüne, 25.434,21 TL toplam alacağın 10.965 TL"sinin davalı ..."den, 14.469,21 TL"sinin davalı ..."dan raporda belirtilen 27/07/2010-10/12/2012 ve 10/12/2012-27/07/2015 tarihleri arasında bir yıllık dönem sonlarından işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak ayrı ayrı 8.487,07 TL olarak tahsiline karar verilmiş ise de hükümde hangi miktara hangi tarihten itibaren faiz işletileceği belirtilmeyip, yalnızca bilirkişi raporuna atıf yapılmak suretiyle hüküm kurularak infazda tereddüt yaratacak şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
3- Bozma nedenine göre davalıların temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. ve 2. bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 3. bentte açıklanan nedenlerle davalıların temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ve peşin alınan 434,35 TL temyiz harcının davalı ..."e, 434,35 TL temyiz harcının davalı ..."a istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/10/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.